Dava konusu bağımsız bölümün borçlu tarafından davalı üçüncü kişiye satılması ve üçüncü kişinin de aynı taşınmazı dava dışı şahsa satması, dava dışı şahsın da taşınmazı davalı beşinci kişiye satmış olması halinde tasarrufun iptali davasının görülebilmesi için bu satış silsilesindeki dava dışı şahsın da davaya dahil edilmesi gerektiği-
Mahkemece dava konusu taşınmazın başında keşif yapılarak, uzman bilirkişi heyetinden taşınmazın tasarruf tarihindeki değeri ile tapudaki satış bedeli arasında misli fark bulunup bulunmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
İİK 278/1'e göre “Karı ve koca ile usul ve füru, neseben veya sıhren üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) hısımlar, evlat edinenle evlatlık arasında yapılan ivazlı tasarruflar,” ın bağışlama hükmünde olduğu kabul edilmiş olup, davalı 3. kişinin davalı borçlunun kayınbiraderi olması, İİK 278/1 hükmünde belirtilen akrabalık ilişkilerine göre borçlu tarafından yapılan tasarrufun İİK'nun 278/1.maddesi gereğince davanın kabulüne tasarrufun iptaline karar verilmesi yerine hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
6183 s. K. mad. 28/1 geriğince, üçüncü dereceye kadar kan hısımları ile eşler ve ikinci dereceye kadar (bu derece dahil) sıhri (kayın)hısımları arasındaki tasarruflar bağış niteliğinde olup iptali gerektiği- Dava konusu taşınmazın devir edildiği tarihteki davalı kamu borçlusunun sorumlu olduğu vergi asıl ve cezaları ile birlikte toplam kamu borcunun belirlenmesi ve bu miktarla sınırlı olarak iptale karar verilmesi gerektiği- 6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalarda vekalet ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği-
Mahkemenin dayanağı olan İİK mad. 278/3-2 hükmü somut olayda uygulanması mümkün olmadığı, bunun nedeninin ise, maddenin uygulanması için gerekli olan ve anılan maddenin 2 fıkrasında belirtilen 2 yıllık süre geçmiş olduğu, yani; dava konusu tasarrufların hacizden itibaren 2 yılı aşan bir sürede yapılmış olduğu-
Taşınmazın satışı sırasında tapu kaydında mevcut olduğu anlaşılan ipoteğin, satış bedeline ilave edilmesi gerektiği, gayrımenkul kaydındaki ipotek ile birlikte değerlendirildiğinde satış bedeli ile taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değeri arasında mislini aşan bir fark olmadığı, davalılar arasında akrabalık, arkadaşlık, ticari ilişki gibi borçlunun mal kaçırma kastını 3. kişilerin bildiği ya da bilebilecek durumda olduklarını gösterir bir yakınlık da ispat edilememesine göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin isabetli olmadığı-
Takip dosyasına konu çekler, iptali istenen tasarrufların tarihinden sonra keşide edilmiş olup çekte vade olmamasına rağmen ticari hayatta vadeli çek kullanıldığı bilinen bir gerçek olduğundan davacı vekiline takip konusu çeklere dayanan borcun temel ilişkisinin tasarruftan önce doğmuş ise borcun doğumu konusunda varsa delillerini ve ticari defterlerini sunması ve borcun daha önce doğduğu ispatlandığı takdirde buna ilişkin dava koşulunun gerçekleştiği kabul edilerek ondan sonra işin esasına girilmesi gerektiği- Bağımsız bölüm davalı borçlu şirket yetkilisi tarafından diğer davalı yeğenine devredilmiş olup, onun tarafından da dava dışı 4.kişiye devredildiğinden öncelikle bu bağımsız bölüm açısından; davacıya yeni malikin davaya dahil edilip edilmeyeceği sorularak sonucuna göre inceleme ve araştırma yapılması gerektiği-
Davalı borçlu hakkındaki kambiyo senedine dayalı olarak takip yapıldığı, davalı borçlunun yetkilisi bulunduğu şirket ile davacı arasındaki fatura tarihlerine göre dava konusu tasarrufun, taraflar arasındaki ticari ilişkinin doğumundan sonra gerçekleştiği, davalı borçlu hakkında yapılan haciz işlemlerine göre borçlunun aciz halinde olduğu, davalıların anne-oğul olup akrabalık durumu sabit olduğu gibi taşınmazın bilirkişi aracılığıyla tespit olunan tasarruf tarihindeki rayiç değeri ile akit tablosundaki bedel arasında fahiş fark bulunduğu sabit olduğundan mahkemece İİK. mad. 278 gereğince tasarrufun iptaline ilişkin davanın kabulünün isabetli olduğu-
Mahkemece, İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığının incelenmesi gerekeceği, aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs.nin araştırılması gerekeceği, keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemlerin, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceğinin, ayrıca ticari işletmenin veya işyerindeki ticari emtianın tamamının ve mühim bir kısmının devri halinde de tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastının irdelenmesi gerekeceği, öte yandan İİK.nun 279. maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin de takdir olunması gerekeceği-
Davacı alacaklının dosyayı takipsiz bıraktığı ve davayı takip etmediği ancak davalılardan sadece ikisinin vekillerinin davayı takip edeceklerini bildirdiklerinden bu davalılar dışında kalan diğer davalılar yönünden HMK. mad. 150/6 uyarınca, davanın açılmamış sayılmasında bir isabetsizlik bulunmadığı- Bedeller arasında önemli oransızlık bulunmadığı gibi davalının borçlu ile akrabalığı ve borçlunun mali durumunu ve alacaklılarını ızrar kastını bildiği ispatlanmamış bulunmadığından davanın reddi gerektiği- Tasarrufun iptali davası dava konusu parseller yönünden esastan red edildiğinden ve bu satışta davalılar mecburi dava arkadaşı olup red sebepleri ortak olduğundan taşınmazların bilirkişi aracılığı ile tesbit edilen toplam değeri üzerinden tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-