Dava konusu aracın gerçek değeri ile satış bedeli arasında fahiş fark bulunmaması halinde -İİK. mad. 278/III-2 uyarınca- tasarrufun iptali davasının reddi gerekeceği-
Mahkeme ilamlarına dayalı alacak davalarında "alacağın doğum tarihi"nin, alacak veya tazminat davasının açıldığı tarih olduğu- Dava konusu taşınmazın konut kredisi ile -taşınmaz üzerinde banka lehine ipotek kurularak- satın alındığının ileri sürülmesi halinde bunun araştırılarak, alınan kredinin borçlu-davalıya ödendiğinin saptanması halinde, "bedeller arasında fahiş fark bulunmadığı" gözönüne alınarak delillerin değerlendirilmesi gerekeceği-
İİK. 278 uyarınca tasarrufun iptali davasının kabul edilebilmesi için “tasarruf tarihi ile haciz veya aciz (yahut iflas) tarihi arasında iki yıllık sürenin geçmemiş olması gerektiği; ayrıca mahkemece olayın İİK. 280 bakımında da (davalı-üçüncü kişinin kötüniyetli olup olmaması ve yapılan tasarrufun hayatın olağan akışına uygun olup olmaması bakımından da) değerlendirilmesi gerekeceği- Olayda İİK. 278’deki iki yıllık sürenin geçmiş olması halinde, İİK. 278’e göre İİK. 280’de öngörülen “üçüncü kişinin, borçlunun mal kaçırma kasdını bildiği ya da bilebilecek durumda bulunduğu”nun kanıtlanmamış olması halinde de İİK. 280’e göre iptal kararı verilemeyeceği- “Tasarruf tarihi”nden, “aciz vesikası” veya “iflasın açıldığı” tarihe kadar iki yıllık süre geçmiş olsa dahi, mahkemece hemen davanın bu nedenle reddedilmeyip, İİK. 284’deki beş yıllık hak düşürücü sürenin de geçmiş olup olmadığının irdelenmesi gerekeceği–
Davalı üçüncü ve dördüncü kişilerin, dava konusu taşınmazların gerçek satış bedelini haricen ödediklerini banka dekontları ile kanıtlamaları (ve bu kişilerin kötüniyetli olduklarının davacı-alacaklı tarafından kanıtlanmamış) olması halinde, açılan tasarrufun iptali davasının reddedilmesi gerekeceği–
İİK.nun 278/III-2'deki bedeller arasındaki nisbetsizliğe ilişkin hükmün "borçlu ile borçludan tasarrufa konu malı satın alan kişi arasındaki tasarruflarda" iptal nedeni olabileceği, aynı malı üçüncü kişiden satın almış olan başka kişiler (dördüncü kişiler) hakkında bu hükmün uygulanmayacağı, bu kişilerin ayrıca "kötüniyetli oldukları" isbat edilmedikçe, bu kişilere yapılan tasarrufun iptaline karar verilemeyeceği–
Tasarrufun iptali davasının, işin esasına girilerek reddedilmesi halinde, davalı yararına "maktu" değil, "iptali istenen tasarrufun gerçek değeri ile takip konu alacak miktarından hangisi az ise, onun üzerinden nisbi olarak" belirleneceği–