Kural olarak senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfetinin, senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya ait olduğu-
Takip konusu çek 450.000,00 TL bedelli olup çekte bulunan tek imzanın şirket yetkililerinden birine ait olduğu, bu durumda, borçlu şirket, her ne kadar yetkililerinin imzalayabilecekleri tutarı belli rakamlar ile sınırlamış ise de, bu hususun şirket arasındaki iç ilişki ile ilgili olup, iyi niyetli 3. kişiler yönünden hukuki sonuç doğurmayacağı-
İmzaya itiraz ve zamanaşımı itirazı için yasal beş günlük sürenin geçirilmiş olduğu anlaşıldığından, mahkemece, imzaya itirazın ve zamanaşımı itirazının süre aşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı bonoda lehtar sıfatını taşıyan takip alacaklısının, bonodaki imzanın tanzim eden borçluya ve avaliste ait olup olmadığını bilebilecek durumda olup, senetteki imzanın borçluların eli ürünü olup olmadığını kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklının ağır kusurlu olduğu ve İİK.nun 170/4. maddesi gereğince tazminatla sorumlu olduğu-
İİK.nun 170/son maddesinde; borçlunun imzaya itirazının kabulü halinde, senedi takibe koymada kötüniyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının, alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edileceği yazılı olduğu halde, mahkemece, bu orandan daha fazla tazminata hükmedilme gerekçesi gösterilmeksizin alacaklının %40 oranında tazminatla sorumlu tutulması yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Sorumluluk doğması için keşidecinin atacağı tek imza yeterli olup, bononun ön yüzündeki ikinci imzanın atılması zorunluluğu olmadığından şirket kaşesi dışına atılan imzanın aval olarak değerlendirileceği, ancak her iki imzanın şirket kaşesi üzerine atılması halinde bu imzaların tamamının keşideci şirketi temsilen atıldığının kabulü gerekeceği-
Alacaklı tarafından borçlulara ait imza örnekleri de delil olarak gösterilip, yeni bir bilirkişi incelemesi yapılması talep edildiğinden, mahkemece, ispat yükünün alacaklıda olduğu kuralı nazara alınarak yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu İ. tarafından İİK'nun 170/a-son maddesi kapsamında borca ilişkin bir kabul beyanı veya ödeme iddiası bulunmadığı gibi, alacaklının haricen kısmi ödeme yapıldığı yönündeki beyan da borçludan sadır olmadığı cihetle borçlunun borcu kabul ettiği sonucunu doğurmayacağı-
Mahkemece hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'nca düzenlenen raporda, keşideci imzasının borçlunun eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği, alacaklı aleyhine tazminata hükmedilemeyeceği-
İnkar edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa ve itiraz ile birlikte takip ikinci fıkraya göre durdurulmuşsa, borçlunun sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına ve takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum edileceği ve itirazın reddedileceği-