Kişisel ilişkiyi düzenleyen kararın kesinleşmesinden iki (üç) ay sonra -tarafların ve çocuğun durumunda önemli bir değişiklik olmadıkça- kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesinin istenemeyeceği–
Dava dilekçesinde tavzih isteği açıklanmış olmakla birlikte, bu davanın kişisel ilişki isteğini havi müstakil bir dava olduğu, mahkemece de ayrı bir esasa kaydedildiği, bu durumda, kişisel ilişki hakkında hüküm tesisi gerekirken, ilk davaya ilave hüküm koyucu nitelikte karar verilmesinin Usul ve Kanun’a aykırı olacağı, ana ve baba ayrı şehirlerde yaşamaları ve çocuğun iki yaşında oluşu nazara alındığında; çocukla baba arasında her hafta cumartesi-pazar günleri kişisel ilişki kurulmasının çok olup çocuğun fikri ve bedeni gelişmesini engelleyici nitelikte olduğu-
Mahkemece velayet düzenlenirken asıl olanın çocuğun gelişimi ve geleceğinin öncelikle düşünülmesi olduğu, müşterek çocuk küçük İ. C.’ın 22.4.1992 doğumlu olduğu, davalı annenin muhtelif dolandırıcılık işlediği, hakkında mahkumiyet kararı verildiği, halen de cezaevinde bulunduğu, küçüğün annesinin yanında olmadığı, anneannesi ve dedesi ile birlikte kaldığı, davalının bu şekilde annelik görevini de gereği gibi yerine getirmediği, öte yandan baba yanında kalması halinde küçüğün bedeni, fikri ve ahlaki gelişimine engel olacağı yolunda ciddi ve inandırıcı bir delilin de olmadığı, o halde çocuğun velayetinin babaya bırakılmasının gerekeceği, bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının Usul ve Yasa’ya aykırı olduğu-
Lehine «yoksulluk nafakası» hükmolunmuş olan taraf aleyhine «iş-tirak nafakası»na hükmolunamayacağı–
İştirak nafakasının, alacaklının ergin olmasına kadar devam edeceği–
Büyük anne ve büyük babaların -veliyi hasım göstererek- torunları ile kişisel ilişkilerinin düzenlenmesini isteyebilecekleri–
Boşanma davası sırasında iştirak nafakası talep edilmemiş olması-nın, sonradan istenmesine engel teşkil etmeyeceği–
Taraflar anlaşmalı boşanma ile boşanmış iseler de o davada davacının çocuklar için iştirak nafakası istememesinin, çocukların hakkı olup onların eğitim ve öğretimini sağlayacak yardımın bilahare dava etmesine engel olmadığı-