Davacıya ait taşınmazın daire karşılığı davalıya devredildiği ve taşınmaz üzerine bina yapıldıktan sonra aralarındaki anlaşma gereğince çekişme konusu bağımsız bölümlerin davacıya teslim edildiği ve 2002 yılından beri davacı tarafından kullanıldığı, ancak davalının sıkıntıya girmesi üzerine taşınmazların sicil kayıtlarının kendi üzerinde bulunmasından yararlanarak çekişme konusu bölümleri diğer davalıya devrettiği, davalı firmanın da bu durumu bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda olduğu ve iyiniyet karinesinden yararlanmayacağı-
Miras bırakananın yapmış olduğu temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu, son kayıt maliklerinin de muvazaalı işlemi bilen ve bilmesi gereken konumunda bulunmaları sebebiyle TMK'nun 1023.maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacakları-
TMK.’nun 1023 maddesi hükmüne göre tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet kazanan üçüncü kişinin bu kazanımının korunacağı-
Çekişme konusu taşınmazın belirtilen değerine göre temyize konu tapu iptali ve tescile ilişkin davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi'ne ait olması nedeniyle davanın Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla görülmesi (kural olarak; mahallinde Aile Mahkemesi kurulmuş yerlerde görevsizlik kararı verilmesi) gerekirken hatalı değerlendirmeyle Aile Mahkemesi sıfatıyla görülen davanın esası hakkında karar verilmesinin doğru olmadığı-
Temliki yapan mirasbırakanın temlik tarihinde hukuki ehliyetten yoksun bulunduğu ve son malik davalı H.'nin de durumu bilen ya da bilmesi gereken konumunda olması nedeniyle TMK'nun 1023. maddesindeki koruyuculuğundan yararlanamayacağı-
Yükleniciye devredilen pay, avans niteliğinde olduğundan yüklenicinin edimini yerine getirmediği durumlarda ondan pay devralan üçüncü kişilerin hak sahibi olmalarının mümkün olmadığı, böyle bir durumda üçüncü kişilerin Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesindeki iyiniyet kuralından faydalanmalarının mümkün olmadığı, yüklenici edimini tam ve yasal olarak yerine getirmediğinden aynı Yasa'nın 1024. maddesine göre yükleniciden pay satın alan kişilerin bu alımlarının korunmasının mümkün olmadığı, bu nedenle davalı üçüncü kişiler adlarına kayıtlı olan tapu paylarının da iptal edilerek davacı arsa sahibi adına tesciline karar verilmesi gerekeceği-
İbranameler altındaki davacıya atfen atılı imzaların, geçekten davacının eli ürünü olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenip ayrıca, davalı Y yönünden vekâlet görevinin kötüye kullanılması, davalı şirket yönünden iyi niyet araştırmasının tamamlanmasından sonra bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Somut olayda yolsuz sicile dayalı tescil işleminde taşınmazı devralan kişiler müteahhit ve galericidir bunların taşınmazın gerçek değerini bilebilecek durumda olduğundan iyiniyetle sicile güvenerek ayni hak kazanamayacağı-
Asilin hukuki tasarruf yetkisi bulunmadığında asilden devralan ilk el durumunda olan kişinin ediniminin korunamayacağı ancak taşınmazı ilk elden temellük eden son kayıt maliklerinin iyiniyetli olmaları halinde edinimlerinin korunacağı-
Tapu siciline güvenerek iyiniyetle ayni hak edinenlerin bu edinimlerinin korunacağı ancak ikinci el durumunda bulunan şahısın taşınmazı olağan bedelinden daha düşük bedelle almasının bile onun kötüniyetli olduğunun göstergesi olduğu-