3. HD. 13.09.2022 T. E: 4283, K: 6453
Marka hakkına tecavüzün tespiti, men ile davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkini istemleri- Ön inceleme duruşmasında davalı tarafın mazeretsiz olarak gelmemesi üzerine, davacının markaya yönelik tecavüzün tespiti ve meni talebiyle uyuşmazlık tespit edildiğinden, marka hakkına tecavüzle ilgili talepler bakımından talebin aşılarak karar verildiğinin kabul edilemeyeceği- Marka hakkına tecavüz iddiasıyla, Cumhuriyet Savcılığı’na yapılan şikayetin veya tecavüz davasının marka tescilinde kötü niyetin varlığı için tek başına yeterli olmadığı, bununla birlikte gerek ceza davasında, gerekse tecavüz davasında hakkında verilecek mahkeme kararını bertaraf etmek için marka tescil başvurusunda bulunulmasının kötü niyetli başvuru olarak kabul edilmesi gerektiği-
Bozmadan sonra; yüklenici-davalı, sözleşmenin tasfiyesi ve mahsubu mahiyetinde “inşaat bedeline hükmedilmesini” talep etmesine rağmen; mahkemenin “...inşaat bedelinin geriye etkili fesih kararı kesinleştikten sonra talep edilebileceği…” gerekçesiyle hüküm altına almamasının usul ekonomisine aykırı olduğu- Mahkemece davalı-yükleniciye, inşaat bedeliyle ilgili talebin harcını yatırması için süre verilmesi, harcın yatırılması halinde; yüklenici tarafından yapılan imara uygun ve arsa sahiplerinin yararına olan tüm imalat ve harcamaların birleşen dosyada dava dilekçesinin tebliği tarihi esas alınarak mahalli rayice göre tespit edilecek inşaat bedelinin, arsa sahiplerinin payları oranında tahsiline karar verilmesi gerektiği- "Davalı yüklenicinin imalat bedeli talebi, bozma kapsamı dışında kalarak davacılar lehine usuli müktesep hak oluşturduğundan, tekrar değerlendirilmesinin mümkün olmadığı" şeklindeki görüşün kabul edilmediği-
Tarafların, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia ve savunmalarını genişletebilecekleri yahut değiştirebilecekleri- Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia ve savunmanın genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği- İddia savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümlerinin saklı olduğu-
HMK. 177/2 ile Yargıtayın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir eylem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceğine dair açık düzenleme yapıldığı gözetilerek usule ilişkin kazanılmış hakkın istisnası niteliğinde yasa değişikliği uyarınca davacının ıslah dilekçesinin kabul edilmesi gerektiği-
Mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmedemeyeceği- Bozma kararına uyularak davanın ıslah edilmemiş hali ile kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; usule ilişkin olan hükümlerin derhal uygulanması gerektiği- 28.07.2020 yürürlülük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK'nın 177/2. maddesi ile Yargıtayın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir eylem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceği-
Maddi hukuktan kaynaklanan bir def'i olup; usul hukuku anlamında ise bir savunma aracı olan zamanaşımın, tüketici mahkemelerinde görülen davalarda, cevap süresi içinde verilen cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerektiği- Sonradan zamanaşımı def’inin ileri sürülmesi, savunmayı genişletme yasağına tabi olduğu- Bu nedenle, davalı, sonradan davacının açık muvafakati veya ıslah yolu ile zamanaşımı def’inde bulunabileceği-
Usule ilişkin olan hükümlerin derhal uygulanması gerektiği gözetilerek, 22.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK'nın 177/2.maddesi ile Yargıtay’ın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir eylem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceğine dair açık düzenleme yapıldığı gözetilerek usule ilişkin kazanılmış hakkın istisnası niteliğinde yasa değişikliği uyarınca ıslah yapılabileceği-
Davacının dilekçelerinden davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığının anlaşıldığı- Yargıtayın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceği- Mahkemece, davanın belirsiz alacak davası olduğu dikkate alınarak, davacı tarafça sunulan dilekçenin talep arttırım dilekçesi olduğunun kabulü gerektiği-
Mahkemece Dairemizin bozma ilamına uyulmakla davalı erkeğin bozma ilamında belirtilen kusurlarının dışında "Kadına ve ortak çocuğa şiddet uygulama ve ortak çocuğa küfür etme" vakıalarının davalı erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceğinin, yine de boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kesinleşen bozma ilamımızda da belirtildiği üzere "Birlik görevlerini yerine getirmeyen, kadına hakaret ve küfür eden" davalı erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği- Davacı kadının, yasal süreden sonra yapmış olduğu yoksulluk nafakası talebi hakkında mahkemece karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, kesin hüküm oluşturacak şekilde talebin reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran davacı kadın yararına hükmolunan maddi tazminatın az olduğu-