Mahkemece, her somut olayın özelliği, cereyan şekli, gerçekleşen maddi olgular en ufak ayrıntılarına kadar göz önünde bulundurup iddianın tahkik edilmesi gerekeceği, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik iddia, mahkemede her türlü delille ispat edilebileceğinden, öncelikle duruşma açılarak şikayetçiye (borçluya) ve karşı tarafa (alacaklıya) anılan konudaki delillerini mahkemeye ibraz etmeleri için imkan tanınmadan dosya üzerinden karar verilmesinin usule aykırı olduğu-
Şikayetçi ipotek borçlularına, icra emri gönderilebilmesi için, alacaklı tarafından, kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adreslerine, noter aracılığı ile hesap kat ihtarının gönderilmesi gerekeceği, bu hususun kamu düzeninden ve takip şartı olup, İİK'nun 16/2. maddesi gereğince süresiz şikayete tâbi olduğu ve mahkemece re'sen nazara alınması gerekeceği- Borçlu hakkında çıkarılan hesap kat ihtarı tebliğinin, ipotek senedinde belirtilen adresten başka bir adrese tebliğ edildiği gibi, muhatabın orada bulunup bulunmadığı araştırılmaksızın doğrudan “......” imzasına tebliğ edilmesinin Tebligat Kanunu'nun 16-17. maddelerine aykırı olduğu, bu durumda mahkemece, davanın borçlu yönünden kabulü ile borçlu adına düzenlenen örnek 6 icra emrinin iptali gerekeceği-
Tebligat parçasında yazılı olan hususun aksinin her türlü delille ispatlanabileceği- Beyana dayalı olarak düzenlenen SGK sigortalı çalışan kayıtları esas alınarak, tebligatı alan kişinin tebliğ tarihinde borçlunun iş yerinde çalışmadığı gerekçesiyle tebligatın usulsüz olduğuna karar verilmesinin hatalı olduğu- Mahkemece, tebliğ yapılan kişinin ad ve soyadı ilgili Posta Müdürlüğünden sorulup tespit edildikten sonra, bu şahsın tebliğ tarihi itibariyle borçlunun iş yerinde çalışıp çalışmadığının kolluk marifetiyle araştırılması gerektiği-
Mahkemece, her somut olayın özelliği, cereyan şekli, gerçekleşen maddi olgular en ufak ayrıntılarına kadar göz önünde bulundurup iddianın tahkik edilmesi gerekeceği, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik iddia, mahkemede her türlü delille ispat edilebileceğinden, öncelikle duruşma açılarak şikayetçiye (borçluya) ve karşı tarafa (alacaklıya) anılan konudaki delillerini mahkemeye ibraz etmeleri için imkan tanınmadan dosya üzerinden karar verilmesinin usule aykırı olduğu, o halde, şikayete konu ödeme emri tebliğ işlemi şeklen Tebligat Kanunu'nun 17. maddesine uygun yapılmış ise de; şikayetin niteliği gereği duruşma açılıp, taraf teşkili sağlandıktan sonra, borçlunun tebliğ yapılan kişinin çalışanı olmadığı ve alacaklının sekreteri olduğuna yönelik beyanı karşısında, bu hususlar araştırılıp, tarafların delilleri toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Şikayetçi vekiline gönderilen satış ilânının; "Gösterilen adreste daimi çalıştığını beyan eden personel ..........'a tebliğ edildi” açıklaması ile tebliğ edildiği, vekil adına yapılan bu tebligatta, tebliğ memuru tarafından, muhatabın adreste bulunup bulunmadığı araştırılarak tespit edilmemiş olup, bu durumda tebliğ işleminin, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 17. maddesi hükümlerine uygun yapılmadığından usulsüz olduğu-
Mahkemenin, hükmü temyiz eden davacı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine ilişkin ek kararı davacı vekilinin temyizi bakımından gerekçeli kararın davacı vekiline tebliğine ilişkin tebligat mazbatası üzerinde yazılı bulunan tebliğ şerhinde muhatabın tevziat saatinde işyerinde bulunmadığına ve aynı gün döneceğine ilişkin bir tespite yer verilmediği gibi, tevziat saatinde o yerde bulunmayıp aynı gün tevziat saatinden sonra dönmeyeceği belirtilen muhataplar için düzenleme içeren açıklama da yer almadığından, davacı tarafa yapılan gerekçeli karar tebliğinin Tebligat Kanunu'nun 17 ve 20. maddeleri ile Yönetmeliğin 26. ve 29. maddelerine hükümlerine uygun olmadığı, bu nedenle de temyizin süresinde olduğu- Mahkemece dava konusu taşınmaz tapularının yüklenicinin edimini yerine getirmemiş olması nedeniyle reddedilmiş ise de taraflar arasındaki bir kısım uyuşmazlık henüz çözüme kavuşturulmadan karar verilmesinin doğru olmayıp sözleşmede paylaşım %50-%50 olarak belirlenmiş olmasına göre tarafların almış oldukları bağımsız bölümlerin arsa payları konum itibariyle değerleri ve benzer özellikleri nazara alınarak bodrumda çıkan fazla dairenin kime ait olduğu konusu öncelikle belirlenmesi gerektiği, fazla çıkan bu bağımsız bölümün yükleniciye ait olduğunun tespit edilmesi halinde 1 bağımsız bölümün değeri, deposuna karar verilen eksik ve ayıplı işlerin bedelini karşılamaya yeteceğinden, diğer bağımsız bölümün tapusunun iptali ile davacı lehine tesciline karar verilebileceği aksi halde davanın şimdiki gibi reddine karar verilmesi gerektiği hususları düşünülmeden eksik inceleme ile ve uyuşmazlığın bir kısmı giderilmeden yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Şikayetçi borçlu, "vekiline yapılan satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğunu" açıkça ileri sürmediğinden, satış ilanı tebliğ usulsüzlüğü nedenine dayalı olarak ihalenin feshine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Borçlu vekilinin adreste bulunmadığının tespiti yapılmadan doğrudan çalışanına yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı-
Tebliğ yapılmak istenilen adreste bulunmama sebebinin geçici mi yoksa sürekli mi olduğu yerleşim yerinin yurt dışı mı olduğu hususu araştırılmaksızın davalıya TK. 21/1. maddesine göre yapılan tebligatın geçerliliği olmadığı-  Diğer tebligatların da yine davalıya TK. 21/1. maddesine göre tebliğ edildiği, tebliğ mazbatasında muhatabın çarşıya gittiğinin veya nereye gittiğinin bilinmediğinin imzadan imtina eden görevlinin beyanına göre yazıldığı, Tebligat Kanununa göre davalı yerine tebligat yapılabilecek kimselerden birinin tebligat yapılmak istenilen adreste bulunup bulunmadığı, bulunmuyorsa bulunmama sebebinin ne olduğunun da tevsik edilmediği halde , tebligatın TK 21/1. maddesine ve Tebligat Tüzüğünün 28. maddesine uygun bir tebligat olmadığı-
Takip dosyasından borçlular vekiline gönderilen satış ilânı tebliğ mazbatasında; dava dışı diğer takip borçlusunun adının yazılı olduğu, dosyada borçlu şirket adına düzenlenmiş bir satış ilanı tebligatının olmadığı görüldüğü gibi, anılan satış ilânının; “...daimi çalışan ve evrak kayıt memuru olduğunu beyan eden ...... tebliğ edildi” açıklaması ile 20.11.2013 tarihinde tebliğ edildiği, vekil adına yapılan bu tebligatta, tebliğ memuru tarafından, muhatabın adreste bulunup bulunmadığının araştırılıp tespit edilmediği, bu durumda tebliğ işleminin, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 17. maddesi hükmüne uygun olarak yapılmaması nedeniyle usulsüz olduğu-