Somut olayda, duruşmada tanıkların bildirilmesine ilişkin olarak davalı vekiline verilen kesin sürelerin usulüne uygun olup olmadığı-
Kararın tebliğine ilişkin olarak davalı vekili adına çıkartılan tebliğ mazbatasının üzerindeki bilgiye göre "Birlikte sakin aynı adreste çalışmakta olan .. imzasına teslim edildi" açıklamasına yer verilmesine rağmen; vekilin tebligat sırasında adreste bulunmama sebebi tebliğ mazbatasına yazılmadığı- Tebliğ memuru, muhatabın adreste bulunmaması hâlinde, hangi sebeple adresten geçici olarak ayrıldığını, beyanda bulunanın adı ve soyadı ile sıfatını tebliğ tutanağına yazarak tebliğ tutanağını beyanda bulunana imzalatmak suretiyle tebliğ edilecek evrakı beyanda bulunan kişiye vermesi gerektiği- Bu kişinin beyanını imzadan kaçınması ve tebliğ evrakını kabul etmemesi hâlinde, tebliğ memurunca bu husus tutanağa yazılıp imzalanarak tebligat evrakı o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti üyesinden birine ya da kolluk amir veya memurlarına imza karşılığında teslim edilmesi ve teslim edilen kişinin adresini içeren ihbarname gösterilen adresin kapısına yapıştırılması gerektiği- Direnme kararının yerinde olup olmadığı ile ilgili bir karar vermek üzere bozma kararını veren Yargıtay 20. HD.'nin kapatılmış olması nedeniyle, dosyanın Yargıtay 8. HD.'ye gönderilmesi gerektiği-
Muhattabın daimî işçisi şeklinde yapılan tebligatın geçerli olabilmesi için, muhattap adına tebligat yapılan kişinin tebligatın yapıldığı tarihte muhatabın daimî işçisi olması gerektiği- İşçinin sigortasız olarak çalışmasının tebligat yapılmasına engel olmadığı- Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerinin en küçük ayrıntısına kadar uygulanması gerektiği- Davalı vekiline yapılan ilk tebligat usulüne uygun olarak yapılmış olması nedeniyle geçerli olduğundan, temyiz süresinin bu tarihten başlayacağı; ikinci kez yapılan tebligat üzerine temyiz süresinin yeniden başlayacağının ve davalının yeni bir temyiz hakkı doğacağının kabulünün olanaklı olmadığı-
Davalı vekiline yapılan önceki tebligatlarda da, tebliğ evrakını aynı şekilde daimî çalışan sıfatıyla kabul eden kişinin imzasına yapılan tebliğ işleminin usulsüzlüğünün bulunmadığı- Davalı vekiline direnme kararının tebliğine ilişkin tebligat daimî çalışanı imzasına tebliğ edilmiş, daha sonra aynı gerekçeli karar tekrar tebliğe çıkarılarak aynı adreste yine davalı vekiline aynı daimî çalışanı imzasına ikinci kez tebliğ edilmiş ve karar davalı vekili tarafından verilen dilekçe ile temyiz edilmiş olup davalı vekiline yapılan ilk tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması nedeniyle geçerli olduğundan, temyiz süresinin bu tarihten başlayacağında kuşku bulunmadığı- İkinci kez yapılan tebligat üzerine temyiz süresinin yeniden başlayacağının ve davalının yeni bir temyiz hakkı doğacağının kabul edilemeyeceği-
Tebligat adresi borçlunun ... yeri adresi olmadığı ve tebliğ yapılan kişi de borçlunun çalışanı olmadığı halde yerleşim adresine Tebligat Kanunu’nun 17. maddesi uyarınca yapılan ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğu, o halde Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile TK'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ tarihinin, öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği- Yetkiye ve borca itirazın, genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde İİK.nun 62/1. maddesi uyarınca, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde icra müdürlüğüne yapılması gerekeceği, icra müdürlüğü yerine icra mahkemesine yapılan itiraz fuzuli olup bir hukuki sonuç doğurmayacağından yetkiye ve borca itirazın da bu nedenle reddi gerekeceği-
Muhattapların adreste bulunmama sebebi araştırılmadan doğrudan daimi çalışanlara yapılan tebligatın geçersiz olduğu-
Kanun ve yönetmeliğin gösterdiği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligatın geçerli sayılmayacağı- Tebliğ memurunun, muhatabın adreste bulunmaması hâlinde, "hangi sebeple adresten geçici olarak ayrıldığını", beyanda bulunanın adı ve soyadı ile sıfatını tebliğ tutanağına yazarak tebliğ tutanağını beyanda bulunana imzalatmak suretiyle tebliğ edilerek evrakı beyanda bulunan kişiye vermesi gerektiği- Mahkeme kararının tebliğine ilişkin olarak, davalı vekili adına çıkartılan tebliğ mazbatasının üzerindeki bilgiye göre," muhatabın aynı adreste birlikte çalışan/sakin ... imzasına tebliğ edildiği" belirtilmesine rağmen; "vekilin tebligat sırasında adreste bulunmama sebebi" tebliğ mazbatasına yazılmamış olduğundan, davalıya yapılmış usulüne uygun bir tebligattan söz edilemeyeceği- "Daimi memur veya çalışanların muhatap adına tebliğ evrakını alma ve tebellüğ etme yetkilerinin ancak muhatabın tebliğ sırasında adreste bulunmaması ve beyanda bulunanın ad soyadının tebliğ mazbatasına yazılıp altının beyan sahibince imzalanması halinde mümkün olduğu, bu nedenle muhatabın hangi sebeple adresten ayrıldığı hususunun tebliğ mazbatasına yazılmasına gerek bulunmadığı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Bilinen adresin birden fazla olması halinde, alacaklı yanca ikamet adresine tebligat çıkarma zorunluluğu olmadığı, somut olayda alacaklı yanca bilinen iş yeri adresine tebligat çıkarıldığı, bilinen adres kavramının dar yorumlanamayacağı, buranın iş yeri adresi olmadığının borçlu tarafından iddia edilmediği, ancak dosyayla irtibat kurulamayan, ilgisiz bir adres tebligat çıkarılması durumunda bu hususun gündeme getirilebileceği, dolayısıyla şeklen de usulüne uygun olan tebligata yönelik şikayetin reddi gerektiği-
6183 s. K. uyarınca gönderilen ödeme emrinin "usulsüz" tebliğ edilmesi halinde, bu konuda, İİK.'da olduğu gibi, tebligata dair şikâyeti imkanı bulunmayan borçlunun "ödeme emrinin iptali" için açtığı davanın hak düşürücü sürede olduğunun kabulü gerektiği- Usulsüz tebligatın mahkemece re'sen dikkate alınmaması durumunda, adil yargılanma hakkının ihlal edilmiş olacağı-
Tebligat parçasında yazılı olan hususun aksi her türlü delille ispatlanabileceği- Tebliğ işlemi şekle usulüne uygun olsa dahi muhatabın adreste bulunmama sebebinin, tevziat saatinden sonra dönüp dönmeyeceği hususunun tebliğ mazbatasında tespit ve tevsik edilmemesi nedeniyle tebligatın usulsüz olacağı-