Takip tarihi itibariyle şikayetçi borçlu şirketin yönetim kurulu başkanı olup şirketi temsil ve ilzama münferiden yetkili kişi olduğu anlaşılan .............'ye Tebligat Kanunu'nun 17'nci maddesine göre muhatabın iş yerinde olmadığı belirlenerek çalışanına tebligat yapıldığı, çalışan .............'un da şirket çalışanı olmadığı iddia ve ispat edilmediğine göre adı geçen borçluya yapılan tebligatın usulüne uygun olduğunun kabulü gerekeceği, aksinin kabulü ile borçlu ...............'ye gönderilen tebligat yönünden de tebliğ tarihinin düzeltilmesi yönünde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Gecikmiş itirazdan bahsedebilmek için ödeme emri tebliğ evrakının usulüne uygun tebliğ edilmesi gerektiği- Davacı borçlunun iş yeri adresine çıkartılan ödeme emri tebliğ evrakının, muhatabın geçici olarak çarşıda olması nedeniyle muhatapla aynı konutta oturan görünüşe göre 18 yaşını bitirmiş ve ehliyetli olan daimi işçisi ............ imzasına tebliğ edildiği, tebligatı olan borçlunun işçisi olmasına rağmen tebliğ evrakında konut diye bahsedilmesi sebebiyle tebliğ işleminin usulsüz olduğu, Tebligat Kanununun 32. maddesine göre tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılacağından, mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Şikayetçi borçlunun tebligattan haberdar olduğunu bildirdiği tarihin aksinin davalı alacaklı tarafından iddia ve ispat edilemediğinden, 'bu takibin borçlunun tebligattan haberdar olduğu tarih' olarak kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
Bölge Adliye Mahkemesince, borçluya ............. tarihinde tebliğ edilen satış ilanı tebligatı yönünden tebliğ tarihi itibariyle ..............’in borçlunun iş yerinde çalışıp çalışmadığı yöntemince araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği- Borçlu tarafından açılan ihalenin feshi isteminin yasal hasmı alacaklı ve ihale alıcısı olup ihale alıcısına duruşma günü tebliğ edilmeden dolayısıyla eksik hasımla yargılamaya devam edilerek hüküm kurulduğunun anlaşıldığı, bu durumda, usulünce taraf teşkili sağlanmadan sonuca gidilmesinin doğru olmadığı-
Borçlu vekili adına işyeri adresine gönderilen gerekçeli karar tebligatının, "belli bir yerde mesleğini devamlı olarak icra eden gerçek kişiler" yönünden tebligatın yapılma usulünü düzenleyen Tebligat Kanunu'nun 17. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 26. maddesi hükümlerinin uygulanması suretiyle tebliğ edilmesi gerektiği-
İlk Derece Mahkemesince bozma üzerine dosya yeniden esasa kaydedilmiş, HMK'nın 373. maddesi uyarınca bozma kararı taraflara tebliğ edilerek duruşma açılmış ve tarafların beyanı alınmış ise de, bozmaya uyulup, uyulmadığına ilişkin bir ara kararı oluşturulmadan, şikayetin kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı- Bozma öncesinde mahkemelerce tebligatı alan kişinin isminin ........... olduğu kabul edilerek hüküm tesis edilmesi, alacaklı tarafından kanun yolu aşamalarında tebligatı alan kişinin halen borçlu yanında çalışan ............ olduğunun ileri sürülmesi ve tebliğ mazbatasının da yeterince okunaklı olmaması karşısında yalnızca ............. yönüyle inceleme yapılmış olmasının yeterli olmadığı- İlk Derece Mahkemesince, bozmaya uyulup uyulmama konusunda bir ara karar oluşturulmadan ve tebliğ mazbatasında adı geçen ................ yönüyle zabıta araştırması yapılmadan, eksik inceleme ile hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Borçluya gönderilen ödeme emri "Tüzel kişiliğin temsilcisi tebliğ anında adresinde bulunmaması işte olması sebebiyle daimi işçisi ............ imzasına ............. tarihinde tebliğ edilmiştir." şerhi ile tebliğ edildiği, bu haliyle tebligatın her ne kadar tüzel kişilik ifadesini içerir kaşe kullanılmak suretiyle tebliğ edilmiş ise de şahıs borçlu yönüyle 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 17. maddesindeki koşulları taşıdığından şeklen usulüne uygun olduğu, ne var ki; borçlu şikayetinde bir işyerinin ve daimi çalışanının olmadığını ileri sürdüğünden, Bölge Adliye Mahkemesince, zabıta marifetiyle araştırma yapılarak tebliğ tarihi itibariyle adresin borçluya ait olup olmadığı ve .............. isminde işçisi olup olmadığının tespiti ile oluşacak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece borçlunun sigortalı çalışanlarının listesi getirtilerek tebliğ yapılan kişinin borçlunun sigortalı çalışanı olmadığından bahisle şikayetin kabulüne karar verilmiş ise de; zabıta marifetiyle araştırma yapılarak adı geçen şahsın tebliğ tarihinde borçlunun işyerinde çalışıp çalışmadığının araştırılması, sonucuna göre tebligatı alan ............. isminde işçisi olup olmadığının tespiti ve oluşacak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacı vekiline çıkarılan tebligatın daimi çalışan olduğu ispat edilemeyen avukat adına tebliğinin usulsüz olduğu- Davacı vekilinin katıldığı ancak ertelenen duruşma gününün yazılmadığı celse zaptında her ne kadar “Taraflara HMK’nın 186. maddesi gereğince tahkikat aşamasında önümüzdeki celse sözlü yargılamaya geçilebileceği, hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceğinin ihtarına davalıya çıkacak tebligata da dercine” ifadesi yazılmış ise de, henüz bilirkişi raporlarının temin edilmediği, raporların taraflara tebliği ve rapora karşı beyanların alınması sürecinin tamamlanmadığı anlaşılmakla tahkikat aşamasının bittiğinden bahsedilemeyeceği- Mahkemece işlemden kaldırma kararı verildiğinde henüz tahkikat aşamasının tamamlanmadığı, zapta "sonraki celse sözlü yargılamaya geçilebileceği" dercedilmekle karışıklığa yol açıldığı, meydana gelen bu durumdan davacı aleyhine sonuç çıkarmanın doğru olmayacağı, zapta yazılması unutulan duruşma tarihinin ne olduğunu belirten davacı vekiline çıkarılan tebligatın usulsüz olduğu gözetildiğinde, davacı vekilinin celseden haberdar olduğu ve duruşmaya bilerek katılmadığı sonucuna varılamayacağı-
Şikayetçi adına çıkartılan kıymet takdir raporu tebligatının, ............ tarihinde “işyerinde daimi çalışan sorumlu ..........’a tebliğ edilmiştir.” şerhiyle tebliğ edildiği, buna göre, tebliğ işleminin, muhatabın adreste bulunmadığı tespit edilmeden çalışana yapılmakla, TK’nın 17. maddesi gereğince usulsüz olduğu, her ne kadar şikayet dilekçesinde satış ilanı tebliğ usulsüzlüğü hususu ileri sürülmemiş ise de; satış ilanı tebligatının şikayetçiye .............. tarihinde tebliğ edildiği, ihalenin ise .........’de, yani borçlunun 7 günlük kıymet takdir raporuna itiraz süresi dolmadan yapıldığının anlaşıldığı, o halde; şikayetçi adına yapılan kıymet takdir raporu tebliğ işlemi usulsüz olup, satış ilanı tebliğ tarihinden itibaren kıymet takdirine itiraz süresi dolmadan satış yapıldığı nazara alındığında, şikayete konu taşınmaza ilişkin kıymet takdir raporu kesinleşmeden ihale yapılmasının usulsüz olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi’nce İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-