Mahkemece; her ne kadar, davacının davasının mahkemenin 2012/635 E.sayılı dosyasındaki sebeplere dayandığı, bu konuda da kesinleşmiş hüküm bulunduğu, HMK'nun 114/1-i maddesi uyarınca aynı davanın önceden kesin hükme bağlanmış olmasının bir dava şartı olduğu gerekçesiyle HMK'nun 114/1-i ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ise de; tedbir nafakasının her gün doğan ve işleyen haklardan olması ve miktarının (konusunun) değişmesi nedeniyle, önceki tarihli tedbir nafakasının reddine ilişkin mahkeme kararı maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceği- Her davanın açıldığı tarihe göre değerlendirilmesi gerektiği-
Nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup, nafakaya dair talepler hakkında, dava tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde karar verilmesi gerekeceği-
Davacı kadının gelirinin bulunması ve çalışmasının, davalı kocayı ortak giderlere (elektrik, su, telefon, yakıt, kira parası vs.) katılma zorunluluğundan tamamen kurtarmayacağı- Davalının gelirinin tam ve sağlıklı olarak saptanarak, belirtilen ilkeler ışığında ayrı yaşamakta haklı olduğu kabul edilen davacı kadının geçimi için gerekli, davalının geliri ile de orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerektiği-
Davalının, davacının hastalığına rağmen, onunla ilgilenmediği, ihtiyaçlarını karşılamadığı, yeminli tanık beyanları ve sağlık raporu ile kanıtlanmış bulunduğundan, mahkemece; davacının, tanık beyanı ile ayrı yaşamada haklılığını ispat ettiği kabul edilerek, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve hakkaniyet ölçüsünde davacı lehine uygun bir miktar nafakaya hükmedilmesi gerekeceği-
Hakimin, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmesi gerekeceği-
Mahkemece; davalının dava tarihindeki ekonomik ve sosyal durumu yeterli araştırılarak, davacı eş ve müşterek çocuk için hakkaniyete uygun bir miktar tedbir nafakasına hükmolunması gerekirken, hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek, dava tedbir nafakasının artırılması davası şeklinde nitelendirilerek hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacının ayrı yaşamada, haklı olup olmadığının araştırılması ve "ayrı yaşamada haklılık" olgusunun kanıtlanması gerekeceği-
Davacının talebinin tedbir nafakasına istemine yönelik olduğu göz önüne alınarak, tüm deliller incelenmek sureti ile davacının ayrı yaşamakta haklı olup olmadığı değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Tedbir isteğinin boşanma davasında istenilmesini zorunlu kılan bir hükmün yasada yer almadığı, kaldı ki, tedbir nafakası davası ve boşanma davası aynı sebepten doğmadığı için biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunmadığı-
Tarafların kolluk tarafından yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında, davalının emekli olup aylık maaşı ve bir miktar kira gelirinin bulunduğu, davacının ise ev hanımı olup gelirinin olmadığı anlaşılmışsa mahkemece; davacı tarafın geçimi ve bakımı için gerekli, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK'nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, davacı eş yönünden daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerektiği-