Davacı ve diğer mirasçılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunduğundan takibin mirasçılar ve paydaş yeni malik tarafından birlikte başlatılması ve davanın da birlikte açılması gerekeceği, ancak takibin yalnızca paydaş yeni malik tarafından başlatıldığı, başlatılan takip sonucu gönderilen ihtarlı ödeme emrindeki noksanlığın sonradan giderilmesi mümkün olmamakla birlikte, ihtarın tüm mirasçılar tarafından gönderilmediğinden hukuki sonuç da doğurmayacağı, hukuki sonuç doğurmayan ihtarlı ödeme emrine dayanarak tahliye kararı verilemeyeceği-
Davalının 30 günlük ödeme süresi içinde ödeme yaptığı temerrüdü gerçekleşmediği anlaşılmakta olup mahkemece davanın kabulü kararının yerinde olmadığı-
Borçlu takibe kısmi itirazda bulunduğuna göre mahkemece kısmen itiraz edilen miktar üzerinden itirazın kaldırılması ve bu miktar üzerinden tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Davalı borçlunun, açıkça ve ayrıca kira ilişkisine ve borç miktarına karşı çıkmadığı, alacaklı görünen şahsa herhangi bir borcu olmadığını ileri sürerek takibe ve borca itiraz ettiği; borçlunun, kira ilişkisine ve kira miktarına açıkça karşı çıkmaması karşısında İİK.nun 269/2. maddesi gereğince kira ilişkisinin ve kira miktarının kesinleştiğinin kabulünün gerektiği- Kiracının, kiranın ödendiğini veya sair bir sebeple istenemeyeceğini İİK.’nun 269/c maddesinde belirtilen belgelerle kanıtlamak zorunda olduğu-
Karara esas alınan ve icra takibine dayanak yapılan 01.10.2011 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, davacının 18.12.2015 tarihinde başlattığı icra takibinde 20.10.2015 tarihli 22.000,00 Euro kira alacağının faiziyle tahsilini talep ettiği, ödeme emrinin 13.01.2016 tarihinde borçluya tebliğ olunduğu, davalı borçlunun itiraz etmemesi üzerine takibin kesinleştiği, davalı borçlunun borcunu ödediğini belirterek buna dair ödeme belgelerini temyiz dilekçesine eklediği, ödeme belgesinin borcu sona erdiren belgelerden olduğundan yargılamanın her aşamasında ibraz edilebileceği, bu durumda mahkemece borçlu tarafından temyiz dilekçesi ekinde sunulan ödeme belgeleri üzerinde durularak, bu konuda alacaklıya da diyecekleri sorulduktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi için hükmün bozulmasına karar vermek gerektiği-
İİK.nun 269/1. madde göndermesiyle olayımızda uygulanması gereken Türk Borçlar Kanunu'nun 315. maddesinde yer alan otuz günlük ödeme süresinin ödeme emrinde açıkça yazılması zorunlu olup, yasaya uygun olarak düzenlenmeyen ödeme emrinin hukuki sonuç doğurmayacağı, hukuki sonuç doğurmayan ödeme emrine bağlı olarak tahliye kararı verilemeyeceği-
Takibe konu aylara ilişkin asıl alacak yasal süre içerisinde alacaklı hesabına ödendiğinden temerrüt olgusunun gerçekleşmediği, öte yandan asıl alacağın fer'ilerinin yasal ödeme süresi içerisinde yatırılmaması temerrüde esas teşkil etmeyeceğinden, tahliye talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde tahliye talebinin kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
İ.İ.K.269/1 maddesi göndermesi ile TBK’nun 315.(BK 260.) maddesi gereğince 30 günlük ödeme süresinin dolması beklenmeden alacaklı tarafından icra mahkemesinden tahliye isteminde bulunulamayacağı-
Ödeme emrinde, sürelerin boş bırakılan A ve B harfi ile gösterilmesinin geçerli olmadığı, bu durumda borçlular adına gönderilen ödeme günü bulunmayan ödeme emrine dayanılarak tahliye istenemeyeceği-