Tasarrufun iptali davalarında varlığı zorunlu bulunan icra takibinin, dava tarihinden önce yapılmasının zorunlu olmadığı, yargılama aşamasında borçlu hakkında yapılmış bir icra takibinin olmasının yeterli olduğu- Tasarrufun iptali davasına bakan mahkemece, alacaklı tarafından açılmış olan itirazın iptali davasının sonucunun beklenerek, takibin kesinleşmesi halinde davanın esasına girilerek delillerin toplanıp yapılacak değerlendirme sonucuna göre bir karar verilmesi, itirazın iptali davasının reddedilip bu kararın kesinleşmesi halinde ise, 'davanın ön koşul yokluğu nedeniyle reddine' karar verilmesi gerekeceği- Dava tarihinden sonra takibe geçilmesi halinde, tasarrufun iptali davasının görülemeyeceğinin kabul edilemeyeceği-
Borcun doğumuna ilişkin vakıaların kanıtlanması bakımından tanık dinlenebileceği- Mahkemenin "HMK. mad. 200/2 uyarınca, açık bir muvafakat bulunmaması ve senede karşı ancak yazılı delille ispat kuralı nedeniyle de tanık dinlenemediği"nden kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- Aciz vesikası, tasarrufun iptali davası dava şartı olup, davacı tarafından aciz vesikası veya geçici aciz vesikası niteliğinde haciz tutanağı ibraz edilmediğinden mahkemece davanın bu nedenle reddi gerektiği-
Alacaklı tarafından üç borçlu aleyhine genel haciz yoluyla ilamsız takip başlatıldığı, sonra borçluların ikisi hakkında, İİK. mad. 143, 251 uyarınca borç ödemeden aciz vesikası düzenlendiği, haklarında aciz vesikası düzenlenen borçlular yönünden takibe devam edilmediği ve daha sonra yapılan dosya hesabının, borç ödemeden aciz vesikası düzenlenmeyen ve hakkında takibe devam edilen borçlu yönünden sonuç doğuracağı, yani şikayetçi borçluyu bağlayıcı nitelikte olmadığı anlaşıldığından, şikayetçi borçlu hakkında borç ödemeden aciz vesikasına dayalı olarak yeni bir takip yapılması halinde, mevcut şikayet ve itirazları ileri sürebileceği-
Borçlu davalının haciz konulan araçları olduğu, ancak bu araçlar üzerinde daha önce gelen çok sayıda hacizlerin bulunduğu, bunun dışında borçlunun borcuna yetecek haczi kabil malının olmadığı anlaşıldığından, haciz tutanağının geçici aciz vesikası niteliğinde olduğunun kabulü ile dava şartının gerçekleştiği düşünülerek "maden işletme ruhsatının devri"ne ilişkin açılan tasarrufun iptali davasının esasına girilmesi gerektiği-
Davalı borçlu adına kayıtlı taşınmazların kıymet takdiri ve davacının haciz sırası göz önüne alındığında, davalı borçlunun hacizli taşınmazlarının davacın alacağını karşılamaktan uzak olduğu anlaşılmış olup, haciz tutanaklarının (İİK. mad. 105) geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu kabul edilerek dava konusu tasarrufların iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi gerekirken,  aciz belgesi sunulmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu- Davanın önkoşul yokluğu nedeniyle reddedilmesi halinde, davalılar yararına maktu vekalet ücreti takdiri gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında, hangi borçlu tasarrufunun iptali istenmiş ise dava koşulunun (aciz halinin) sadece o borçlu yönünden değerlendirilmesi gerekeceği- Aciz halinin varlığı sabit olan borçlu aleyhine açılan tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu-
Tasarrufun iptali davalarında, karar kesinleşinceye kadar yargılama aşamasında aciz belgesi verilmesi halinde dava şartı yerine getirilmiş olacağı-
Aciz vesikasına bağlanan borcun yirmi yılda zamanaşımına uğrayacağı-  İİK'nun 143. maddesine göre düzenlenen kesin aciz vesikasının, İİK'nun 68/1. maddesinde yazılı belgelerden olduğu ve alacaklının aciz vesikasında yazılı miktar üzerinden icra takibi yapmasının mümkün olduğu, itirazın kaldırılması aşamasında icra mahkemesince aciz vesikasında yazılı borç miktarının tartışma konusu yapılamayacağı-
İcra takibine dayanak olan aciz vesikasında bulunan alacak miktarlarının arasında çelişki bulunması halinde,açıkça ne miktar için belirtilmediği ve icra müdürü onayı olmadığı sürece aciz vesikasında ilk belirtilen ve takibe esas olan bedelin dikkate alınması gerekeceği-
Kamu alacağı için “ödeme emri” çıkarılmadan haciz uygulanması ve diğer cebren tahsil yollarına başvurulmasının yasal kabul edilemeyeceği- Ödeme emrinin vergi borçlusu şirkete tebliğ edildiğine dair dosyaya bir belge sunulmadığı gibi, vergi borçlusu şirket ortağına gönderilen ödeme emrinin de sıra cetvelinin tanzim ve sıra cetveline itiraz davasının açılma tarihinden sonra olduğundan, icra dairesinin düzenlediği sıra cetvelinin hatalı olduğu-