Borçlu adresinde yapılmış bir haciz bulunmaması (İİK. 105) ve İİK 143 uyarınca aciz belgesi de sunulmaması halinde, davalı borçlunun aciz hali ispatlanmamış olduğundan, tasarrufun iptali davasının dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
İİK. m. 279 'de belirtilen "geriye doğru bir yıllık sürenin" hesaplanmasında dikkate alınacak haczin, borçluya ait herhangi bir malın haczi olduğu, adreste yapılan hacizle sınırlı olmadığı- Yargıtay 17. HD.nin "maddede sözü edilen haczin borçlunun adresinde yapılan haciz işlemi ile ilgili olup borçlunun taşınmazlarına konulan haciz işlemlerini içermediği" şeklindeki bozma kararına yönelik direnmenin isabetli olduğu-
İİK'nın 105. maddesinde haczi kabil mal bulunmazsa haciz tutanağının İİK 143. maddede aciz vesikası hükmünde olacağının ve icraca taktir edilen kıymete göre haczi kabil malların kifayetsizliği anlaşıldığı surette dahi tutanak muvakkat aciz vesikası yerine geçerek alacaklıya İİK 277. maddede yazılı hakları vereceğinin belirtildiği, davanın dayanağı olan icra dosyası incelendiğinde davalı borçlu adına kayıtlı ... İli, ... İlçesinde 5 adet tarla vasfında gayrımenkul olduğu, gayrımenkullerin kaydında da herhangi bir takyidat bulunmadığının anlaşıldığı, dava konusu icra dosyasından borçluya ait olup haciz konulmuş veya konulmamış gayrımenkullerin kıymet taktirinin yaptırılması yönünden talimat yazılmasının talep edildiği (Her ne kadar davacı vekili temyiz dilekçesinde hacizli gayrımenkullerin kıymetinin 399.975,58 TL olduğunu beyan etmişse de) ancak talimatın gereğinin yapılıp yapılmadığının dosya içerisinden anlaşılamadığı, hacizli taşınmazların kıymetinin takip rakamını karşılamaya yetmemesi durumunda davalı borçlunun aciz hali kabul edilerek davanın esasına girilmesi gerekirken, hacizli taşınmazların kıymeti yapılmaksızın yazılı olduğu şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Tedbir kararı verilmeden yetkiye ve imzaya itiraz edilmiş olması zamanaşımını kesmeyeceği gibi, itirazın satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmayacağı (İİK. 170/1)- İbraz süresi 03/02/2012 tarihinden önce dolan çeklerin altı aylık zamanaşımı süresine tâbi olduğu- Alacaklının taşınmaz haczi talebi ile menkul haczi talebine kadar zamanaşımını kesen yada durduran hiçbir işlem bulunmadığı görüldüğünden zamanaşımının gerçekleştiği- Borçlunun zamanaşımı şikayetinin kabulü ile, şikayetçi borçlu yönünden icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiği (İİK. 71/son, 33/a)- "Aciz vesikasının düzenlediği tarihe kadar altı aylık zamanaşımı süresinin dolmadığı ve aciz vesikasının düzenlediği tarihten itibaren de 20 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı" gerekçesiyle "şikayetine reddine" karar verilmesinin hatalı olduğu-
İcra dairesinin sadece İİK mad. 143 ve 251'e dayalı olarak kat'i aciz belgesi düzenleyebileceği, geçici aciz belgesi düzenleme yekisi olmayıp sadece borçlunun haczi kabil mal varlığı olmadığına ilişkin haciz tutanağının İİK mad. 143 kapsamında ki aciz belgesi niteliğinde olacağı-
Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçının, alacaklılarına zarar vermek kastıyla mirası reddetmesi halinde, alacaklıları veya iflas idaresinin kendilerine yeterli güvence verilmediği takdirde ret tarihinden başlayarak 6 ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilecekleri-
İlamsız icra takibi sonucunda alacağı kesin aciz vesikasına bağlanan davacının alacağı için ayrıca eda davası niteliğinde alacak davası açmakta hukuki yararı olduğu-
Aciz belgesinin tashihi karar aşamasında dahi sunulabileceği- Borçlu adresinde haczedilen mallarının kıymeti gözetildiğinde, bu malların paraya çevrilmesi halinde takip konusu borcu karşılamayacağı açık olup, borçluya ait taşınmazlara yapılan kıymet takdirlerinin yapıldığı tarih itibariyle, davacı alacaklının ve ondan önce taşınmazlarda haczi bulunan alacaklıların takip dosyalarındaki borç miktarı belirlenerek davacının alacağını karşılama imkanı olup olmadığı, yani borçlunun, aciz halinin mevcut olup olmadığı tespit edilmesi gerekirken, "geçici aciz belgesi sunulmadığı ve haczedilen malların paraya çevrilmediği" gerekçesiyle tasarrufun iptali davasının reddinin hatalı olduğu-
Dava konusu icra dosyasından ödeme emrinin tebliğ edildiği ve borçlunun ticaret sicilinde kayıtlı adresinde yapılan hacizde adreste borçlunun bulunamadığı, borçlunun adresinde başka bir muhasebe bürosunun bulunduğu, borçlunun adresi terk ettiği, adreste borçluya ait haczi kabil mal bulunmadığının tutanak altına alındığı görüldüğünden, icra haciz tutanağının İİK. mad. 105 kapsamında geçici aciz vesikası hükmünde olduğu ve davalı borçlunun aciz halinin gerçekleştiğinin kabulü gerektiği-