Eşlerden birinin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışı, boşanma davasının açılmasından sonra meydana gelmiş olsa bile, bu hususun diğer eş tarafından iddiadan ibaret kalmayacak şekilde delillendirilmesi gerekeceği, sadakatsizlik iddiasının sabit olması durumunda, kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak takdir edilecek boşanmanın sonuçlarından olan nafaka ve tazminat taleplerinin bundan etkileneceği-
Davalı kocanın evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmemesinin tek başına davacının kişilik haklarına saldırı olarak değerlendirilemeyeceği-
Eşit kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilemeyeceği-
Sadakat yükümlülüğünü ihlal ederek davacı kadına göre daha ağır kusurlu olan davalı koca aleyhine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Eşit kusurlu kabul edilen taraflardan biri lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilemeyeceği-
Davalının boşanmanın fer'i nitelikte maddi ve manevi tazminat talebi bulunduğu halde; bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Yaşamını kocasının ekonomik desteği olmadan sürdüremeyecek durumda olan davacı kadının, kocasının bu desteğini kesmesi sonucu, ortak konuttan ayrılarak kendi ailesinin yanına sığınmak zorunda kalması olayının; kendisine bir kusur olarak yüklenemeyeceği-
Davalı kocanın eşinin ilk evliliğinden olma üvey çocuklarına gerekli ilgili göstermeme (TMK md. 338) ve birlikte yaşamaktan kaçınma (TMK md. 185/3) suretiyle birlik görevlerini yerine getirmediği; mahkemece davacı kadına kusur olarak yüklenilen davranışlar ise, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına etken olacak nitelikte olmadığından; boşanmaya neden olan olaylarda; kusurun tamamen davalı kocada olduğunun kabulü gerekeceği-
Davalı-davacı kadının velayet, nafakalar ve manevi tazminata ilişkin karşı davası bağımsız bir dava niteliğinde olup harca tabi olup; davalı-davacı kadına talep ettiği nafakaların yıllık tutarı ve manevi tazminat miktarı üzerinden peşin nispi harcı tamamlaması için kendisine süre verilmesi gerekeceği-
Yargılama aşamasında tarafların 25.05.2011 doğumlu bir çocuklarının daha doğduğunun sabit olmasına ve bu çocuk için doğumundan geçerli olarak tedbir nafakası ve velayeti düzenlenerek duruma göre iştirak nafakası da takdir edilmesi gerekirken; bu konularda bir karar verilmemesinin doğru olmadığı-