Feragat tarihinden önceye ait affedilen ve hoşgörü ile karşılanan olaylar nedeniyle davalı koca yararına manevi tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirdiği-
Toplanan delillerden; davacı kocanın Türk Medeni Kanunu'nun 405. maddesi gereğince kısıtlanarak babasının velayeti altına alındığı anlaşılmış, akıl hastasının davranışları iradi olmadığından fiil ehliyeti ve bu kapsamda kusur sorumluluğu mevcut olmayıp, davacı kocaya kusur yüklenemeyeceğinden, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı eşine sürekli hakaret eden davalı kadının tam kusurlu olduğu ve tam kusurlu eş yararına maddi, manevi tazminat ve yoksulluk nafakasının verilmesinin mümkün olmadığı-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran davalı-karşı davacı kadın yararına hükmolunan maddi tazminat az olup, Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak daha uygun miktarda maddi tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiği-
Davalı-karşı davacı koca, karşı dava dilekçesi ile 8400,00 TL. nişan masrafı, 33.000,00 TL. düğün masrafı, 10.000,00 TL. başlık parası verdiğini belirterek toplam 51.400 TL. maddi tazminat isteminde bulunmuş, davalı-karşı davacının bu talebi Türk Medeni Kanunu'nun 174/1. maddesi kapsamında bulunmayıp, başvuru harcı yatırıldığına göre, nispi harcı da tamamlanarak görev hususu da değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu talebi de kapsayacak şekilde “karşı davanın reddine” şeklinde karar verilmesinin doğru olmayıp, bozmayı gerektirdiği-
Davalı-davacı kocanın, eşinin ailesi ile görüşmesine engel olması, eşini ailesi ya da kocası arasında tercih yapmaya zorlaması, kayınvalidesine yönelik olumsuz davranışlarda bulunmasına yönelik hareketlerinin davacı -davalı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunun kabulü gerekeceği-
Davalının eşine ve eşinin ailesine "tahammül edemediğini, boşanacağını" söylemesinin manevi tazminatla sorumlu tutulması için yeterli olmadığı, bunun dışında davalının davacının kişilik haklarına saldırı sayılabilecek bir kusurunun ispatlanamadığı, bu durumda davacının manevi tazminat talebinin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı anlaşılmakta olup boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiğinden, mahkemece tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK. md.4 TBK. md.50 ve 52 ) dikkate alınarak davacı-davalı (kadın) yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmesi gerekirken bu yönün dikkate alınmamasının doğru olmadığı-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran davalı yararına hükmolunan maddi tazminat az olup, Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak daha uygun miktarda maddi tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran davacı yararına hükmolunan maddi tazminat az olup, Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak daha uygun miktarda maddi tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran davacı kadın yararına hükmolunan maddi tazminat az olup, Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak daha uygun miktarda maddi tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiği-