Miras bırakanın dava konusu taşınmazı temlikinde gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırma olmadığı, kendisi ile ilgilenen, yanlarında kaldığı eniştesi ve ailesi tarafından bakılmasından duyduğu minnet sonucu devri yaptığının kabulü gerekeceği-Akitte gösterilen bedel ile gerçek bedel arasında fahiş fark var ise de, bu hususun tek başına muvazaanın kanıtı sayılamayacağı da açık olduğundan, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Miras bırakanın taraflarla olan beşeri ilişkisi ve başka mal varlığı olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, taraflarca belirtilen icra dosyaları getirtilip inceleme konusu yapılması, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek miras bırakanın gerçek iradesinin kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Geçersiz sözleşmeye dayalı bedelin istenebileceği; ancak, sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren sözleşmede yer alan bedelin TEFE – TÜFE endekslerindeki artışlar ile, altın, döviz fiyat ve kurlarındaki artışlar, işçi ve memur aylıklarındaki artışlar gözetilerek denkleştirici adalet kuralları uyarınca, dava tarihine kadar uyarlaması yapılarak dava tarihinde harici satış senedindeki miktarın ulaştığı değerin (miktarın) hüküm altına alınması gerekeceği-
Resmi memur önünde yapılmayan harici satış senedine değer verilemeyeceği ve buna dayalı olarak tapu iptali ve tescil isteğinde bulunulamayacağı-
Taşınmazın haricen satışına ve satışının vaadine ilişkin muameleler kanunen muteber (geçerli) bulunmamış ise de, satıcının bu işle görevli memur önünde ferağın icrasını ve aksi taktirde almış olduğu bedelin geri verileceğini taahhüt etmiş ve alıcı ile aralarında kararlaştırılmış bulunan bedeli bu şartla satıcıya vereceğini taahhüt etmiş (üstlenmiş) ise bu gibi uyuşmazlıklar Borçlar Kanunu'nun 125.maddesine göre 10 yıllık zamanaşımına bağlı olduğu-
Tapulu taşınmazların satışının TMK.nun 706/1, 6098 sayılı TBK'nun 237, 2644 sayılı Tapu Kanunun 26, Noterlik Kanunun 60 ve 89. maddesi gereğince resmi şekilde yapılması zorunlu olduğu-
Elbirliği maliklerinin birbirlerine yapmış oldukları satış vaatleri geçerli ise de üçüncü şahıslara yapılan vaatlerin ifa olanağı bulunmayıp, satış vaadi sözleşmesi uyarınca tescil kararının verilemeyeceği; ayrıca, ifa olanağı mevcut olsa dahi satış vaadinin 5578 s. K.'la değiştirilen 5403 s. K. mad. 8 hükmüne aykırılık teşkil edip etmediği de araştırılıp belirlenmeden tescil kararı verilmesinin isabetli olmadığı- Satış vaadi sözleşmeleri gereğince mahkemece mirasçının miras hak ve hisselerinin iptali ile davacı adına tesciline karar verilebilmesi için; mirasçı aleyhine usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunması gerektiği-
Hukuken geçersiz sözleşmeler tasfiye edilirken, davacının harici satış nedeniyle davalı yana bedel ödediğinin kanıtlanması halinde harici satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerekeceği-
Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaşın, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebileceği, hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan birinin öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabileceği; ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı olmadığından, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekeceği-