Borçlunun yakını olan davalının borçlu davalının mali durumu ile ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu- 6. kişi konumundaki davalıların kötü niyetlerinin kanıtlanamaması durumunda davanın bu davalılar yönünde reddi gerektiği- Mahkemece davalının tazminatla sorumlu tutulmasına karar verilmesi halinde, hüküm fıkrasının infazda tereddüt uyandıracak şekilde kurulmasının hatalı olacağı, mahkemece “alacaklı davacının .. takip dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olarak taşınmazı elden çıkardığı tarihteki gerçek değeri olan ... TL. tazminatın davalıdan alınarak davacı alacaklıya verilmesine” şeklinde hüküm kurulması gerektiği-
Borçlu davalının ortağı ile aynı şirkette ortaklık yapan 3. kişinin borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu-
İvazlar arasında bir mislini aşan fahiş fark bulunması ve 3. kişi konumundaki davalının, davalı-borçlunun mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduğunun anlaşılması karşısında, tasarrufun iptali davasının kabulü gerektiği-
Borçlu davalıya kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca kalan herhangi bir bağımsız bölüm olmadığı anlaşılmadığından, mahkemece borçlu davalı tarafından satışı yapılan taşınmaz payına ilişkin olarak İİK.nın 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin araştırma ve inceleme yapılması gerektiği-
Davalıların karı koca olmaları nedeniyle, alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla davalının kendisine ait taşınmazı diğer davalıya satmasının yapılan tasarrufun iptalini gerektireceği-
Mahkemece davalı borçlunun ödeme emri tebliğinden sonra taşınmazlarını davalılara satarak devir ettiği, "tapuda satış bedeli gösterilmekle davalıların kadastro tespiti yanlışlığının düzeltilmesi amacıyla devir yapıldığı iddiasına itibar edilmediği" gerekçesiyle davanın kabulü ile tasarrufların iptaline karar verilmesinin yerinde olduğu-
Dava konusu taşınmazın aynı zamanda borçlunun işyeri niteliğinde olduğu, ödeme emrinin borçluya bu işyerinde tebliğ edildiği anlaşıldığından, tasarrufun İİK.'nun 280.maddesi kapsamında ticari işletme devri şeklinde gerçekleştiğinin kabulü gerektiği- Dava konusu taşınmazın borçlu ile ilişkisi olduğu anlaşılan kişilerce kurulan 3.kişi şirket tarafından, kuruluşundan iki gün sonra satın alınmış olduğu, davalı 3.kişi şirket ortağının taşınmaz üzerinde ipoteği olup bu itibarla borçlunun içinde bulunduğu durumu, alacaklıları, ızrar kasdını bilebilecek kişilerden olduğu gözetildiğinde, davanın kabulü ile tasarrufun iptaline karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazın borçlu ile ilişkisi olduğu anlaşılan kişilerce kurulan 3.kişi şirket tarafından, kuruluşundan iki gün sonra rayicinden düşük bedelle satın alındığı, davalı 3.kişi şirket ortağının taşınmaz üzerinde ipoteği olup borçlunun içinde bulunduğu durumu, alacakları ızrar kasdını bilebilecek kişilerden (İİK. mad. 280/1) olduğu anlaşıldığından davanın kabulü ile tasarrufun iptaline karar verilmesi gerektiği-
İşçilik alacağına dayanan davacı alacaklının borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleştiği, kati aciz belgesi bulunduğu, borçlu şirketin iki ortağından birinin borçlu şirketteki hisselerini takip konusu alacaktan sonra devrederek, davalı 3.kişi şirkette ortak olduğu, borçlu şirketin üç adet bilet satış noktası ve yazıhanesinin davalı 3.kişi şirket tarafından kullanıldığı anlaşıldığından, davalılar arasındaki işlemlerin örtülü işyeri devri mahiyetinde olup İİK. mad. 280/3 gereğince iptale tabi olduğu- İİK. mad. 283/1 uyarınca, Kati aciz belgesi ile belirlenen meblağ ile sınırlı olarak davalı 3.kişinin malvarlığı üzerinde haciz ve satış yetkisi verilmesi gerektiği-
Rayiç bedelin oldukça üstünde fazla bedel ödenmesi hayatın olağan akışına uygun olmadığı- Davalı 3.k işinin borçlunun eşinin teyzesi, diğer davalının ise borçlunun eşinin teyzesinin eşi olduğu dolayısıyla davalı 3.kişilerin İİK'nun 280/1 madde kapsamında borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle tasarrufun iptali davasının kabulü gerektiği-