İstanbul gibi bir büyük kentte, kiracı ile mülk sahibinin birbirinin maddi durumunu bilebilecek oranda tanımalarının beklenemeyeceği- Davalı üçüncü kişinin önce ipotek alacaklısı Bankanın alacağının ödendiği, davalı- borçlu şirketin hesabına; davaya konu dairenin tapu bilgileri de verilerek para gönderildiği, devir tarihindeki dairenin gerçek değerine göre yapılan hesaplama uyarınca rayiç satış bedeline nazaran, muvazaayı gösterecek miktarda bir eksik satış bedelinin söz konusu olmadığı (2.000.000/1.600.000)- Taşınmazın hem şirket üzerine kayıtlı olması hem de bilirkişilerce belirlenen gerçek değerinin 2.000.000,00 TL gibi yüksek bir bedel olması karşısında, İİK. mad. 280/son gereğince şirketin sermayesinin mühim bir kısmını oluşturup oluşturmayacağı konusunda bir değerlendirme yapılması gerektiği- Mahkemece davalı borçlu şirketin tüm ticari sicil kayıtları ve tüm ticari defterleri getirilerek üzerinde inceleme yapılarak, şirketin sermayesinin belirlenip, dava konusu taşınmazın değerinin (bilirkişi tarafından belirlenen 2.000.000,00 TL) söz konusu şirketin belirlenen sermayesinin mühim bir kısmını oluşturup oluşturmadığı konusunda ayrıntılı ve denetime elverişli bir rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Davacı alacaklının, borcun doğumunun takip dayanağı bononun tanzim tarihinden önce gerçekleştiğini ileri sürmesi halinde, mahkemece alacaklıya bu konuda kanıt sunma olanağı verilmesi, gerekirse davacı alacaklı ile borçlu isticvap edilerek senedin düzenlenmesine neden olan temel ilişkinin sorulması, gerektiğinde davacı ile borçlunun ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak borcun gerçek doğum tarihi tespit edilerek koşulun gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması gerektiği- Borcun doğumu tasarruf tarihinden sonra ise, davanın ön koşul yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiği- Borçlu adresinde yapılan hacizler İİK. mad. 105 kapsamında aciz belgesi niteliğindeyse de, tasarruf hacizden 2 yılı aşan bir süre önce gerçekleşmiş olduğundan, bedel farkı gerekçesiyle İİK. mad. 278/3-2 uyarınca tasarrufun iptal edilemeyeceği- Davalı borçlu ile davalı üçüncü kişi arasında; İİK. mad. 280/1 uyarınca tanışıklık, arkadaşlık, akrabalık, iş ilişkisi vs. gibi durumların olup olmadığı, davalı üçüncü kişinin borçlunun mali durumunu bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olup olmadığı konusunda araştırma yapılması gerektiği-
Tapu iptali ve tescil davası- Villanın devirlerinin hepsinin muvazaalı olduğunun ileri sürülmesi- TBK. 19 uyarınca açılan davada davalı 4. kişinin kötü niyetinin ispatlanamadığından davanın reddi gerektiği-
Taşınmazların ipoteklerle yüklü olarak kısa aralıklarla devrinin tasarrufun iptali için gerekçe olamayacağı, mahkemece tüm davalılar yönünden ayrı ayrı iptal şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi gerektiği- Tasarrufun iptali davalarında üçüncü kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde, İİK. mad. 283/2 uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerektiği- Dava konusu taşınmazlar davalı üçüncü kişiler tarafından elden çıkarıldığından, bu taşınmazların (ayrı ayrı değerlendirilerek) elden çıkarıldığı tarihlerdeki gerçek değerinin belirlenerek bu miktarın alacak ve ferilerini geçmeyecek şekilde davalı üçüncü kişilerden tahsiline karar verilmesi gerekirken infaz kabiliyeti olmayacak şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İcra takibinin dayanağının araba satımından kaynaklı sözleşme olduğu, dava konusu malların bu satım sözleşmesinden sonra davalı üçüncü kişi adına alındığı, davalıların anlaşmalı olarak boşandığı, haciz tutanağının İİK. mad. 105 kapsamında aciz vesikası hükmünde olduğu, dava konusu malların hiçbir geliri olmayan davalı üçüncü kişi adına alınması hususu değerlendirilmeksizin hiçbir gerekçe göstermeksizin "davanın kısmen kabulüne kısmen reddine" karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Tapudaki satış bedeli dışında yapılan ödemelerin davalı üçüncü kişi tarafından devir tarihi veya devir tarihine yakın tarihli banka hesap hareketleri, banka ödemesi, kredi kullanımı gibi delillerle ispatlanması mümkün olup bu belgelerdeki meblağların tapudaki bedele eklenerek bedel farkının varlığının değerlendirilmesi gerektiği- Davalı borçlu ile davalı üçüncü kişi Adıyaman/Yenipınar nüfusuna kayıtlı olsalar da, davalı üçüncü kişi Merkez/Adıyaman’da ikamet etmekteyken, davalı borçlunun İstanbul’da ikamet ettiği dosya kapsamından anlaşıldığına göre; davalı üçüncü kişinin davalı borçlunun mali durumunu nasıl bileceği konusunda mahkemece değerlendirme yapılmadan ve gerekçesi tartışılmadan karar verilmesinin hatalı olduğu-
Üçüncü kişi şirketin bağlı olduğu holdingin borçlu şirketin faaliyette bulunduğu ve aynı zamanda dava konusu adreste komşu olduğu ve aralarında ticari ilişkinin olduğu, bu hali ile İİK. mad. 280 kapsamında davalı borçlunun mali ve ekonomik durumunu bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu-
TBK'nun 19. maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasında; HMK'nin 33.maddesine göre hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorunda olup, bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime ait olduğundan; hakimin, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumlu olduğu, İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açılmasına engel olmadığı, davacının iddiasını kanıtlaması halinde; iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği-
Davalı-borçlu şirket adına kayıtlı 'fabrika' vasıflı gayrımenkulün devrinin, 'şirket mallarının devri' niteliğinde olması nedeniyle İİK mad. 280/III gereğince iptale tabi olduğu-
Akşehir'in küçük bir ilçe olması ve davalı üçüncü kişinin borçlunun taşınmazı devrettiği şirketin yönetim kurulu başkanı ve ticaret odası başkanı olduğunun anlaşıldığı bu nedenle davalı üçüncü kişinin davalı borçlunun durumunu bilebilecek kişilerden olup olmadığının, dava konusu gayrimenkullerin davalı üçüncü kişiye devrinin ticari işletme devri sayılıp sayılmayacağı tartışılarak karar verilmesi gerektiği-