Davalının, borçlunun baldızı olduğu, bu derece akrabalar arasında yapılan tasarrufların bağışlama hükmünde sayıldığı ve iptale tabi olduğu; bu tasarrufun İİK. mad. 280/1-2 uyarınca da iptale tabi olduğu-
Davalı borçlu ile davalı 3. kişinin amca yeğen oldukları, davalı amcanın diğer davalı borçlu aleyhine takip yaptığı ve bu takipte borçlunun icra dosyasına verdiği dilekçe ile lehine olan sürelerden feragat ve teminatın iadesine muvafakat ettiği, takibin kesinleştirilmesini istediği aynı günlü yazı ile de davalı borçluya ait SGK alacaklarının takip dosyasına ödenmesi için yazı yazıldığının anlaşıldığı, davalı üçüncü kişinin, alacaklı olduğu bonoların çeşitli tarihlerde düzenlendiği, borçludan alacaklı olmasına ve tahsil edememesine rağmen borç vermeye devam etmesinin hayatın olağan akışına olmadığı nazara alınıp davalı tanığının da muvazaalı takip ilişkisini doğruladığı gözetilerek tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Davalılar arasındaki boşanmanın alacaklılardan mal kaçırma amacına yönelik olması nedeniyle muvazaalı olduğu, 27 yıl önce boşanan davalıların ayrı evlerde yaşasalar da sık sık bir araya gelip köyde karı-koca olarak bilinmelerinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle "davalılar arasındaki temlik işleminin davacının alacağı ile sınırlı olarak iptaline, temlike konu icraı takip dosyasından davalı  üçüncü kişiye ödemelerin davalı üçüncü kişiden alınarak davacıya verilmesine"  karar verilmesi gerekirken, İİK. mad. 283/2 gereğince takip konusu alacağın davalı üçüncü kişiden tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğu-
Kardeş olan davalı borçlu ile üçüncü kişi arasındaki tasarrufun İİK. mad. 278/3-1 ve 280/1 gereğince iptale tabi olduğu- Tasarrufun iptali davalarında harç ve vekalet ücretinin takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun, tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak, düşük olan değer üzerinden nispi olarak hesaplanacağı-
Davalıların kardeş olmaları nedeni ile üçüncü kişinin, borçlu davalının alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu-
Davalı borçlunun aynı gün içinde on yedi araçtan 10 adetini davalıya, 7 aracı da diğer davalıya devretmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı ve bu durumun davalı üçüncü kişinin borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek  kişilerden  olduğunun kabulünü zorunlu kıldığı, ayrıca davalı borçlunun 10 aracı davalıya aynı gün gün devretmesinin ticari emtianın mühim bir kısmının devri mahiyetinde olduğunun kabulü ile davalı borçlu tarafından davalı üçüncü kişiye satışı yapılan dava konusu araçlar yönünden de davanın İİK. mad. 280/1-3,son gereğince kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Davalının borçlunun yeğeni olduğu, İİK'nın 278/III-1 maddesinde bu derece akrabalar arasında yapılan tasarrufların bağışlama hükmünde sayıldığı ve iptale tabi olduğunun öngörüldüğü- Üçüncü kişinin amcasının mak kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olması nedeniyle de tasarrufun iptali gerekeceğine (İİK. 280/I-II)-
Kanun’un, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bıraktığı (İİK. mad. 281) bu yasal nedenle de davacı tarafından İİK.nin 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi mahkemenin bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre de iptal kararı verebileceği- Bedel karşılaştırılması yapılırken yapılan resmi ödemelerin de satış bedeline eklenmesi gerektiği; bu şekilde yapılan hesaplamada bedel farkının oluşmadığı gözetildiğinde, davalı üçüncü kişi ile borçlu arasında akrabalık, arkadaşlık, ticari ilişki gibi borçlunun mal kaçırma kastını üçüncü kişinin bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunu gösterir bir yakınlığın da ispat edilemediğinden, bu davalı yönünden tasarrufun iptaline ilişkin davanın redddi gerektiği- Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması gerektiği ve bu önkoşulun mahkemece res'en araştırılmasının zorunlu olduğu- Davacı ile borçlu arasında yapılan sözleşme ile borçlunun davacıya karşı olan borçluluk halinin başlamış olacağı; borcun ödenip ödenmeyeceği ya da temerrüde düşülüp düşülmeyeceğinin borcun doğum tarihine etkisinin bulunmadığı- Davalı borçlunun borcundan dolayı dava konusu taşınmazlar üzerinde bulunan ipotek nedeniyle taşınmazların cebri icra yolu ile satılması halinde taşınmaz üçüncü kişinin kendi iradesi ile değil iradesi dışında elinden çıkmış olacağından, davalı üçüncü kişinin elinde bir bedel kalması ve davanın diğer koşullarının da bulunması halinde bedel ile sorumlu tutulacağı; taşınmazların satışından dolayı üçüncü kişinin elinde bir bedel kalmadığı durumda ise, “karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm tesisi ile yargılama giderlerinin haksız olan taraftan alınmasına karar verilmesi gerektiği-
İİK'nın 278/III-2 maddesinde edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğu- 3. kişi tarafından taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişilerce belirlenen gerçek değerinin ödendiğinin yasal ve inandırıcı delillerle kanıtlanamamasına, edimler arasında fahiş farkın bulunduğu hallerde 3. kişinin iyi niyet iddiasının dinlenemeyeceğine, davalının dava konusu taşınmazı alacağına karşılık satın aldığının belirgin bulunmasına ve aralarında ticari ilişki nedeni ile borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olması nedeniyle de tasarrufun iptali gerekeceği-
Mahkemece, dava konusu aracın takipten hemen önce borçluya satışının alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı bir işlem olduğu, borçlunun başka araçlarının da aynı gün davacıya satılmış olduğu, borçluya ait mal varlığının davacı 3. kişi tarafından devir alındığı, aralarında örtülü işletme devri ilişkisi bulunduğu gerekçesiyle asıl davanın (istihkak davasınn) reddine; karşı davanın kabulü ile dava konusu aracın satışına ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesinin yerinde olduğu-