Dava konusu taşınmaz üzerindeki 3 milyon TL ipotek bedeli ile birlikte 2.100.000.00 TL bedelle borçlu davalı tarafından diğer davalıya satılmış ve bilirkişilerin düzenlendiği rapora göre taşınmazın gerçek değerinin 5.356.868.85 TL olduğu bildirilmiş olup, taşınmaz üzerindeki ipotek bedelinin satış bedeline dahil edilebilmesi için bu bedelin taşınmazı satın alan kişi tarafından ödenmesi gerektiği- 3. kişi konumundaki davalı tarafından ipotek bedelinin ödenip ödenmediği araştırılmadığı gibi, aksine borçlu davalı tarafından ipotek bedelinin ödendiğine ilişkin olarak banka ödeme dekontları ibraz edilmiş olup, davalıların aynı iş kolunda faaliyet göstermeleri nedeniyle de birbirlerini tanıdıkları da anlaşıldığından, mahkemece dava konusu taşınmaz üzerindeki ipotek bedelinin kim yada kimler tarafından ödendiğinin araştırılması, bedelin satın alan tarafından ödendiğinin saptanması halinde, bu bedelin satış bedeline eklenmesi, aksi halde satış bedeline eklenemeyeceğinin düşünülmesi, yine satın alan kişi tarafından banka vasıtası ile yapılan paranın tekrar davalı 3 kişinin hesabına aktarılıp aktarılmadığının araştırılması, davalıların aynı iş kolunda faaliyet göstermeleri nedeniyle 3. kişinin borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olup olmadığının irdelenmesi gerektiği-
Taşınmaz üzerindeki ipotek bedelinin, satış bedeline dahil edilebilmesi için bu bedelin taşınmazı satın alan kişi tarafından ödenmesi gerektiği- İİK.nun 280.maddesine göre, malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği - Davalıların aynı iş kolunda faaliyet göstermeleri nedeniyle, davalı üçüncü kişinin, diğer davalı borçlunun mali durumu ile alacaklılarını ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olup olmadığının irdelenerek, ondan sonra toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Aralarındaki ticari ilişkiler, aynı sektörde faaliyet göstermeleri, davalı tarafından ibraz edilen sözleşme örneği ve tüm dosya kapsamından diğer davalının, borçlu-davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen konumda olduğu, bu nedenle satışın muvazaalı olduğu kabul edilerek, tasarrufun iptaline karar verilmesinin isabetli olduğu-
İptale konu taşınmaz satışında, ivazlar arasında fahiş fark bulunmadığı gibi, üçüncü kişi konumundaki davalının, borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğunun da kanıtlanamaması durumunda davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Davalı borçlunun taşınmazlarını satın alan davalı üçüncü kişinin taşınmazları alacağa karşılık aldığını beyan etmesi, ayrıca üçüncü kişi konumunda ve borçlu hakkında takibe geçen ve alacağın temlik eden diğer davalının da borçlunun avukatı olması-Üçüncü kişi konumundaki davalının borçlu davalının avukatı olması, diğer üçüncü kişinin ise "taşınmazları alacağına karşılık aldığı"nı beyan etmesi ve borçlu davalı ile ticari ilişkilerinin olduğunun anlaşılması karşısında bu kişilerin borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduklarının kabul edileceği- Tasarrufun iptali davalarında üçüncü kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK. mad. 283/2 uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekeceği-
Davacı alacaklı, borcun doğumunun takip dayanağı bononun düzenleme veya çekin keşide tarihinde önce gerçekleştiğini ileri sürerse mahkemece alacaklıya bu konuda kanıt sunma olanağı verilmesi senedin düzenlenmesine neden olan temel ilişki araştırılarak borcun gerçek doğum tarihi tespit edilmesi, dava koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği saptanması gerekeceği- Alacaklı ile borçlunun ortağı ve temsilcisi olduğu şirket arasındaki ticari ilişkinin daha önce başladığı, davalı borçlunun, ortağı ve temsilcisi olduğu şirket hakkında yapılan icra takibi sırasında yapılan protokol ile şirket borcuna kefil olduğu, ve daha sonra kefil olarak senet imzaladığı anlaşıldığından, davalı borçlu yönünden borcun doğum tarihinin, ortağı ve kefili olduğu şirketin borçlandığı tarih olarak kabulü gerektiği-
Davalının borçlunun karısı olmasına İİK'nın 278/III-1 maddesinde bu derece akrabalar arasında yapılan tasarrufların bağışlama hükmünde sayıldığının ve iptale tabi olduğunun öngörülmesine buna ilaveten davalının, kocası olan borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olması nedeniyle de tasarrufun iptali gerekeceği-
Ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdiyle hareket ettiği kabul olunur. Bu karine, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebileceği-
Takip hukukuna ilişkin istihkak davasının dinlenebilmesi için diğer dava koşullarının yanında takip konusu alacağın gerçek bir alacak olması da gerekeceği-