Her ne kadar mahkemece, 6100 sayılı HMK. 200 ve 201 maddeleri gereğince senede karşı tanık dinlenilemeyeceği ve senede karşı senet ile ispat kuralı gereğince davacı tarafından davalının takibe dayanak yaptığı 10.04.2013 tanzim ve 30.10.2013 vadeli 9.500,00 TL bedelli nakden kayıtlı bononun ödendiğine ilişkin yazılı belge sunarak ödendiğini ispat edemediği için davanın reddine karar verilmiş ise de, davacının delil listesinde açıkça “yemin” delili yazdığından, mahkemece davacıya yemin delili hatırlatılarak hâsıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalı borçlu kiralananın anahtarlarını icra müdürlüğü kasasına teslim etmiş, davacı alacaklıya anahtar teslimine ilişkin herhangi bir tebliğ çıkarılmamış olup, davacı alacaklı vekilinin anahtarı teslim aldığı tarihin teslim tarihi olarak kabulü gerektiği- Kiracı anahtar teslim tarihine kadar olan kira bedellerinden sorumlu olup, tahliye tarihinden sonraki istek erken tahliye nedeniyle uğranılan kira (kaybı) tazminatı niteliğinde bulunduğundan yargılamayı gerektirieceğinden mahkemece borçlunun kira ödemesinin de dikkate alınarak, anahtar teslim tarihine kadar olan kiralar yönünden kira alacağı ve tahliye istemli olarak başlatılan icra takibine davalı borçlunun itirazı üzerine icra mahkemesinden itirazın kaldırılması ve tahliye istemli davanın kabulü, kalan aylar yönünden ise uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden bahisle, davanın reddi gerektiği-
Davacı, dava konusu daireye düşen arsa payı belirlenerek tapu kaydının iptaline ve vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiş olup, mahkemece gerekçe kısmının son paragrafında; davacının tescil olmaz ise alacağa karar verilmesini istediğini, yapılan ödemenin HMK'nın 200. ve devamı maddelerine göre ispatlanamadığını, teklif edilen yemin üzerine davalıların oturumda parayı almadıklarına dair yemin ettiklerini belirterek, bu yönden de davanın reddine karar verildiği; davacının talebi tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olup, alacak istemi olmadığından alacak hakkında hüküm kurulamayacağı-
Muvazaa nedeniyle sıra cetvelinin düzeltilmesi istemine ilişkin davada, mahkemece bono keşidecisinin imzasının ona ait olmadığı tespit edildiğinden, temel hukuki ilişki geçersiz olduğu gerekçesi ile süresinde yemin metni sunmayan davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmişse de, bononun önyüzünde yer alan kişilerin, kural olarak aval veren niteliğinde olup asıl borçlu gibi borçtan müteselsil sorumlu olduğu- Aval veren bu kişiler bakımından takibin devam ettiği dikkate alınarak davalının bildirdiği kredi kartı kullanımına ilişkin belgeler ve diğer deliller toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-Yemin ile ispatı mümkün olmayan davada hakimin re'sen yemin teklif etmesinin de hatalı olduğu-
Davacının çeklerin kendisinden tefecilik suretiyle alındığını iddia ettiği Asliye Ceza Mahkemesi dosyasında sözkonusu tefecilik suçuna konu edilen çeklerin, işbu dosya konusu çeklerle aynı olmadığı, bu nedenle ceza dosyasının bekletici mesele yapılmadığı, çeklerin tefecilik suretiyle kendisinden alındığının ispat yükünün davacıda olduğu, davacının iddiasını ispat edecek yazılı bir delil sunmadığı, yemin deliline de dayanmadığı, davanın ispatlanamadığı-
Hizmet tespitine yönelik davalarda davacı işçinin çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliği dikkate alınarak, ücretinin ve davalı SGK'na (Devredilen SSK) davalı işveren tarafından ödenen ve ödenmesi gereken primlerin miktarının belirlenebilmesi amacıyla prime esas kazancın tespitinde, gerçek ücretin esas alınması gerektiği- Davacı tarafından tüm çalışma süresine ilişkin prime esas kazancın tespiti talep edilmesine rağmen, dava konusu dönemler yönünden aylara ve yıllara göre tespiti istenilen ücretin ne kadar olduğu ayrı ayrı açıklanmadan, aylık net ücretin ... TL olduğu belirtilerek prime esas kazancın tespitinin talebi hatalı olduğu- Mahkemece, davacının tespitini istediği "prime esas kazancın aylara ve yıllara göre ne kadar olduğu ayrı ayrı açıklattırılarak" davacının talebinin somutlaştırılması gerektiği- Ücret miktarı, HUMK 288'de (HMK 200.'de) belirtilen sınırları aşıyorsa, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe haiz olarak düzenlenmiş bulunmak kaydıyla işçinin imzasının bulunduğu aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle ispatı mümkün olduğundan buna göre araştırma yapılması gerektiği-
Bonolarda da açık senedin düzenlemesi mümkün olduğundan senedin sonradan anlaşmaya aykırı şekilde doldurulduğu iddiasının yazılı delil ile kanıtlanması gerektiği, davacılar dava konusu senet bedelinin ödendiğini savunmuş olup, ödeme savunmasının da yazılı delil ile ispatının zorunlu olduğu- Davacılardan E., dava konusu bonoda avalist olarak yer aldığından “Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir. “hükmü göz önüne alınarak menfi tespit davasının reddi gerektiği-
Takip ve dava konusu bononun hile ile alınması nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkine davada ispat külfetinin davacı tarafta olup, davacının bononun hile ile alındığını kanıtlamakla yükümlü olduğu- Mahkemece gerekçesinde atıf yaptığı bozma öncesi yerel mahkeme kararındaki “hayatın olağan akışı” şeklinde yasal olmayan bir gerekçe ile kambiyo senedi niteliğinde olan bononun yorum ile geçersiz kılınmasının doğru olmadığı-
Aracın 18.500,00 TL bedelle satıldığını iddia eden davacının HMK. mad. 200 gereğince bu iddiasını yazılı delil ile ispat etmesi gerektiği- Davalının da ödeme olgusunu HMK. mad. 200 gereğince yazılı delil ile ispat etmesi gerektiği-
Kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerektiği- İhtilaf çıktığında adi ortaklık sözleşmesinin varlığını ispat yükünün, adi ortaklık ilişkisinin varlığını iddia edene düşeceği- Adi ortaklıkta yazılı sözleşmenin, geçerlilik koşulu değil, bir ispat aracı olduğu-  Davacı besi çiftliğinin de ortaklığa dahil olduğunu usulüne uygun yasal delillerle kanıtlayamadığından ve uyuşmazlığın miktarı itibari ile, davalı tarafın açık muvaffakatı bulunmaması nedeni ile tanık dinlenilmesi de mümkün olmadığından dinlenilen bu tanık beyanlarının hükme esas alınamayacağı; davacının besi çiftliğinin de adi ortaklığa dahil olduğu iddiasını (HMK 200) yazılı delille ispat edemediği kabul edilerek, davacıya, iddiasını ispat zımnında, davalıya yemin teklif etme hakkının kullandırılması gerektiği- Adi ortaklık tasfiye usulü- Taraflar arasında kasap dükkanı işletmesinde geçerli bir adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu, davalının yönetici ortak olduğu, adi ortaklığın belli bir süre devam ettiği anlaşılmakta olup öncelikle yönetici ortak olan davalıdan, kasap dükkanına ilişkin ortaklığın kurulduğu tarihten itibaren tüm muhasebesi ile ilgili defterler ve ortaklıkla ilgili tüm belge ve faturaların ibrazı ile ortaklıkla ilgili hesap listesinin istenilmesi, ortakların gerek tasfiye şekli gerekse hesap listesi üzerinde uyuştukları ve uyuşamadıkları noktaların saptanması, uyuşamadıkları noktalarda tarafların delil ve karşı delillerinin sorulup toplanması, yönetici ortağın hesap listesi vermemesi durumunda hesap vermekten kaçındığının kabul edilmesi, taraf iddia ve delilleri değerlendirilerek, işletmeye ait bilançolar ve işletmenin kapasitesi dikkate alınarak, adi ortaklığın sonlandığı tarihi itibariyle malvarlığının tesbit edilmesi, adi ortaklığa ait olduğu halde dava tarihinden önce satılan taşınmazların ve taşınırların satış bedellerinin de adi ortaklığın malvarlığı içinde olduğu hususu gözetilmesi gerektiği- Davacının besi çiftliğine ilişkin adi ortaklığı ispat etmesi durumunda, kasap dükkanı işletmesine ilişkin tasfiye şeklinin besi çiftliğine ilişkin tasfiyede de aynı ilkeler uygulanarak çözümlenmesi gerektiği- Tarafların kiracı oldukları işletme için peştamaliye (devir bedeli) belirlenmesi ve bu bedel için davacı yararına hüküm tesis edilmiş ise de, mülga 6570 s. K. mad. 16 uyarınca yasaklanan bu bedele hükmedilmesinin hatalı olduğu- Davacı talebini ıslah dilekçesi ile yükseltiği bedel aşılarak karar verilmesinin hatalı olduğu-