Ticari defter ve kayıtların usulüne uygun tutulmuş olması yanında defterlerde yer alan kayıtların dayanağının da usulüne uygun olması gerektiği- Davacının usulüne uygun tutulan ticari defterlerinde kayıtlı olan faturanın dayanağının da usulüne uygun olduğunun ispatlanması gerekeceği- Fatura düzenlenmesi ve dayanağı kanıtlanamayan bu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olması ve faturaya itiraz edilmemiş olmasının tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamayacağı- Malların alıcıya teslim edildiğini ve faturanın da bu akdi ilişki nedeni ile düzenlendiğini davacı tarafın ispat etmesi gerektiği-
Davacının kira bedelini yazılı belge ile kanıtlamak zorunda olduğu, aksi halde davalının bildirdiği miktarın esas alınması gerekeceği-
Davacı kiracının kira borcunun ödendiğini H.M.K.nun 200. maddesi gereğince yazılı belge ile ispat etmesi gerekeceği-
HMK mad. 199'da belge kavramı ''Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film,görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir'' şeklinde düzenlendiği, bu halde davacı yanca delil olarak dayanılan facebook kayıtlarının HMK mad. 199'da belirtilen belge niteliğinde olduğu- HMK mad. 202'de "senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebileceği, delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belge olduğu”şeklinde düzenlendiği, bu halde davalı delil olarak davacı tarafından internet ortamından gönderilen mesajlara da dayandığından, bu facebook kayıtları üzerinde inceleme ve araştırma yapılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davacının, davalıya "borç para verdiğini" ileri sürdüğü; davalının ise davaya konu paraların kendisine verildiğini ikrar ettiği, ancak, bunların davacı tarafından ileri sürülen nedenle değil, başka bir nedenle verildiğini savunması halinde vasıflı ikrarda bulunduğunun kabul edileceği ve vasıflı ikrarın bölünmeyeceğinden bahisle ispat yükümlülüğünün, ikrar eden tarafa değil, vakıayı ileri süren tarafa ait olduğu- Davacı tarafından delil olarak sunulan belgede, paranın davalıya borç olarak verildiğine ilişkin bir ibare olmadığından, miktar itibariyle tanık dinlenemeyeceği-
6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekeceği, maddede belirtilen senetle ispatı gereken hususların diğer kesin delillerle de ispatının mümkün olduğu- Alacağın bankaya verilen talimatla ödenmiş olup olmadığı ve işlemiş faiz talebi alacağı bulunup bulunmadığı bakımından alacağın varlığı yargılamayı gerektirmekte olup likid bir alacak bulunduğundan söz edilemeyeceğinden davacı itirazında tümüyle haksız sayılamayacağından icra inkâr tazminatına hükmedilmesi koşulları bulunmadığı halde % 20 oranında tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Davalının, dava konusu taşınmazdaki davacı hisselerini alırken tapuda yazdığı gibi nakden bir ödeme yapmadığını ikrar etmekte, ödemeyi diğer taşınmazdaki hisselerini davacılara bırakarak yaptığını savunmakta ise de bunu yazılı deliller ile ispat etmek zorunda olduğu, 6100 sayılı HMK' nun 200 ve devamı maddelerine göre olayda tanık da dinlenemediği gibi tarafların ortak tanığının davacılar ile davalı arasındaki uyuşmazlık yönünden tanık olarak gösterildiği ve tanığın tüm mirasçılar arasında takas işlemleri olduğunu ifade etmiş ise de hangi malikler arasında nasıl bir takas işlemi yapıldığına ilişkin açık ve ayrıntılı bir beyanda bulunamadığı da anlaşıldığından, mahkemece, bu doğrultuda inceleme ve değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekeceği-
Hile iddiasının tanık dahil her türlü delille ispat edilmesinin mümkün olduğu-
Dava konusu faturaların miktarı da gözetildiğinde HMK'nın 200. maddesi uyarınca alacağın tanıkla ispatına imkanın olmadığı-
Beyaza imza, onu atan yönünden tehlikeli arz ettiği, bunun sebebinin genel hayat tecrübesi ve imzalı boş kağıdı karşısındakine veren kimsenin onun üzerine kendisini zararlandırıcı mahiyette ilaveler yapılabileceğini bilebilmesi olduğu, buna rağmen imzalı boş kağıdı veren kimse, öncelikle imzalı boş belge vermekle bir hukuki işlem gerçekleştirdiğinden, tehlikeleri peşinen kabul etmiş sayılacağı ve kendisinden beklenen dikkat ve ihtimamı sarf etmediği için hukukun himayesinden yararlanamayacağı- Beyaza imza atan kimsenin sözleşme metnindeki ifadelerin kendi iradesinin ürünü olmadığını ispat yükünü üzerine alması suretiyle sorumluluktan kurtulabileceği ve böyle bir iddianın kesin delil ile ispatlanması gerekeceği-.