Ödünç sözleşmesinden kaynaklı uyuşmazlıkta, mahkemece, "davacının borç para verdiğinin ispat edilemediği" gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; davalının soruşturma ve kovuşturma sırasındaki beyanlarında "miktarı tartışma konusu olmayan parayı borsada işlem yapmak üzere aldığını, bir kısım parayı iade ettiğini, bir kısım para yönünden zarar edilerek iade edilemediği" savunması karşısında, taraflar arasında bir kar zarar ortaklığı olup olmadığı hususunun tartışılması gerektiği- 
Mahkemece, HMK’nun 190. ve 200. maddeleri de dikkate alınmak suretiyle alanında uzman ayrı bir bilirkişiden taraflar arasında düzenlenen adi yazılı kira sözleşmesinde belirlenen ‘’dönümü 40 YTL’’ ‘lik bedel belirlemesi de dikkate alınarak, davalının dosya kapsamına yaptığı kira bedeline ilişkin ödemelere ilişkin dekontlar da irdelenerek,söz konusu ödemelerin taraflar arasındaki kira sözleşmesine ilişkin olduğu tespit edilir ise, bu ödemelerin de belirlenecek bedelden mahsubu sonucunda bulunacak bedele hükmedilmesi gerekeceği-
Sigorta poliçesinin, sözleşmenin yapılmasından sonra düzenlenen ve sözleşmenin yapıldığını gösteren bir belge olduğu, sıhhat şartı olmadığı, sigortalının sözleşmede imzasının bulunmamasının ise sözleşmenin gerçekleşmediği anlamına gelmeyeceği, geçerli bir sigorta sözleşmesinden bahsedebilmek için meşru bir menfaatin bulunmasının da gözönünde bulundurulacağı, sözleşmenin yazılı belgeye bağlanmasının ispat hukuku açısından önem taşıdığı, poliçenin varlığının ve daha çok poliçenin taşıdığı hükümler yönünden taraflar arasında uyuşmazlık çıkması halinde HUMK 288. vd. (HMK 200) maddelerinde düzenlendiği şekilde kanıtlanması gerekeceği-
Yıllık kira miktarına göre davacının, aylık kira bedelinin miktarını yazılı delille ispatlaması gerekeceği, kira ilişkisinin varlığını ve bedelini tanık ifadesiyle ispatlayamayacağı, davacı kira miktarını yazılı delille ispat edemediğine göre davalı tarafından beyan edilen kira bedelinin esas alınması gerekeceği-
Talep edilen dönemde davacının kabul edip ödediği kira bedeli üzerinde durularak davacının ödeme iddiası ve davalı kiraya verenin kendisine intikal eden ödeme bulunmadığı savunması da birlikte değerlendirilerek kira bedellerinin ödenip ödenmediğinin tespit edilmesi; öte yandan dava dışı kişi tarafından yapılan ödemelerin neye istinaden yapıldığı hususunun davalı kiraya verenden sorulması bundan sonra banka kayıtları da incelettirilmek suretiyle bilirkişi incelemesi yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun maaşına yazılan haciz yazılarının sıraya konularak bu sıra ile ödeme yapılmasının sıra cetveli olmadığı, sıra cetveline itiraz davalarında davalı alacağının gerçek olduğunu isbat etmek zorunda olmasına rağmen, maaş hacizlerinde üst sıralarda bulunan alacaklar aleyhine açılan davalar genel muvazaa mahiyetinde olup, bu davalarda genel isbat kurallarının geçerli olduğu, somut olayda mahkemece usulüne uygun düzenlenmiş bir sıra cetveli olmamasına rağmen isbat yükünün davacı yerine, davalıya yüklenerek sonuca gidilmesinin doğru olmadığı-
Kira bedellerinin ödendiğini ispat külfetinin davacı kiracıya ait olduğu, usulüne uygun anahtar teslimi yapılmadığına göre kiralananın davacının kullanımında olduğu ve muaccel hale gelen kira bedellerinden sorumlu olduğunun kabulü gerekeceği, o halde mahkemece; talep edilen döneme ait kira bedelinin ödenip ödenmediği hususu üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece öncelikle taraflar arasında hangi sözleşmenin geçerli olduğunun tespit edilmesi, davacıya tek dükkan için mi yoksa iki dükkan için birlikte mi kira bedeli isteyip istemediği hususu da açıklattırılarak ve davacının kiralanana bitişik dükkan yönünden kira ilişkisini ispat edemediği hususu nazara alınarak sonucuna göre temerrüt koşullarının oluşup oluşmadığı üzerinde durulup temerrüt nedeniyle tahliye ve alacak talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, temerrüt nedeniyle tahliye talebi hakkında bir karar verilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Mahkemece öncelikle davalının dosyaya sunmuş olduğu bu kira sözleşmesi üzerinde durulması, davalının ibraz ettiği sözleşmenin geçerli olduğunun ve bu kira sözleşmesi ile taraflar arasında kira sözleşmesinin yenilendiğinin tespiti halinde bu sözleşmeye göre on yıllık uzama süresinin dolmadığı ve davanın TBK' nun 347/1/son cümlesi uyarınca süresinde olmadığı bu nedenle davanın reddi gerekeceği dikkate alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu uyuşmazlık emaneten verilen paranın iadesi istemine ilişkin olup bu vakanın HMK 200. maddesinin açıkça belirtildiği şekli ile ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen miktara ilişkin olduğundan tanıkla ispatı mümkün hallerden olduğu-
Davacı kamu borçlusuna borçlu olmadığına dair dava açıldıktan sonra düzenlenmiş borçlu imzasını içeren bir mutabakat metni sunmuş ise de bu belge sadece taraflar yönünden hüküm ifade edip üçüncü kişiler yönünden bağlayıcılığı bulunmadığından, davacının borçlu olmadığını ispat yükünü yerine getirdiğinden söz edilemeyeceği, yapılacak işin tacir olan davacının ticari defterleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılarak, haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği tarih itibari ile davacının dava dışı kamu borçlusu şirkete borçlu olup olmadığı tesbit ettirilerek oluşacak sonuca göre karar vermekten ibaret olduğu-