Bankaların -kredi sözleşmelerinde yer alan özel hükümler nedeniyle- kredi faiz oranlarını günün koşullarını dikkate alarak tek taraflı olarak belirleme (değiştirme) yetkisine sahip olmalarının BK’nun 19 ve 20. (şimdi; TBK.'nun 26 ve 27.) maddelerine aykırılık teşkil etmediği ancak bir «güven kurumu» olduklarından, bu yetkilerini MK’nun 2. maddesi çerçevesinde «dürüstlük kuralları»na göre kullanmaları gerekeceği–
Boşanma davası sırasında, MK. 184/V çerçevesinde hakim tarafından onaylanan «boşanmaya bağlı taşınmaz hibe vaadi»nin geçerli olduğu, ayrıca tapu sicil müdürü önünde yapılmasının gerekli olmadığı- Davalının, hissedar olduğu taşınmazda inşa edilecek dairelerden birini davacıya vermeyi taahhüt ettikten sonra, taşınmazdaki hissesini satması halinde, davacının tüm zararını tazmin etmekle yükümlü olacağı–
Nam-ı müstearın, sözleşmeyi kendi adına fakat gizlenmek isteyen kişi hesabına yapan kimse olduğu-
Hacir altında bulunan bir kimsenin düzenlediği ya da kefil olduğu kambiyo senedine dayanılarak yapılmış ve kesinleşmiş bir icra takibi sonucunda, cebri icra yolu ile satılan borçluya ait taşınmazın ihalesinin bozulması “yargılamanın yenilenmesi” yolu ile istenebilir mi?
Gerek menkule gerekse gayrimenkule taalluk etsin namı müstear hadiselerinde 'mesele bir istihkak ve mülkiyet davası mahiyetini geçemeyeceğinden' ne resmi senet ne de şekil meselesi bahis mevzuu olamayıp; nitekim; öteden beri mahkemelerin vaki olan bu kabil ikrarlara müsteniden hüküm vermekdikleri ve meselede bir şekil meselesi görmedikleri- Takma ad (nam-ı müstear) davalarının dinlenebileceği ve yazılı kanıt ile kanıtlanmasının uygun olacağı-