Sırf boşanmayı sağlayabilmek için, bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde bir yükümlülüğü üstlenen ya da karşı tarafın mali durumunun iyi olduğunu ve geçinmek için nafakaya ihtiyacı olmadığını bilen kişinin, sonradan bu yükümlülüğün kaldırılması veya azaltılması yönünde talepte bulunması da iyiniyet, doğruluk-dürüstlük ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile bağdaşmayacağı-Ancak Borçlar Kanununun 19 ve 20. Maddelerine aykırı bulunmayan karşılıklı sözleşmelerde, edimler arasındaki denge, umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan bozulacak olursa, sözleşme koşullarının değişen koşullara uyarlanacağı-
İ. sözleşmeleri bir yandan mülkiyeti nakil borcu doğurması bakımından tarafları bağlayıcı, diğer yandan, mülkiyetin naklinin sebebini teşkil etmesi açısından tasarruf işlemlerini bünyesinde barındıran sözleşmeler olduğundan bu durumda koşulların oluşması halinde taşın­maz mülkiyetini nakil özelliğini taşıdığının kabul edilmesiyle taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarım, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilecekleri-
İ.lı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların isbatının, şekle bağlı olmayan yazılı delil olduğu, inanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların imzasını içermesi ve en geç sözleşme konusu işlem tarihinde düzenlenmiş olmasının gerektiği, bunun dışındaki bir kabulün, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hem de taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağı-
Faiz oranlarının bankaca kredi borcuna uygulanmasına olanak sağlayan sözleşme hükmü tarafların serbest iradeleri ile oluşturulduğundan bu durumun BK.’ nun 19 ve 20. maddelerine aykırılık teşkil etmeyeceği; ancak sözleşme uyarınca, bankanın tek taraflı iradesine bırakan faiz oranını artırma ile ilgili yetkinin kullanılmasında objektif iyi niyet kuralları içinde davranılması gerektiği- Bankanın fahiş kazanç amacıyla faiz oranını haklı görülmeyecek bir oranda yükseltmesi objektif iyi niyet kuralları ile bağdaşmayacağı bu durumda, bankanın kendisine duyulan güvene aykırı bir davranışta bulunup bulunulmadığının saptanması gerektiği-
Tacir olan bankanın hiffet ve tercübesizlik hallerine dayanamaz ise de müzayaka halinden yararlanarak edimler arasında aşırı nispetsizlik varsa akdi feshedilebileceği (Tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde, gabin nedeniyle sözleşmenin geçersizliği hakkında dava açılabileceği)–
Taraflar arsındaki tazminat davasında, tarla ve özel orman vasıflı taşınmazlardan 250 dönüme isabet eden pay tapu kaydının davacıya devrinin hukuken mümkün bulunup bulunmadığı, sözleşmede öngörüldüğü gibi tarafların birlikte hareket etmeleri halinde taşınmaza imar alınıp alınamayacağı, vaziyet planında taraflara ait kısımların tapuda ifraz işlemi yapılmadan ifrazın gösterilmesinin ve bu şekliyle kesinleştirilmesinin mümkün olup olmadığının, Orman İdaresi ile Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulundan izin alınarak hazırlanıp onaylatılacak imar durumuna göre onaylatılması durumunda, inşaat yapılabilecek olanlara sözleşmede öngörülen tüm inşaatların yapılıp yapılamayacağı hususlarının araştırması, gerektiğinde bu konularda özellikle imar mevzuatında uzman bilirkişi kurulundan gerekçeli dayanaklarını gösterir, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli düşünce alınması, bunun sonucuna bir karar verilmesi gerekeceği-
Kredi sözleşmesinde davalı bankaya faiz oranının tek taraflı olarak arttırma yetkisinin verilebileceği ancak, davalı bankanın faiz oranını MK 2’de düzenlenen dürüstlük kurallarına aykırı düşmeyecek biçimde bu yetkisini kullanmak zorunda olduğu-
Alacağı için «teminat (maksimal) ipoteği» almış olan bankanın ipotek limiti dışında kalan alacağı için genel haciz yolu ile takip yapabileceği-