Davacı erkeğin tek taraflı olarak “Sen boşsun” şeklindeki beyanı ile boşanmalarına, üç ay sonrasında kadının kocasının kendisine dönmediğini bildirmesi üzerine tarafların boşanmalarının kesinleşmesine ilişkin, kadının iradesinin yok sayılması niteliğindeki kararın, Türk kamu düzenine açıkça aykırılık teşkil ettiği, bu itibarla yabancı mahkeme kararının tanınmasına karar verilmesinin mümkün olmadığı-
Tanıma davası; yabancı bir mahkemeden bir hukuk davasına ilişkin olarak verilen ve verildiği mahkemenin tabi olduğu hukuk sistemi uyarınca kesinleşmiş olan mahkeme kararlarının Türkiye'de de "kesin delil" ve "kesin hüküm" teşkil etmesini sağlamaya yönelik davalar olduğu- Tenfiz davası ise; icra kabiliyetine sahip olan mahkeme kararlarının Türkiye'de de icra edilebilirliğini sağlamaya yönelik davalar olduğu- Diğer bir deyişle tanıma davaları; yalnızca "kesin delil" ve "kesin hüküm" niteliği kazandıran davalar olup icra kabiliyeti kazandırma gücüne sahip olmadıkları- Oysa tenfiz davaları; tanıma davalarının sağladığı etkilerin yanı sıra icra kabiliyetine de yol açtıkları-
Davalı, yargılama aşamasında 1965 tarihli Lahey Sözleşmesi’ne uygun olarak merkezi makam aracılığıyla yapılan tebligat ile duruşmaya usule uygun şekilde çağrıldığı, kendisine “o yer” kanunu olan Alman Usul Kanunu’nun 276/I maddesi gereğince savunma yapması için dört hafta süre verildiği ve savunma yapmadığı veya kendisini bir avukat aracılığıyla temsil ettirmediği takdirde davacının talebi üzerine hakkında gıyabi karar verilebileceğinin ihtar edildiği, buna rağmen davalı tarafından savunma yapılmadığı ve avukat görevlendirilmediği, bu nedenle Alman Usul Kanunu’na uygun bir şekilde (m. 331/3 ve m. 276) davalının gıyabında karar verildiği anlaşıldığından, tenfizi istenilen kararın Alman kanunlarına uygun alarak verildiği ve davalı hakkında gıyabi karar verilmesinin davalının savunma hakkının ihlali niteliğinde olmadığı- MÖHUK 53/b gereğince, ilâmın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesinin dava dilekçesine eklenmesi gerektiği, ancak kararın dava tarihinden önce kesinleşmesi karşısında, kesinleşme şerhine yönelik eksikliğin yargılama sırasında giderilebileceği-
Yabancı mahkeme tarafından verilen vasi tayinine ilişkin kararın tanınması ve tenfizi isteminde görevli mahkemenin asliye mahkemeleri olduğu (MÖHUK 51/1.)- Görev hususunun yargılamanın her aşamasında kendiliğinden nazara alınması gerektiği-
Yabancı Hakem Kararı incelendiğinde, davada davalı gösterilen şahısların bu hakem kararında davalı olarak gösterilmiş olduğu ancak hüküm kısmında şahışlar aleyhine bir hüküm kurulmadığı dikkate alındığında, davalı şahıslar yönünden tenfiz kararı verilmesini gerektirecek bir hususun olmadığı-
Tanıma tenfiz kararı daha sonraki tarihlerde verilse dahi, evlilik birliği yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği tarihte sona ermiş kabul edileceği- Eşlerin yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği tarihten, tanıma tenfiz kararının verildiği tarihe kadar geçen ara dönemde edindikleri mal varlıkları, evlilik birliği dışında edinilen mal olarak kabul edileceği, bu ara dönemde birbirlerine mirasçı olmayacakları, duruma göre bu dönemde doğan çocuk evlilik dışı doğmuş sayılacağı- Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin temyize konu asıl dava ve karşıya ilişkin taleplerin 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu ve dava tarihleri itibariyle anılan zamanaşımı süresi geçmediği halde dava ve karşı davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Tarafların boşanmalarına, yabancı (İran) mahkemece karar verilmeyip "üç ay süreyle geçerli olmak üzere, erkeğe notere başvurmak suretiyle tek taraflı irade beyanıyla boşanma yetkisinin" verilerek kadının iradesinin yok sayılması niteliğindeki kararın, Türk kamu düzenine açıkça aykırılık teşkil edeceği ve bu itibarla yabancı mahkeme kararının tanınmasına karar verilmesi olanağının bulunmadığı- Önceki bozma ilamında, davalı kadının açtığı, tanınması istenilen davaya konu yabancı mahkeme kararının iptaline ilişkin davanın sonucunun bekletici mesele yapılması belirtilerek karar usulden bozulmuşsa da, bozma ilamında diğer temyiz itirazlarının incelenmediğine de açıkça yer verildiği görüldüğünden, usuli kazanılmış bir haktan söz edilemeyeceği- Kamu düzenine ilişkin konularda usuli kazanılmış hakkın oluşmasının mümkün olmadığı-
Tanıma ve tenfiz istemi-
19. HD. 13.09.2018 T. E: 96, K: 4151-
Tanınması istenilen yabancı mahkeme kararında; davacı erkeğin vatandaşlık kazanma amacı ile, davalı kadının ise para karşılığında bu evliliği yaptığı, yapılan evliliğin gerçek bir evlilik olmaması gerekçesiyle evliliğin hükümsüzlüğüne karar verildiği- Türk Medeni Kanunu'ndaki butlan sebepleri arasında, "vatandaşlık kazanmak için yapılan evlilikler"in sayılmamasının, kamu düzenine aykırılık teşkil etmeyeceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • kayıt gösteriliyor