Kazanılmış hakkın yeni bir hükümle ortadan kaldırılamayacağı, yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekeceği-
Tamamen kusurlu eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği-
Davacının ilk oturumda "hiçbir kazancım yoktur." şeklindeki beyanının yoksulluk nafakası talebi niteliğinde olduğu-
Tarafların sosyal ve ekonomik durumları birlikte değerlendirildiğinde, yoksulluk nafakasının kaldırılması şartlarının gerçekleşmediği; ancak, davalının sigortalı çalışarak elde ettiği gelirin, ödenmekte olan nafaka miktarının tayininde etken olduğu gözetilip, nafakanın hakkaniyet ölçüsünde bir miktar indirilerek hüküm altına alınması gerekeceği-
Kaldırma talebi, azaltma talebini de içermekte olup, bu durumun nafakanın miktarını tayinde ve indirilmesinde etken olarak dikkate alınmasının gerekeceği- Davalının boşanma davasından sonra asgari ücretle çalışıyor olmasının onu yoksulluktan kurtarmasa bile; hakkaniyet gereği şimdilik nafakanın uygun bir miktar indirilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Her davanın açıldığı tarihteki şartlara tabi olduğu, davanın açıldığı tarihte davacının aldığı dul ve yetim maaşının, onu, yoksulluktan kurtaracak nitelikte olmadığı, bu nedenle, nafakanın en azından Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre, ÜFE oranında artırılmasının gerekeceği-
Davacının asgari yaşam gereksinimlerini karşılamaya yeterli, düzenli ve sürekli gelirinin bulunduğu, davalının da özel bir firmada işçi olarak çalıştığı ve asgari ücret seviyesinde gelirinin olduğu, tarafların mali güçlerinin yaklaşık birbirine denk olduğundan davacının boşanmakla yoksulluğa düşeceğinden söz edilemeyeceği-
Benzer ekonomik duruma sahip olan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği-
Boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kadın daha ağır kusurlu olmayıp, herhangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceğinden bahisle davacı kadın yararına yoksulluk nafakası takdiri gerekeceği-