Cevap dilekçesinin sonradan harçlandırılmış olmasının, cevap dilekçesine karşı dava niteliğini vermeyeceğinden, alacak talebi hakkında 'karar verilmesine yer olmadığı' şeklinde kararı verilmesi gerekeceği- Eşlerden birinin tek yanlı olarak konutu boşaltmış olmasının; bu konutu aile konutu olmaktan çıkarmayacağı- Eşit kusurluluk durumunun, yoksulluk nafakası talebine engel olmayacağı (TMK. mad. 175), kadının elde ettiği gelire göre zaman zaman çalışmış olmasının onu yoksulluktan kurtarmayacağı halde; yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davacı-davalı kadının, yurtdışından emekli olduğu, aylık 225 Euro emekli maaş aldığı, adına kayıtlı beş adet daire ile dört dükkan bulunan taşınmazın 1/2 payının maliki olduğu anlaşıldığından, kadının boşanma ile yoksulluğa düşeceğinden söz edilemeyeceğinden, TMK. mad. 175 koşullarının kadın lehine oluşmamış olduğu-
Davalı kadının sık sık farklı kişilerle, değişik zamanlarda telefonla görüşüp mesajlaşmak suretiyle güven sarsıcı davranışlar içerisine girdiği anlaşıldığından boşanmaya neden olan olaylarda, kusurun tamamen davalı kadına ait olduğu-
Davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası ile müşterek çocuklar için ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakalarının az olduğu- Kişisel ilişki kurulma sürelerinin yetersiz olup kişisel ilişkinin amacına uygun düşmediği ve babalık duygularının tatminine elverişli olmadığından, daha uygun süreli kişisel ilişki kurulmasına karar verilmesi gerektiği-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını gerektiren olaylarda tarafların birbirlerine ağır sözlerle hakaret ettiği anlaşılmakla eşit kusurlu oldukları- Boşanma ile yoksulluğa düşecek olan davalı kadın yararına uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
Davacının nafaka takdirini mahkemeye bıraktığını dair beyanı, yoksulluk nafakası talebi niteliğinde olmayıp; tedbir nafakasına yönelik olduğu-
Boşanmayı sağlayan fiili ayrılıkta davalıya atfedilebilecek bir kusur bulunmamakta olup, fiili ayrılığı başlatarak bu sebeple boşanmayı sağlayan davacı kusurlu olduğundan yararına maddi ve manevi tazminata ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Davacının bir iş yerinde düzenli olarak çalıştığı, davalıdan daha fazla gelirinin bulunduğu; boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği-
Tarafların karşılıklı olarak birbirlerine fiziksel şiddet uygulayıp, hakaret ettikleri, kocanın ayrıca eşini ortak konuttan kovduğu, davalı kadının da birlik görevlerini yerine getirmediği anlaşıldığından, boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerektiği- Davalı kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında hüküm kurulmamasının isabetsiz olduğu-
Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava haklarının, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmesi ile zamanaşımına uğrayacağı, maddi hukuktan kaynaklanan bir savunma aracı olan zamanaşımıdef’inin, ancak taraflarca ileri sürülmesi halinde dikkate alınabileceği, aksi takdirde hâkim tarafından kendiliğinden dikkate alınamayacağı-