Taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olmasının zorunlu ve yeterli olduğu- Takibin tarafı olmayan (ve kesinleşen mahkeme kararı ile hacze konu taşınmaz hissesinin adına tescil edildiğini, İİK 106  ve 110 uyarınca haczin kalındırılmasını talep eden) üçüncü kişi şikayetçinin haczin kaldırılmasını isteyemeyeceği- Şikayetçinin haczin kaldırılması isteminin ancak genel mahkemede açılacak davada tartışılabileceği-
Dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisinin kıyı tarafında kaldığının beyanlar hanesine şerh düşüldüğü ve bunu görerek taşınmazı devralan davacının iyi niyetli olduğundan ve dürüst davrandığından söz edilemeyeceğinden, davacının tapusunun kıyı kenar çizgisi içinde kalması sebebiyle bir zararın oluştuğu kabul edilse bile bunun tapu sicil kayıtlarının doğru tutulmamasından kaynaklanmadığının kabulü gerektiği-
Taraflar sözleşme serbestisi çerçevesinde üzerinde ipotek yükü olan bir taşınmazın satışı konusunda anlaştıkları, bu satışla ipoteğin, üçüncü kişi ipoteği hâline gelmiş olan taşınmazdaki bu yük dışında davalının borçtan şahsi sorumluluğunun davacı tarafından üstlenildiğine dair bir anlaşmanın bulunmadığı, resmî senette yer alan “ipoteğin tüm hukuki vecibeleriyle taşınmazın bu bedelle satışının kabul edildiği” yönündeki açıklamanın borçtan şahsen sorumlu olmayan malikin haklarına ilişkin yukarıda anılan hükümlerini ortadan kaldırmayacağı, bu açıklamada geçen “ipoteğin hukuki vecibesi”, aksi kararlaştırılmadıkça, taşınmazın satışına katlanmak olduğu ve bu yükümlülüğe katlanan kişinin TMK.’nin 884. maddesiyle öngörülen haklara sahip olduğu, bu açıklama yazılmamış olsa dahi; tıpkı davalının ipotekle teminat altına alınan kredi borcundan şahsen sorumluluğunun devam etmesi gibi, davacının satın aldığı taşınmaz üzerindeki ipoteğin neticelerine katlanma yükümlülüğünün değişmeyeceği, üstelik davalının kendisinin satın aldığı bedelle aynı satış bedeli üzerinden taşınmazı davacıya sattığı ve bedelin tamamını da aldığı, ayrıca düzenlenmiş bir şahsi sorumluluk anlaşmasının bulunmadığı, bunun yanı sıra; ipotek alacaklısı bankanın, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte davacıyı da taraf olarak göstermesi kanundan doğan zorunlu takip arkadaşlığının gereği olduğu ve sonucu değiştirmediği; davacının, kredi borcunu şahsen üstlenmediğini ileri sürdüğüne, davalı da aksini ispatlayamadığına göre borçluya ait koşullar çerçevesinde borcu alacaklıya ödeyen ve taşınmaz üzerindeki ipoteği kaldıran davacının kanun gereği alacaklının haklarına halef olduğunun ve ödediği bedeli davalıya rücu edebileceğinin kabulünün gerektiği-
Davacının tapusunun kıyı kenar çizgisi içinde kalması sebebiyle bir zararının oluştuğu kabul edilse bile bu zararın tapu sicil kayıtlarının doğru tutulmamasından kaynaklandığı söylenemeyeceği gibi zarar ile tapu işlemleri arasında nedensellik bağının varlığından da bahsetmek mümkün olmayacağından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacının tapusunun iptali sebebiyle bir zararının oluştuğu kabul edilse bile bu zararın tapu sicil kayıtlarının doğru tutulmamasından kaynaklandığı söylenemeyeceği gibi tapu kaydında orman tahdidi sınırları içinde kaldığına dair şerh bulunan taşınmazı bilerek ve isteyerek satın alan ayrıca önceki tapu maliki tarafından şerhin tasarruf hakkını kısıtladığı gerekçesiyle açılan tapu kaydının iptali ile tazminat istemli davadaki alacağı temlik almasından dolayı uğradığı zararı TMK'nın 1007 nci maddesi uyarınca Devlet'ten isteyen davacının uğradığı zarar ile tapu işlemleri arasında nedensellik bağının varlığından da bahsetmek mümkün olmayacağından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmaz halen adına kayıtlı olan davacının uğradığını iddia ettiği bir zararının oluştuğu kabul edilse bile bu zararın sadece tapu sicil kayıtlarının doğru tutulmamasından kaynaklandığı söylenemeyeceği gibi zarar ile tapu işlemleri arasında nedensellik bağının varlığından da bahsetmek mümkün olmayacağından ve kıyı kenar çizgisi şerhli taşınmazı bilerek ve isteyerek satın alan davacının yoğunluğu dosya içeriğine yansıyan kendi kusuruna dayanarak hak talep edemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Taşınmaz üzerine konulan haciz şerhlerinin kaldırılmasına karar verilmiş ise de, hangi tarihli haciz şerhlerinin kaldırıldığı hükümde açıkça gösterilmediğinden kararın infazına elveriş olmadığı-
Davacının tapusunun iptali sebebiyle bir zararının oluştuğu kabul edilse bile bu zararın tapu sicil kayıtlarının doğru tutulmamasından kaynaklandığı söylenemeyeceği gibi zarar ile tapu işlemleri arasında nedensellik bağının varlığından da bahsetmek mümkün olmayacağından bu parseller yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacının tapusunun iptali sebebiyle bir zararının oluştuğu kabul edilse bile bu zararın tapu sicil kayıtlarının doğru tutulmamasından kaynaklandığı söylenemeyeceği gibi, zarar ile tapu işlemleri arasında nedensellik bağının varlığından da bahsetmek mümkün olmayacağından, davacının ............ tarihinden sonra, orman şerhini görerek taşınmazı ................ tarihinde satın alması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesinin doğru olmadığı-
Haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için üçüncü kişinin açmış olduğu tapu iptali ve tescil davasının kabul edilip kesinleşmesinin dahi, haczin kaldırılması sonucunu doğurmayacağı, haczin kaldırılması isteminin ancak üçüncü kişinin genel mahkemede açacağı davada tartışılabileceği- Tapu kaydının iptali ile şikayetçi üçüncü kişi adına tapuya kayıt ve tesciline ilişkin verilen kararda "hacizlerin kaldırılması" yönünde bir hüküm de bulunmadığından ve taşınmaz üzerine konulan ihtiyati haczin tapuya işlendiği tarihte, taşınmaz borçlu adına tapuda kayıtlı olduğundan, icra memuru işleminde bir usulsüzlük bulunmadığı-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • kayıt gösteriliyor