İlamlı icra takibinde faiz ve diğer alacakların fazla istendiği yönündeki başvuru, İİK.nun 16/2. maddesinde yer alan bir hakkın yerine getirilmemesi olarak nitelendirilerek ilama aykırı işlem yapıldığı iddiası olup süresiz şikayete tabi olduğu-
Takip dayanağı ilamda alacağın yasal faiziyle tahsiline karar verildiğine göre mahkemece, "01.01.2005-01.05.2005" tarihleri arasındaki dönem 3095 sayılı Yasanın 1. maddesi uyarınca %38 yasal faiz oranı esas alınarak hesaplama yapılması gerekirken, bu dönem içinde 5277 sayılı 2005 Mali Yılı Bütçe Kanununun 37/e maddesinde belirlenen faiz oranı üzerinden hesaplama yapan bilirkişi raporuna dayalı olarak sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.04.1992 tarih, 7/4 sayılı kararında, kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki bulunmasının bozma nedeni olacağı içtihat edilmiş bulunmasına göre, mahkemece yapılacak işin; bozmadan sonra kısa karar ile bağlı olmaksızın çelişkiyi gidermek kaydıyla vicdani kanaatine göre yeni bir karar vermekten ibaret olduğu-
İlamların infaz edilecek kısmı, hüküm bölümü olup, hükmün içeriğinin aynen infazının zorunlu olduğu, gerek icra dairesi ve gerekse sınırlı yetkili icra mahkemesinin, ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip olmadığı-
Paylı mülkiyete tabi bir yerde, paydaşlardan birinin açtığı dava sebebiyle, müdahalenin menine karar verilince, bu kararın, o paydaşın payına münhasır olarak değil, o şeyin tamamı hakkında uygulanacağı-
Takibe konu ilama ilişkin olarak, bankalardan getirtilen ve taraflarca bildirilen bankalardan hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde, bankalarca mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranları esas alınarak hakkın doğum tarihinden (iş akdinin fesih tarihinden) itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının, ikramiye alacağının ise temerrüt tarihinden takip tarihine kadar istenebilecek yasal faiz miktarının hesaplanması gerekeceği-
Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankaları’nın o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanacağı, Bankaların, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Tebliğleri gereğince uygulayacakları azami faiz oranlarını tespit ederek, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasına bildirmek zorunda oldukları, ancak bildirilen bu oranlar bankaların mevduat kabulünde uygulayabilecekleri azami oranlar olup, fiilen uyguladıkları oranlar ile farklılık gösterebileceğinden, Devlet bankalarından fiilen uygulanan oranlar sorularak, faiz oranlarının tespitinin gerekeceği-
Noter senetlerinin diplomasi ve konsolosluk temsilciliklerince onaylanması zorunluluğu kaldırılarak borç kabul belgesinin düzenlendiği ülkenin yetkili makamınca tasdikinin yeterli olduğu kabul edildiğinden, takibe dayanak Münih Noterliğinin “Hemen İcrası Kabil Borç Kabul Taahhütnamesi”nin İİK. mad. 38. gereğince para borcu ikrarını havi re'sen tanzim edilen noter senetleri mahiyetinde olup ilamlı takibe konu edilebileceği-