Ödeme emri tebliğinin tebliğ mazbatasında tebligatın T.K. 21/2. maddesi gereğince yapılması gerektiğine dair bir kayıt bulunmadığı gibi, borçlunun bilinen adresine daha önceden çıkarılmış ve tebliğ edilemeden iade edilmiş bir tebligat bulunmadığı halde, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre işlem yapılarak ödeme emrinin tebliğ edilmesinin, tebliğ memurunun kendiliğinden TK'nun 21/2. maddesine göre işlem yapmasının kanuna aykırı olup anılan tebligatın usulsüz olduğu- Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılıp, muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi olarak kabul edileceği-
Taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- Tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde, hakimin, her somut olayın özelliğini, cereyan şeklini, gerçekleşen maddi olguları en ufak ayrıntılarına kadar gözönünde bulundurup iddiayı araştırması gerektiği- Satış ilanı tebligatındaki imzanın inkâr edilmesi halinde, tebligat mazbatasındaki imzanın adı geçene ait olup olmadığı bakımından yöntemince imza incelemesi yaptırılması gerektiği-
Doğrudan T.K. 21/2. madde uyarınca yapılan tebliğin usulsüz olduğu- Tebligatın usulsüz olduğunun belirlenmesi halinde, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği- Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılacağı ve muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi olarak kabul edileceği- Borçlunun usulsüz tebligatı öğrenme tarihinin tespitine karar verildikten sonra, borçlunun İİK'nun 168/4-5. maddesi gereğince itiraz ve şikayetlerini 5 günlük hak düşürücü süre içinde yapmış olması durumunda bu itiraz ve şikayetleri hakkında inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerektiği-
Tebligatı çıkaran merci tarafından, tebliğ zarfı üzerine, Tebligat Yönetmeliği'nin 16/2. maddesine uygun şerh verilmemesine karşın, adres hanesine yazılan "Mernis Adresi" ibaresine dayanılarak, tebliğ memuru tarafından, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre yapılan tebliğ işlemi usulsüz olduğu- Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebligatın usulsüz olması halinde, muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılacağı ve muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi olarak kabul edileceği-
Tebligat mazbatası üzerine, tebliği çıkaran mercii tarafından, T.K.'nun 23/1-8. ve Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmemesine karşın, tebliğ memurunun, kendiliğinden T.K.'nun 21/2. maddesi uyarınca tebligat yapmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- Taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
"Yetkisiz icra dairesinde borca itiraz aşamasında" vekalet sunmak suretiyle borçlunun vekili olan avukatın yetkili icra dairesinde devam eden takipte ayrıca bir vekalatname sunmasının gerekli olmadığı-
Haczedilmezlik şikayetinin, haczin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içinde yapılması gerektiği- Borçluya hacze ilişkin tebligat yapılmamış ise, borçlunun bildirdiği öğrenme tarihinin esas alınacağı- Tebligatı çıkaran merci tarafından adres kayıt sistemine ilişkin olarak şerh verilmeden dağıtıcı tarafından Teb. K. mad. 21/2.'ye göre tebliğ işlemi yapılamayacağı; kişiye önce bilinen en son adresi esas alınarak tebligat gönderilmesi, adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa adres kayıt sistemindeki adresine buna ilişkin şerh verilerek 21/2. maddesi uyarınca tebligat çıkartılması gerektiği- Alacaklı vekili tarafından, borçlu vekiline gayrimenkul satış ilanı tebliği de yapıldığı iddiası da dikkate alınarak bu tebliğ işleminin değerlendirilip, mahkemece öncelikle borçlunun usulsüz tebliğ şikayetinin değerlendirilmesi ve tebligatın usulsüz olduğu tespit edilirse istemin öğrenme tarihine göre yasal süresinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği- Şikayete konu meskenin değerinin 185.000 TL olduğu, borçlunun haline uygun meskenin ise 180.000 TL'ye alınabileceği belirlendiğine göre, mahkemece şikayetin kısmen kabulü ile mahcuzun 180.000 TL altında satılmamasına karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun adreste bulunup bulunmadığı araştırılıp, tespit ve tevsik edilmeden "daimi çalışana" yapılan ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu- Usulüne uygun tebligat bulunmaması halinde, HMK'nun 33. maddesi gereği, hukuki tavsif hakime ait olacağından, borçlunun, dilekçesinde gecikmiş itiraz isteminde bulunması ile bağlı kalınmaksızın, tebligatın usulsüzlüğü ve Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereği, tebliğ tarihinin belirlenmesi yoluna gidilmesi gerektiği-
Ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine dair başvuru öğrenme tarihi olarak belirtilen tarihten yedi gün sonra yapıldığından şikayetin süre aşımından reddi gerekeceği-
Taşınmaz kıymetinin, kıymet takdirine itiraz yargılamasından sonra şikayetin kabulüne karar verilip, icra müdürlüğünce alınan rapordan daha düşük değerin tespitine karar verilerek, mahkeme kararının gerekçesi ile hüküm kısmı arasında çelişki meydana getirildiği ve kararın gerekçesinin, hüküm kısmına açıkça aykırılık teşkil ettiği görülmekte olup, icra müdürlüğünce, bu kararda belirtilen değer esas alınarak satış yapılmasının hatalı olduğu- Şikayetçi borçlunun, süresinde kıymet takdirine itiraz etmediği düşünülse de, icra müdürlüğünce alınan kıymet takdirinin satışa esas alınmadığı, kıymet takdirine itiraz sonucu alınan raporun satışa esas alındığı, beyanı alınan komşunun imzasının alınmadan ve imzadan imtina etmişse bu husus tebliğ mazbatasına yazılmadan şikayetçi borçluya yapılan satış ilanı tebligatı usulsüz olduğundan, şikayetçi borçlunun, satışa esas alınan kıymet takdirinden, satış ilanı tebliği ile haberdar olmadığı- Borçlunun, bu hususlarla birlikte satışın durdurulması talebi ile icra mahkemesine şikayette bulunduğu da görüldüğünden, ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-