Her dava açıldığı tarihe göre değerlendirileceği- Dava tarihinden sonra gerçekleşen ve affedilen olaylar değerlendirilerek boşanma kararı verilemeyeceği-
Boşanmaya neden olan olaylarda, "bağımsız konut temin etmediği, ailesinin müdahalesine ve eşine hakaretlerine sessiz kaldığı, eşini istemediğini söylediği, eşini aşağıladığı" anlaşılan erkeğin, "mahrem konuları etrafta konuştuğu ve eşini aşağıladığı" anlaşılan kadından daha fazla kusurlu olduğu- Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın lehine daha uygun miktarda maddi ve manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği- Varlığı ve erkekte kaldığı ispat edilen 5 adet bileziğin erkeğin ve erkeğin annesi tanığın beyanından da anlaşıldığı üzere her biri 15'er gram olduğu halde mahkemece 5 adet bileziğin 10'ar gr olarak kabul edilmesinin hatalı olduğu, yine aynı tanığın beyanında 3 adet kolyenin kendilerinde olduğu belirtilmesine rağmen mahkemece sadece 1 adet kolyeye yönelik talebin kabul edilmesinin hatalı olduğu-
Kadının, başka bir erkekle internet ortamında yazışmak suretiyle güven sarsıcı davranışta bulunması halinde, erkeğin boşanma davasının da kabulü gerektiği- Düğünde kadına takılan ziynetler bağış hükmünde oluğu ve kadının kişisel malı olduğu- Ziynetlerin geri istenmemek üzere verildiği iddia ve ispat edilmedikçe, bunları alanın iade etmekle yükümlü olduğu-
2. HD. 27.06.2018 T. E: 2016/21054, K: 8221-
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacı-karşı davalı kadına kusur olarak yüklenen yalanlar söyleyerek güven duygusunu zedelediği vakıasına davalı-karşı davacı erkek tarafından dava ve kadının davasına verdiği cevap dilekçesinde dayanılmadığının anlaşıldığı, dava ve cevap dilekçelerinde dayanılmayan vakıaların karşı tarafa kusur olarak yüklenemeyeceği, gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya sebep olan olaylarda her iki taraf da kusurlu olmakla birlikte davalı-karşı davacı erkeğin daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği- Mahkemece aldırılan sosyal ve ekonomik durum araştırma tutanağında davacı-karşı davalı kadının tekstilde çalıştığının tespit edildiğinin, kadının dosya içerisinde düzenlenen sosyal inceleme raporunda alınan beyanında belirttiğinin anlaşıldığı, mahkemece yeniden usulünce ekonomik ve sosyal durum araştırması yapılması, kadının çalışıp çalışmadığının belirlenmesi, çalıştığının anlaşılması halinde ise, geliri sorulmak suretiyle düzenli ve sürekli olup olmadığı araştırılarak, gerçekleşecek sonuca göre, kadının aleyhine iştirak nafakasına hükmedilip hükmedilmeyeceği hususunda karar verilmesi gerekeceği-
Davalı erkeğe kusur olarak yüklenen hakaret vakıasının ispatlanamadığı, bu nedenle erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği- Davacı kadının da eşine hakaret ettiği anlaşıldığından, davalı erkeğin, kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekirken bu husus gözetilmeden davalı erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulünün hatalı olduğu- Ziynet alacağı talebi boşanma davasının ferisi niteliğinde olmayıp nispi harca tabi olduğu-
Davalı erkek süresinde sunduğu cevap dilekçesinde delil olarak telefon görüşme kayıtlarına dayanmış olduğundan, mahkemece davalı erkeğin dayandığı telefon görüşme kayıtları getirtilerek değerlendirilip bir sonuca varılması gerektiği-
Davalı erkeğin sadakatsizlik eyleminin sabit olduğu anlaşıldığından, davacı kadının zinaya dayalı boşanma davasını ispatladığının kabulü gerektiği-
Dava anlaşmalı boşanma olmaktan çıkmış, çekişmeli boşanmaya dönüşmüş olduğundan, mahkemece, taraflara iddia ve savunmalarının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini içeren beyanları ile iddia ve savunmalarının dayanağı olarak ileri sürdükleri her bir vakıanın ispatını sağlayacak delillerini sunmaları ve dilekçelerin karşılıklı verilmesini sağlamak üzere süre verilip, ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanmak suretiyle gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerektiği-
Süresinden sonra sunulan cevap dilekçesinin, ıslah ile, süresinde sunulan cevap dilekçesi haline getirilemeyeceği- Davalının süresinde dayanmadığı vakıalar hükme esas alınamayacağı ve davacıya kusur olarak yüklenemeyeceği- Davalı erkeğin, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tamamen kusurlu olduğu anlaşılmasına karşın, davacı kadının, davalı erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulünün hatalı olduğu- Davalı erkek tam kusurlu olup, tam kusurlu davalı yararına manevi tazminata hükmedilemeyeceği-