Uyuşmazlık; boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olup olmadıkları, buradan varılacak sonuca göre davacı kadın eş yararına 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 174/1-2 nci maddesi gereğince maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır..
Uyuşmazlık; boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olup olmadıkları, buradan varılacak sonuca göre kadın eş yararına 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 174/1-2 nci maddesi gereğince maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır..
Kadına karşı uyguladığı cinsel şiddet ve kadını duygusal olarak aşağılar tarzda cinsel birliktelikten sonra para bırakılması eylemleri ile kadının birden fazla erkekle diğer eşin güvenini sarsacak derecede fazla sayıda telefon görüşmesi ve mesajlaşması gibi güven sarsıcı eylemlerinin kıyaslanmasında erkeğin ağır, kadının hafif kusurlu olduğu-
Uyuşmazlık; somut olayda, kadın eşin ortak konutu terk etmeye zorlanıp zorlanmadığı buradan varılacak sonuca göre kadın eş tarafından açılan 4721 sayılı Kanun’un 166/1 inci maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı asıl davanın mı yoksa erkek eş tarafından açılan aynı Kanun’un 164 üncü maddesi uyarınca terk hukuksal sebebine dayalı karşı boşanma davasının mı kabulü gerektiği noktasında toplanmaktadır..
Davacı-karşı davalı kadının, erkeğin telefonundan elde ettiği mesajlaşmalar ve kayıtlara ilişkin Cd'nin hukuka aykırı delil niteliğinde olduğu, dosya kapsamında bu delilin hukuka uygun şekilde elde edildiğine dair bir ispat aracının da bulunmadığı, bu nedenle erkeğe sadakatsizlik eyleminin kusur olarak yüklenemeyeceği, ancak erkeğe yüklenen hakaret eyleminin süreklilik arz etmesinin yanında erkeğe yüklenen eşinin küçük düşürme eyleminin de üçüncü kişilerin yanında sürekli eşine karşı agresif davranması suretiyle gerçekleştiği nazara alındığında tarafların kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebep olaylarda erkeğin yine de ağır kusurlu olduğunun anlaşıldığından tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminatın hakkaniyet göre tekrar değerlendirilmesi gerektiği-
Tarafların 26.10.2006 tarihinde evlendikleri, bu evlilikten ortak bir çocuklarının bulunduğu, kadın eş vekilinin verdiği cevap ve karşı dava dilekçesinde, eşinin başka kadınlarla samimi şekilde mesajlaştığını ileri sürdüğü, kadın eşin dosyaya sunduğu fotoğraflar, video kaydı ve mesajlardan erkeğin güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunun sabit olduğu, ayrıca erkek eşin dava devam ederken eşini bir kez aldattığını duruşmada beyan ettiği, boşanmaya sebep olan olaylarda güven sarsıcı davranışları sabit olan erkek eşin tam kusurlu olduğu - Hâl böyle olunca, erkek eşin iddia edilen kusurlu davranışlarının ispatlanmadığı gerekçesiyle her iki tarafın kusurunun bulunmadığının kabulü ile dosya kapsamına uygun düşmeyen bu kusur belirlemesine bağlı olarak kadın eş tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin isabetli olmadığı-
Erkek eşin eve geç geldiği, ailesiyle fazla ilgilenmediği, borçlarının olduğu, sinirli şekilde davrandığı, eşine çeşitli ortamlarda hakarette bulunduğu ve eşini tehdit ettiği, buna karşılık kadın eşin ise; eşine hakaret ettiği ve eşinin ameliyatı sırasında yeteri kadar ilgi göstermediği ve eşini üstlerine karşı şikâyet ettiği, gerçekleşen bu kusurlu davranışlar karşılaştırıldığında kadının ağır kusurlu sayılamayacağı-
Kadının hamilelik döneminde uygunsuz videolar izlediği ve eşine hakaret edip küçük düşürücü sözler sarf ettiği, buna karşılık erkeğin ise eşine hakaret ederek çocuğun kendisinden olmadığı iddiası ile dava açtığı, kadın eşi hamileliğinde baba evine götürdüğü ve doğum süresince yalnız bıraktığı, gerçekleşen bu kusurlu davranışlar karşılaştırıldığında tarafların kusurlarının birbirine denk olduğundan bahisle, eşit kusurlu sayılamayacakları, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğu-
Erkek eş tarafından kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak kadın yararına hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden istinaf yoluna gidilmiş olsa da, tarafların boşanmalarına dair verilen hükmün “istinaf kapsamı dışında bırakılarak” kesinleştiği, dolayısıyla taraflar arasındaki evlilik birliğinin boşanma ile sona erdiği- Eşlerin evlilik birliği ve bu birlikten doğan sadakat yükümlülüklerinin boşanmaya ilişkin kararın kesinleşmesi ile sona erdiği- Sona eren evlilik hakkında boşanma davası açılması hukuki sonuç doğurmayacağından, erkek eş tarafından açılan zina hukuki sebebine dayalı boşanma davasının, eşlerin boşanma karar tarihine kadar gerçekleşen ve boşanmaya sebep olan olaylardaki kusurlu davranışlarının tespitini amaçlayan eldeki davaya kusur belirlemesi yönünden bir etkisinin bulunmayacağı-
Uyuşmazlık; somut olayda, taraflar arasında açılan boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra ortak hayatın yeniden kurulup kurulmadığı, buradan varılacak sonuca göre eylemli ayrılık sebebine dayalı boşanma davasının kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır..