Avukatın vekaletnamesiz işlem yapmasının olanaklı olmadığı- Gecikmesinde zarar doğabilecek hâllerde mahkemenin, vereceği kesin süre içinde vekâletnamesini getirmek koşuluyla avukatın dava açmasına veya usul işlemlerini yapmasına izin verebileceği-
Somut olayda; hükmün gerekçe kısmında " Somut olayda davacı ve davalı şirket Ticaret Kanunu anlamında tacir iseler de taraflar arasındaki dava sigorta poliçesi yahut ticari ilişkiden değil, davacının işleteni olduğu araç ile davalıya sigortalı aracın karıştığı maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklanmaktadır" şeklinde yazıldığının, dava konusunun davalının sigortalının konutunda çıkan yangın sebebiyle ödenen tazminatta borçlu olmadığının tespitine ilişkin olduğu ve böylece kararın gerekçesi ile sonucu arasında çelişki yaratıldığının görüldüğü, bu durum, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/2. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden, 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas-1992/4 Karar Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca, gerekçe ile hüküm arasındaki çelişkinin giderildiği, hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların ayrı ayrı gösterildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekeceği-
Gerekçenin, ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması gerektiği- Harçla ilgili şikayetten ilgili Vergi Dairesinin de haberdar edilmesi gerektiği-
Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek, gerekçe ile hüküm çelişkisi içermeyen, kendi içinde tutarlı, maddi olaya ve talebe uygun, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulmak gerekirken Anayasa ile 6100 sayılı HMK'nın 297 ve 298. maddelerinde belirtilen unsurlardan yoksun, çelişkili gerekçe ve gerekçe hüküm çelişkisi içeren karar verilmesinin doğru olmadığı-
Gerekçe ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulması nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesi gereğince hükmün bozulması gerekeceği-
Hüküm ile gerekçe arasında çelişki yaratılması ve infazda tereddüt uyandıracak şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Takip dayanağı bononun vade tarihinde tahrifat yapılması, kambiyo vasfını etkilemiyorsa takibin iptalini gerektirmeyeceği, ancak tahrifat öncesi vade tarihinin, bonoda çift vade oluşmasına sebebiyet vermesi ya da vade tarihinin, düzenlenme tarihinden önce olduğu sonucuna varılması halinde ise, senet kambiyo vasfını kaybedeceğinden İİK'nun 170/a maddesi uyarınca takibin re'sen iptali gerekeceği- Düzenlenme tarihinin tediye tarihinde (ödeme gününde) tekrarı çift vade anlamına gelmeyip, aksinin kabulünün aşırı şekilcilik olacağı- 
Bilirkişi kurulu, yangın nedeniyle davacının ....... TL'yi ............ tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan rücuan tahsilini talep edebileceği kanaatini belirttiği, mahkemece kararın gerekçesinde, hazırlanan bu rapora göre davacının 4 ayrı olaydan dolayı ödediği bedelin davalıdan rücu yolu ile tahsilini talep edebileceğinin anlaşıldığı belirtilmesine rağmen davanın kısmen kabulü şeklinde karar verilmesinin doğru olmadığı, çelişki nedeniyle kararın bozulması gerektiği-
İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinin iptali istemiyle icra mahkemesince görülen davada, gerekçeli karar içeriğinin dava konusuyla çelişkili olduğu, infazda tereddüde sebep olacak şekilde gerekçelendirme yapıldığı esasen gerekçenin kamu düzeniyle ilgili olup, gözetilmesi kanun ve hakime yükletilmiş bir ödev olduğundan çelişki ve tereddüt oluşturmayacak şekilde karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek, gerekçe ile hüküm çelişkisi içermeyen, kendi içinde tutarlı, maddi olaya ve talebe uygun, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulmak gerekirken Anayasa ile 6100 sayılı HMK'nın 297 ve 298. maddelerinde belirtilen unsurlardan yoksun, çelişkili gerekçe ve gerekçe hüküm çelişkisi içeren karar verilmesinin doğru olmadığı-