Ecrimisil, kiraz ağaçlarından yola çıkılarak hesaplanmış ise de; dava konusu dört parça taşınmazın tapuda tarla niteliğiyle kayıtlı olduğu, fiili durumda taşınmazların üzerinde kiraz ağaçları bulunmakla birlikte dosya kapsamındaki tüm bilgi, belge, iddia, savunma, taraf ve tanık beyanlarından kiraz ağaçlarının davalı tarafça diktirildiği sabit olup, taşınmazların "tarla" vasfı yerine davalı tarafından diktirilen kiraz ağaçları üzerinden davacı paydaşlar lehine ecrimisil hesaplanmasının yerinde olmadığı- Mahkemece; öncelikle taşınmazların "tarla" olarak yerleşik uygulamaya uygun şekilde belirlenecek ecrimisil bedeli üzerinden davacıların pay oranları gözetilerek alacak miktarının hesaplanması, bu hususta tarım arazilerin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi verilerin getirtilmesi, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulması, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatların getirtilmesi, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığının tespit edilmesi gerektiği-
Davacı vekilinin dava dilekçesinde, davaya konu taşınmazın 2.627,50 m2 alan üzerindeki muhdesata ilişkin talepte bulunduğu halde mahkemece, davaya konu taşınmazın 3.350,59 m2 kısmında yer alan muhdesatların davacıya ait olduğunun tespitine karar verildiği anlaşıldığına göre; davacının talepte bulunduğu alan üzerinde yer alan muhdesatların belirlenerek bu muhdesatlar hakkında karar verilmesi gerekirken taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak yazılı şekilde hüküm verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de; davacı tarafın dava dilekçesinde davalıların her iki taşınmaz arasındaki duvarı yıkıp yol yaptıklarını, dava konusu yolun adına kayıtlı taşınmazın içerisinden geçtiğini öne sürerek müdahalenin menine karar verilmesini talep ettiği, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında dava konusu yola ilişkin bir tespite yer verilmediği, tarafların bildirdikleri delillerin eksiksiz toplanması, dava konusu taşınmaz başında keşif yapılarak davacı tarafça tanık deliline dayanıldığından tanığın dinlenmesi, davalıların yol olarak kullandığı kısımlar tespit edilerek krokiye yansıtılması ve keşfen belirlenen dava değeri üzerinden harç ikmali de yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Toplam ecrimisil miktarına işgalin başlangıç tarihinden itibaren denilerek hüküm kurulması doğru olmayıp, her dönemin ayrı ayrı gösterilerek faizin başlangıç tarihi de belirtilmek suretiyle hüküm kurulması gerektiğinden, mahkemece, hangi dönem için kaç lira ecrimisilin tahsili gerektiğinin ve buna göre faizin başlama tarihinin, diğer bir deyişle dönem sonlarının hükümde açıkça belirtilmesi gerektiği-
İşverenin işçiye gerek işçinin yaptığı iş, uzmanlığı, öğrenimi, kıdemi gibi objektif nedenlere; gerek çalışkanlık, yetenek, liyakat gibi sübjektif nedenlere dayanarak farklı çalışma koşulları yaratabileceği; davacının sürekli işçi kadrosuna alınması suretiyle, tüm yıl benzer işlerde çalıştırılıyor olması daha önceki çalışmalarının niteliğini değiştirmezse de, bu çalışmanın hukuken yok sayılmasının eşitlik ilkesine aykırılık sonucunu doğuracağı, kaldı ki; kadroya alınmadan önceki çalışma ile kadroya alınmadan sonraki çalışma arasında niteliksel bir fark yaratılması ya da kadroya alınmadan evvelki çalışma yok sayılarak davacı hakkında yeni işe girmiş gibi işlem yapılmasının kanuni bir dayanağının da bulunmadığı, öte yandan; ekonomik yönden işverene bağımlı olarak çalışan işçinin çalıştığı süre içinde dava açmamış olması olgusunun işçi aleyhine değerlendirilmesinin de mümkün olmadığı-
Borçlu vekilinin şikayet dilekçesinde ileri sürdüğü taşkın haciz talebinin HMK'nun 297. maddesi gereğince incelenmediği görüldüğünden, mahkemece, borçlu vekilinin, şikayet dilekçesinde ileri sürdüğü taşkın hacze yönelik şikayeti hakkında değerlendirme yapılarak oluşacak sonucuna göre karar vermesi gerekeceği-
Trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat; birleşen dava ise trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin davada; davacı tarafından davalı ve dava dışı sigorta şirketi aleyhine bakiye maddi tazminatın tahsili için dava açıldığı, anılan dava dosyasının, eldeki dava dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, ancak mahkemece birleşen dava dosyası hakkında herhangi bir karar verilmediği, bu husus, HMK'nun 297. maddesinin 2. fıkrasındaki "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." şeklindeki emredici düzenlemeye aykırılık teşkil ettiği için mahkemece, açıklanan yönler gözetilmeyerek birleşen dava ile ilgili herhangi bir karar verilmemiş olmasının usul ve yasaya uygun düşmediği ve kararın bozulması gerektiği-
İstinaf başvurusunda bulunan davalılar yönünden, projenin gerçekleştirilmesinde ihale komisyonu üyeleri olarak yer almaları nedeni ile zarardan sorumlu oldukları gerekçesi ile kısmen kabul kararı verilmiş ise de; bölge adliye mahkemesi tarafından verilen kararda, istinaf başvurusunda bulunan davalılar yönünden davanın kabul edilme gerekçesi yeterli derecede açıklanamadığı ve bu davalılara atfedilen kusurun nedeni açık ve net olarak belirlenemediğinden, anılan yönler gözetilmeksizin eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya uygun düşmediği-
Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, dava dilekçesinde 112 parsel ile 111 parsel arasında ise sınır tespiti yapılarak var ise müdahalenin menine karar verilmesi talep edilmesine rağmen Mahkemece bu talep yönünden yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacı vekilinin, 879 ada 21 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak elatmanın önlenmesi, eski hale getirilme tazminatı ve haksız fiilden kaynaklanan manevi tazminat davası açmış olmasına rağmen, sadece 21 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili olarak eski hale getirme tazminatı hakkında hüküm tesis edilmesinin, elatmanın önlenmesi ve manevi tazminat talebi hakkında olumlu olumsuz herhangi bir karar verilmemesinin,hakimin kararında taleplerin her biri hakkında verilen hükmü açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi ilkesine aykırı olduğu-