Dava dilekçesindeki isteklerden biri hakkında karar verilmemesi, HMK hükümlerine aykırılık teşkil eder mi?
Mahkemece kararın gerekçe kısmında davalı ...'nın kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiş ancak hüküm kısmında tarafların kusur oranları dikkate alınmak suretiyle maddi tazminat talebinin kabulü ile ............-TL'nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte alınmak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, sigorta şirketlerinin poliçe limit miktarı kadar sorumlu tutulmalarına karar verildiği, bu durumda kararın hüküm ile gerekçesinin çelişkili olduğu-
Mahkemece gerekçe ile uyumsuz olacak şekilde karar verilmesi isabetli olmadığından, mahkemece tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek, gerekçe ile hüküm çelişkisi içermeyen, kendi içinde tutarlı, maddi olaya ve talebe uygun, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulmak gerekeceği-
Mahkemece bozulan karara atıf yapılarak yeni hüküm kurulamayacağı, bozma sonrası mahkemece “Mahkememizce verilen karar Yargıtay ilamı ile hafta tatili, yıllık izin ve fazla mesai ücretleri yönünden bozulmuş, kıdem tazminatı, ilave tediye alacağı, ulusal bayram genel tatil ücreti yönünden kesinleştiği görüldüğünden karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm oluşturulduğu, Yargıtayca bozulan kararın, sonraki kararın eki niteliğinde olmadığı, bozma ile birlikte önceki hüküm ortadan kalkarak hukukî geçerliliğini yitirdiği, mahkemece bozulan karara atıf yapılarak yeni hüküm oluşturulamayacağı, bozmadan önceki ve bozmadan sonraki kararların HMK.’nin ilgili maddesine uygun olması gerektiği-
İlk Derece Mahkemelerince yapılan vakıa incelemesi Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yerinde bulunmadığı takdirde İlk Derece Mahkemesi kararının bütünüyle ortadan kaldırılması ve infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde yeniden bir hüküm kurulması gerekeceği, aksi halde, aynı dosyada infazı kabil birden fazla kararın ortaya çıkması tehlikesine ve HMK’nin 297. ile 359. maddelerine aykırı olarak infazda tereddüde sebebiyet verilebileceği-
Davalı kuruma, birleştirilen dosyadaki dava dilekçesi ve cevap süresi uzatım kararı ve bozma sonrası verilen gerekçeli karar dışında herhangi bir tebligat çıkarılmadığı, hal böyle iken, davalı kurumun haberi olmaksızın yargılama sonlandırılarak savunma hakkının kısıtlanmasının doğru olmadığı- Tarafların iddia ve savunmalarının neden ibaret olduğu, ihtilaflı hususlar, hukuki uyuşmazlık, delillerin ne şekilde değerlendirildiği, birleşen davalı SGK ve asıl davalılar sürücü ve işleten bakımından davanın neden kabul edildiği, asıl davalı ... bakımından davanın neden reddedildiği açık olmadığından, bu hususun bozma nedeni olduğu-
Dava konusu aracın, davalılar tarafından garanti kapsamında onarımının yapılacağı ve ancak davacının onarım istemeyip aracın misli ile değişimini istediği için tevdi mahalli tayin ettirdiği ve aracın tevdi mahalline bırakıldığı, davacının aracına tevdi mahalli tayin ettirmesinden davalıların sorumlu tutulamayacağı, bu nedenle hükümde tevdi mahalline teslimine ilişkin aracın tevdi mahallinde doğmuş masraflarının davalılara ait olmak üzere; davacıya iadesine, talep edilen masrafların yargılama gideri içerisinde değerlendirilmesine karar verilmesinin doğru olmadığı ve aracın davacıya iadesi ile yetinilip tevdi mahalli masraflarının davacıya ait olması gerektiği-
Mahkemece yüze karşı verilen kısa kararda, davanın kabulü ile .......... TL alacağın yasal faizi ile birlikle davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, gerekçeli kararda ise davacı vekilinin elatmanın önlenmesi talebi yönünden kısa kararda yer almayan kabul sonucuna yer verildiği, bu şekilde, kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulduğu-
Mahkemece HMK’nın 297. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca her bir talep hakkında açık ve infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde hüküm kurulması gerekeceği- Davalının dava konusu senedi bedelsiz olduğunu bile bile kötü niyetle iktisap ettiğinin ispatı için gösterilen ve mahkemece dinlenen tanığın beyanının, davalının kötü niyetini ispata yeterli olmadığı, ayrıca hükmüne uyulan bozma ilamından önceki gerekçeli kararda yapılan ticari defterlere ilişkin tespitlerin tekrarlanmasının da doğru olmadığı-
Tazminat davası-