Borçlunun şikayetlerinin ve taleplerinin reddedildiğine dair hüküm kurulmuş ancak her bir talebinin neden reddedildiğine dair gerekçe belirtilmediği görüldüğünden, mahkemece, borçlunun dilekçesinde ileri sürdüğü tüm şikayet sebepleri hakkında, Anayasa'nın 141/3 . maddesi ve 6100 sayılı HMK'nun 297. maddesinde belirtilen ilkeler de nazara alınarak inceleme ve değerlendirme yapılıp, oluşacak sonuca göre gerekçesi de açıklanmak suretiyle karar verilmesi gerekeceği-
Davacı vekilinin, dava dilekçesi ile icra takibine itiraz eden davalının itirazının iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep ettiği, kararın gerekçe bölümünde davalı idarenin davacı yükleniciden talep edebileceği tutarın ................ TL olduğu belirtilmiş olmasına rağmen, hüküm kısmında kendi içerisinde çelişki oluşturacak şekilde hem davanın kısmen kabulüne hem de davalının icra takip dosyasına yaptığı vaki itirazın iptali denilerek tüm borca itirazın kaldırılması anlamına gelecek şekilde davalının .............. İcra Müdürlüğünün .................... esas sayılı takip dosyasına yaptığı vaki itirazın iptali ile takibin .................. TL üzerinden devamına karar verilmesinin doğru olmadığı-
İlk Derece Mahkemesince, asıl ve birleşen davalar hakkında HMK. nın 297. maddesine uygun şekilde ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, ............. İcra Hukuk Mahkemesi'nin ............ sayılı birleşen dosyası ile yine ............... İcra Hukuk Mahkemesi'nin ............. sayılı birleşen dosyası hakkında hüküm kurulmamasının hatalı olduğu-
Telif hakkına tecavüzün tespiti ile maddi ve manevi tazminat istemi-
Bölge Adliye Mahkemesi'nce, hüküm fıkrasında taraflar arasındaki sözleşmenin ekinde yer alan listelerdeki ariyetlere atıf yapılarak kabul kararı verilmişse de, davacı tarafça anılan listelerin sözleşme ekinde olmadığı, ancak teslim edilen ariyetlerin fatura ve teslim tesellüm listelerinin bulunduğundan bahisle itiraz edildiği, bu durumda mahkemece aynen iadesi kabul edilen ariyetlerin tek tek sıralanarak infazda tereddüt yaratmayacak biçimde hükme alınması gerekeceği-
Taşınmaz satış vaadi ve inşaat sözleşmesi- Cezai şart- KDV alacağı ve faiz- Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmasının isabetsiz olduğu-
Dava konusu taşınmazın yerel mahkemenin ilâmı ile 925,83 m²lik kısmının tapusunun iptaline karar verildiğinden 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi gereğince iptal edilen alanın bedeline hükmedilmesi gerekirken, arta kalan bölümünün konumu, yüzölçümü ve geometrik şekli dikkate alınarak değer düşüklüğü hesaplanmak suretiyle fazla bedel tespitinin doğru olmadığı- Dava konusu taşınmazın ada ve parsel numaralarının infazda tereddüt yaratacak şekilde yanlış yazılmasının doğru olmadığı- Davacının adının infazda teredüt yaratacak şekilde karar başlığında yanlış yazılmasının doğru olmadığı-
Hüküm ve gerekçe çelişkisi yaratılmadan, HMK'nin 297. maddesine uygun biçimde, gerekli unsurları içeren bir karar verilmesi gerektiği-
Gerekçe ve hüküm arasında yaratılan çelişkinin tek başına bozma sebebi oluşturduğu- Taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi, infaza elverişli biçimde hüküm kurulmasının zorunlu olduğu-
Hüküm fıkrasıyla hükmün gerekçesi açıkça çelişkili olduğundan infazda tereddüt olacağı-