Vakıf evladı oldukları uyuşmazlık dışı bulunan davacıların, ilgili vakfiye içeriği dikkate alındığında galle fazlasına müstehak olup olmadıkları-
Uyuşmazlık, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir...
İlk Derece Mahkemesince gerekçede davanın aktif husumet yokluğu sebebiyle reddine karar vermek gerektiği belirtilmesine rağmen hüküm kısmında davanın kabulü ile davalı 3. kişinin istihkak iddiasının aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesinin kararın gerekçesi ile hüküm fıkrasında çelişki meydana getirdiği- 3.şahıs tarafından usulüne uygun yapılmış bir istihkak iddiası bulunmaması halinde davacı alacaklının İİK 99. maddesi hükümlerine göre istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından 6100 sayılı HMK'nın 114/ h ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği, ne var ki, mahkemece geçerli istihkak iddiası olmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile davalı 3. kişinin istihkak iddiasının aktif husumet yokluğundan reddine şeklinde karar verilmesinin doğru olmadığı, kaldı ki, dava konusu 11.10.2021 tarihinde yapılan haciz sırasında 3. kişi yararına istihkak iddiasında bulunan ..........'ın üçüncü kişinin çalışanı olduğu, anılan şahsın, üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olmadığı, ancak, davalı üçüncü kişi vekili tarafından hacizden itibaren İİK’nın 96/3. maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde 14.10.2021 tarihinde istihkak iddiasını içerir dilekçe sunulduğunun görüldüğü, hal böyle olunca, 3. şahıs tarafından usulüne uygun yapılmış bir istihkak iddiası bulunduğundan işin esasına girerek karar verilmesi gerekeceği-
Uyuşmazlık; birleşen davada geminin seferden men edilmesine dair kararının hukuka uygun olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre davacının tazminat talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır..
4. HD. 19.06.2023 T. E: 4133, K: 8118
Davacının talebinin fiili hizmet süresi zammının tamamının sigortalılık süresinden ve yaş haddinden geri çekilmesine yönelik; Kurumun kabulünün ise 23.05.2002 tarihindeki sigortalılık süresi belirlenirken fiili hizmet süresi zammının 23.05.2002 tarihinden önceki fiili hizmet süresine göre hak kazanılan kısmının eklenmesi gerektiği yönünde olduğu eldeki davada; davacının 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu kapsamında hak kazanmış olduğu fiili hizmet süresi zammının sigortalılık başlangıç tarihinden geri çekilmesinin mümkün olup olmadığı ve davacının tahsis talep dilekçesi bulunduğu gözetilerek buna göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği-
Davacı işçinin, bütün çalışmaları yurt dışında geçtiğinden iş ilişkisinde yabancılık unsuru mevcut olmakla birlikte taraflar arasında hukuk seçimi anlaşması yapıldığına dair iş sözleşmesinde hüküm bulunmayan çalışma dönemleri yönünden Türk Hukukunun (4857 s. İş Kanununun) uygulanması, tarafların hukuk seçimi yaptıkları yurt dışı iş sözleşmesi uyarınca, davacının 15.11.2011-28.08.2013 tarihleri arasında Umman'da geçen çalışma dönemi yönünden (aynı zamanda mutad işyeri hukuku olan) Umman Hukukunun ve 26.11.2013-20.10.2015 tarihleri arasında Irak'ta geçen çalışma dönemi yönünden (aynı zamanda mutad işyeri hukuku olan) Irak Hukukunun uygulanması gerektiği, Türk Hukuku uygulanmak suretiyle sonuca gidilemeyeceği- Davacının hizmet cetveli, yurda giriş-çıkış kayıtları ve banka hesap hareketleri değerlendirilerek hizmet süresi belirlenmiş ve (27.10.2004-13.10.2005 ve 16.06.2006-29.06.2007) tarihleri arasındaki çalışma dönemleri davalı işverenin başka bir mahkemeye verdiği cevap dilekçesinde davacının işyerlerinde çalıştığını kabul ettiği olgusundan hareketle hizmet süresine eklenmiş ise de söz konusu dosya görülmekte olan bu dava dosyası içinde bulunmadığı ve bu kabule ilişkin gerekçe de oluşturulmaksızın karar verildiğinden, kararın hizmet süresine ilişkin bölümü yönünden yargısal denetim yapılmasının mümkün olmadığı- Davacının hizmet cetveli, yurda giriş-çıkış kayıtları ve banka hesap hareketleri değerlendirilerek hizmet süresi belirlenmiş ve (27.10.2004-13.10.2005 ve 16.06.2006-29.06.2007) tarihleri arasındaki çalışma dönemleri davalı işverenin başka bir mahkemeye verdiği cevap dilekçesinde davacının işyerlerinde çalıştığını kabul ettiği olgusundan hareketle hizmet süresine eklenmiş ise de, söz konusu dosya görülmekte olan bu dava dosyası içinde bulunmadığından ve bu kabule ilişkin gerekçe de oluşturulmaksızın karar verildiğinden, kararın hizmet süresine ilişkin bölümü yönünden yargısal denetim yapılmasının mümkün olmadığı-"Hukuk seçiminin iş sözleşmelerinin özel niteliği gereği zayıf taraf olan işçiyi korumak amacıyla ancak işçi lehine olmak kaydıyla sınırlı olarak tanındığı, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinde seçilen hukuka ilişkin hükümlerin genel işlem koşulu niteliğinde olup matbu hazırlandığı, sözleşme hazırlanırken sözleşmenin yapılması sırasında karşı taraf olan işçiye uyuşmazlığa seçilen hukukun uygulanacağı hakkında açıkça bilgi verilmediği, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlanmadığı ve işçinin bu koşulları açıkça kabul ettiğinin belirtilmediği, bu nedenle taraflar için bağlayıcılığı olmayacağı, TBK 21 uyarınca yazılmamış sayılması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği- "Yerleşmiş içtihattan dönülmesi, ancak içtihatların birleştirilmesi yoluyla mümkün olduğundan HGKnun öncelikle içtihatların birleştirilmesi yoluna başvurması gerektiği, bu aşamada esastan inceleme yapılmasının mümkün olmadığı" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Uyuşmazlık; eldeki davada Mahkemece kararın gerekçesinde davacının davalının yurt dışı şantiyelerinde 01.01.2002-15.08.2016 tarihleri arasında üç dönem hâlinde 10 yıl 7 ay 28 gün iş sözleşmesi ile çalıştığının kabul edildiğinin belirtilmesine karşın hükme esas alınan 24.12.2018 tarihli ek bilirkişi raporunda davacının aynı tarihler arasında kesintisiz olarak 14 yıl 6 ay 3 gün çalıştığı kabulüne göre yapılan hesaplamalara göre talep konusu alacaklara hükmedildiği dikkate alındığında gerekçe ile hüküm sonucu (fıkrası) arasında çelişki bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır..
Hukuk davalarında, hükümde kanun yolu süresinin hatalı gösterilmesi halinde, hatalı gösterilen kanun yolu süresi içerisinde yapılan kanun yolu başvurusunun incelenmesi gerektiği-
Mahkemece taleplerden birisi hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmemesinin ve ........ numaralı parselin ada numarasının hatalı yazılmasının, hükmün her bir talebi karşılamasını ve tereddüde yol açılmaması gerektiğini emreden HMK. nın 297/2. maddesine aykırı olduğu-