6100 sayılı HMK'nın 324/2 maddesindeki "Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır" hükmü uyarınca delil avansının yatırılmaması, ilgili delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılma neticesini meydana getireceğinden, mahkemece niteliği itibariyle delil avansı olan gider için verilen kesin sürenin sonuçları açıkça anlatılıp ihtar edilmeden, usulüne uygun kesin süre verildiğinden de bahsedilemeyeceği gibi, davalı yüklenici tarafından, davacı şirket yetkilisinin elinden sadır olduğu iddiasıyla sunulan belgedeki imzanın sahte olup olmadığı yönünde yapılacak olan bilirkişi incelemesinin davalı lehine olduğu anlaşılmasına rağmen bu delil avansından da davacının sorumlu tutulmasının doğru olmadığı-
Davacıdan talep edilen gider, "taraf teşkiline" ilişkin gider avansı olduğundan yatırılmamasının sonucunun "dava şartı yokluğu" sebebiyle davanın usulden reddi olduğu- Mahkemece; davalıya yapılacak tebligat için gerekli gider nedeniyle davacıya çıkarılan (yatırılmama durumunda davalıya tebligata ilişkin işlemden vazgeçmiş sayılacağı ve mevcut delil durumuna göre karar verileceği hususunu bildiren) muhtıra geçersiz olduğundan, bunun sonucunda "ispatlanamadığı" gerekçesi ile "davanın reddine" karar verilmesinin hatalı olduğu-
Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bozma gereği yerine getirilmemiş olup, mahkemece yapılacak keşif için tayin ettiği miktarların gider avansı kapsamında olmayıp delil avansı niteliğinde olduğu, dolayısıyla mahkemece hangi delil için ne miktarda avans yatırılacağının açıkça belirtilmesi ve avansın kesin süre içinde yatırılmaması halinde bu delilin ikamesinden vazgeçildiğinin kabulü ile dosya kapsamındaki delillere göre karar verileceğinin ihtar edilmesi gerekirken “... toplam ....... TL keşif için gider avansının duruşma tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde davacı tarafça karşılanmasına aksi halde HMK’nin 114/1-g ve HMK’nin 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddedileceğinin ihtarına (duruşma zaptı tebliği ile ihtaratın yapılmış sayılmasına)” şeklinde ara karar kurularak yapılan ihtaratın usulen doğru olmadığı- Ara kararda “duruşma tarihinden itibaren 2 haftalık süre” denilmişse de bu sürenin ancak davacılar vekiline tebliğinden itibaren başlayacağının kabulü gerekeceği, ara kararın kurulduğu ........... tarihli duruşma zaptı davacılar vekiline ........... tarihinde e tebligat ile tebliğ edilmiş olup 2 haftalık sürenin ............. tarihinde sona ermektedir. bu tarihte ise Hakimler ve Savcılar Kurulunun 13.03.2020 tarihli "Corona Virüs Hakkında Alınacak Tedbirler" konulu yazısı gereğince süreler durdurulduğundan ve mahkemece bu süreçte verilen keşif tarihlerinin ve sonrasında tayin edilen duruşma tarihlerinin de kapanma sürecine denk geldiği de göz ardı edilerek yazılı gerekçelerle karar verilmesinin doğru olmadığı-
Taraflardan her birinin ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorunda olduğu, avans yükümlülüğünü yerine getirmediği takdirde delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılacağı ancak, bu hükmün uygulanabilmesi için; verilecek bilirkişi incelemesi ara kararında hakim, katip, mübaşir ve teknik bilirkişilere verilecek ücretlerle, vasıta ücretinin ve yapılacak tebligatlarla ilgili masrafların kalemler halinde gösterilip, bu ücretlerin temini ve yatırılması için ilgili tarafa makul ve belirli bir süre tanınması gerektiği- Somut olayda, mahkemece verilen ara kararda hakim, katip, mübaşire verilecek ücretlerle, vasıta ücreti kalem kalem belirtilmediğinden bilirkişi incelemesi için oluşturulan ara kararının kesin sürenin sonuçlarının uygulanmasını gerektirecek nitelikte olmadığı-
Keşif ve bilirkişi için ücretinin istenen avans delil ikamesi avansı niteliğinde olduğu, süresinde yatırılmaması halinde delile dayanan tarafın o delilden vazgeçmiş sayılacağı- Kesin süreye ilişkin ara kararın her türlü yanlış anlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılması, yapılacak işler teker teker belirtilmesi gerektiği-  Mahkemece, "Keşif ve bilirkişi ücretini yatırmak üzere iki haftalık süre verildiği, yatırmadığı takdirde keşif deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının ihtar edildiği, belirlenen süre içerisinde gerekli avans ve giderler yatırılmadığı" gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- Mahkemece, hesap edilecek bilirkişi ve keşif giderleri "tek tek belirlenmek suretiyle" ara karar oluşturulması, bu ara karar doğrultusunda keşif giderlerinin yatırılması için "kesin süre" verilmesi, belirlenen kesin sürenin sonuçları hakkında tarafların uyarılması, kesin sürenin gereğinin yerine getirilmemesi halinde ise, (delilden vazgeçmiş sayılmaya ilişkin) HMK. 324 gereğince işlem yapılması gerektiği-
Mahkemece alınması gereken maktu ve nispi harcın verilen kesin sürede ikmal edilmemiş olması nedeniyle dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi ve süresi içinde harç ikmaliyle yenilenme yapılmadığı takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, mahkemece yanılgılı değerlendirme ile davanın usulden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Tensip zaptıyla dosyanın bilirkişiye gönderilmesine karar verilemeyeceği gibi verilen kesin sürede bilirkişi ücreti ödenmediğinden davanın usulden reddine karar verilemeyeceği- hukuk mahkemelerinde ön inceleme yapılmadan tahkikata geçilemeyeceği ve taraf dilekçelerinde belirtilen getirtilmesi mümkün deliller toplanıp, tahkikat aşamasına geçildikten sonra bilirkişi incelemesinin yapılabileceği- Bilirkişi ücretinin delil avansı niteliğinde bulunduğu, davacı tarafından süresinde yatırılmaması halinde o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağından mevcut delil durumuna göre karar verileceği-
Davalı şirketten ayrı ayrı daire satın alan 154 kişinin, aynı vekille temsil edilerek "tapularının tescili" için atıkları davada, "usul ekonomisi" gereğince birlikte yürütülmesi gereken mahkemenin ön inceleme duruşmasından önce, dava açılırken yatırılması gereken gider avansının her bir davacı için hangi amaçla yatırılması gerektiği izah edilmeden "verilen kesin süreye uyulmadığı" gerekçesiyle üstelik duruşma tarihinden önce taraflarca gider avansının büyük bir kısmının da yatırıldığı gözardı edilerek "davanın usulden reddedilmesinin" hatalı olduğu-
Kesin sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için kesin süreye ilişkin ara kararı her türlü yanlış anlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılması, yapılacak işler teker teker belirtilmesi ve yargılama ilgilinin yokluğunda yürütülüyorsa usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi gerektiği- Mazereti nedeniyle duruşmaya katılmayan tarafa yeni duruşma gününün ve kesin süreye ilişkin ara kararının yöntemince tebliği zorunlu olup “duruşma gününün UYAP sisteminden öğrenilmesi”, “İhtarın UYAP ortamından öğrenilmiş sayılmasına” gibi bildirimler usule uygun olmadığı gibi tarafın duruşma gününün bu şekilde kendisine bildirilmesi yönündeki taleplerine de bu anlamda değer verilemeyeceği- Somut olayda, keşif harç ve giderlerinin yatırılmasına yönelik kesin süre içeren ara kararının davacı vekiline usulünce tebliğ edilmediği, hukuken davacının aleyhine sonuç doğurmayacağı, davanın reddine dair kararın yerinde olmadığı-
Delil avansına yönelik ara kararında mahkemece, hangi delil için ne miktarda avans yatırılacağı açıkça belirtilmesi ve avansın kesin süre içinde yatırılmaması halinde bu delilin ikamesinden vazgeçildiğinin kabulü ile dosya kapsamındaki delillere göre karar verileceğinin ihtar edilmesi gerekeceği, somut olayda, mahkemece, gider avansı olan tebligat ve diğer giderlerin dava açılırken yatırılmış olduğu, bu giderlerin 2 haftalık kesin süre içerisinde yatırılmamasından dolayı yapılamayan veya geciken bir işlem bulunmadığından davanın bu gerekçeyle reddi doğru olmadığı gibi, keşif ve bilirkişi ücreti delil avansı olduğu halde bunları da gider avansı kabul etmek suretiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-