Hangi delil için olduğu belirtilmeden delil avansı yatırılması maksadıyla verilen kesin sürenin usule uygun sayılamayacağı, aynı delile iki tarafın birlikte dayanması halinde tarafların, delil avansından birlikte sorumlu oldukları-
Meskeniyet nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde; ispat külfeti borçluya ait olup, ispatın ise mahallinde yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile mümkün olduğu-
Gider avansının eksik olduğunun anlaşılması halinde, tamamlattırılması için HMK. mad. 120/2 gereğince verilecek iki haftalık kesin süre ile birlikte gider avansının nelerden ibaret olduğunun net olarak belirlenmesi ve tarafa avansın yatırılmamasının hukuki sonuçları konusunda uyarı yapılması gerektiği, bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmezse, ancak o takdirde davanın, "dava şartı yokluğu" sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği- İtiraz dilekçesi ekinde sunulan dekonta göre, 150 TL tutarındaki paranın PTT havalesi ile mahkemeye gönderildiği, tensip tutanağının birinci maddesi ile de gider avansının yatırıldığı anlaşıldığından, icra mahkemesince dava dilekçesinin kabulüne karar verildiği, 10.3.2015 tarihli celsede ise, borçlu vekilinin, gider avansını yatırmış oldukları, ancak iade edilmiş olması halinde tekrar yatıracaklarını beyan etmesi üzerine, mahkeme ara kararı ile; "davacı vekilince posta havalesi ile gönderilen avansın iade edilmiş olması durumunda, mahkeme veznesine 150 TL yatırması için iki hafta süre verilmesine" karar verildiği anlaşıldığından, başlangıçta borçlunun gider avansını yatırdığı ve fakat PTT'den iade edildiği anlaşıldığına göre; HMK. mad. 120/2. maddesi gereğince gider avansını yatırmak üzere borçluya HMK. mad. 94'e uygun süre verilerek sonucuna göre karar vermek gerekirken, borçluya kesin süre verilmeksizin ve avansın "gider" avansı olduğu belirtilmeksizin sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
HMK'nın 448. maddesi anlamında dava açılma işleminin tamamlanmış olduğu anlaşıldığından, tamamlanmış işlemden sonra yürürlüğe giren tarifeye dayalı olarak gider avansının ödenmesi istenemeyeceği- Davanın HMK'nın yürürlüğünden önce açılmış olması, dilekçelerin teati aşaması tamamlanarak, tahkikat aşamasına gelinmiş olması karşısında; bu aşamada masrafa gerek olması halinde HMK'nın 324. maddesi uyarınca sonuca gidilmesi gerektiği- Yargılama aşamasında iflasına karar verilen şirket yönünden davanın kayıt kabul davasına dönüşeceği ve İİK. mad. 235/3 uyarınca basit yargılama usulüne tabi olduğu ve bu durumda, mahkemece davalı müflis ile diğer davalılar hakkındaki davanın farklı yargılama usulüne tabî olduğu gözetilerek bu davalı şirket ile ilgili dosyanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydı ve tabî olduğu yargılama usulüne göre yargılamanın yürütülmesi, iflas idaresine dava dilekçesinin tebliği ile yazılacak müzekkere yönünden sadece tebliğ ve müzekkere giderinin yatırılmasının yeterli olduğunun gözetilmesi gerekirken, gider avansının yatırılmasına ilişkin dava şartı eksikliğinden davanın, bu müflis davalı şirket yönünden usûlden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
İcra mahkemesince, imzaya itirazda bulunan borçlu vekiline gider avansının yatırılması için yasaya uygun olarak iki haftalık "kesin süre" verilmesi gerektiği; davacı borçlu vekiline Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak kesin süreye uyulmaması halinde, "dava şartı yokluğu" nedeniyle "davanın usulden reddine karar verileceği" yolunda ihtarname tebliğ edilmeden " gider avansının yatırılmaması" nedeniyle "davanın reddine" karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olacağı- Gider avansı, dava şartlarından olup (HMK. mad. 114/9),  HMK. mad.115/2 uyarınca, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus belirtilmeden "davanın reddine" şeklinde hüküm kurulmasının yasaya aykırı olduğu-
Bilirkişi ücretinin delil avansı niteliğinde olduğu- Delil ikamesi avansının verilen kesin süre içinde yatırılmamasının davanın dava şartı yokluğu ile reddine neden teşkil etmeyeceği- Belirtilen sürede delil avansı giderini yatırmayan tarafın dayandığı o delilden vazgeçmiş sayılacağı- Taraflara bozma sonrası duruşma gününü bildirir tebligat yapılmadığından kesin süreye ilişkin ara kararın usul ve yasaya uygun kabul edilemeyeceği-
Meskeniyet şikayetinde, şikayetçi borçlunun geçerli bir mazeret bildirmemiş ve duruşmaya gelmemiş olması halinde, dosyanın işlemden kaldırılmasına (HMK. mad. 150/1) ve davanın açılmamış sayılmasına (HMK. mad. 320/4) karar verilemeyeceği, taraflar gelmeseler bile inceleme yapılıp şikayetin sonuçlandırılması gerektiği (İİK. mad. 18/3)- Eksik olan delil avansının yatırılması için  masrafı dosyada mevcut gider avansından karşılanmak suretiyle borçlu vekiline kesin süre içeren meşruhatlı davetiye çıkartıldıktan sonra karar verilmesi gerekeceği, mahkemece, "eksik avansın yatırılmadığı ve duruşmaları takip etmeyen borçlu vekiline bu konuda tebligat yapılması gerekmediği" gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Gider avansının yatırılmış olmasının dava şartları arasında olduğu, mahkemece bu koşulun mevcut olup olmadığının kendiliğinden araştırılacağı, şartın noksanlığı tespit edilir ise davanın usulden reddine karar verileceği, harç ve avansların Bakanlıkça saptanacağı ve dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacağı, avansın yeterli olmadığının anlaşılması durumunda davacıya iki haftalık kesin süre verileceği, 30.09.2011 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girdiği belirtilen Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi'nin 4. maddesi uyarınca, gider avansının; tebligat, bilirkişi ücreti ve diğer iş ve işlemler için dava açılırken alınması gereken bir tutar olduğu, dava şartı olmayan ve HMK'nın 324. maddesinde düzenlenen, taraflardan birinin, ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen ve verilen kesin süre içinde yatırılmak zorunda olunan (delil ikamesi için) avansa ilişkin yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde, diğer tarafın bu avansı yatırabileceği, aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağı- Davanın HMK'nın yürürlüğünden önce açılmış olması, dilekçelerin teati aşaması tamamlanarak, tahkikat aşamasına gelinmiş olması karşısında bu aşamada masrafa gerek olması halinde HMK'nın 324. maddesi uyarınca sonuca gidilmesi gerektiği nazara alınmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı- Mahkeme karar başlığında dava tarihinin yanlış yazılması ve davacının öldüğü anlaşılmakla mirasçılarının isimleri yerine murisin isminin yazılmasının da doğru olmadığı-
Kooperatif çalışanlarının haksız eylemi nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimsenin lehine hükmedilecek olan manevi tazminat tutarının, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alınarak belirlenmesi gerekeceği-
Davacı kurum vekili, ödenek sıkıntısı nedeniyle bilirkişi ücretinin süresinde yatırılamadığını belirtmiş olup, davacı son celseden önce bilirkişi ücreti yatırdığına göre davanın da uzamasına sebep olmadığı dikkate alınarak HMK 324 uyarınca işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-