8.01.2008 düzenlenme tarihli bonoda “ödeme günü” kısmında 08.07.2017 tarihinin yazılı olduğu, senet metninde ise vadenin “8 Temmuz 2018” olarak gösterildiği, bu haliyle bonoda çift vade olduğu anlaşılmakta olup, bu husus mahkemece re’sen gözetilerek takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Kambiyo senedine dayalı menfi tespit davasında, "senedin tedavüle çıkarılırken anlaşmaya aykırı doldurulduğunu" iddia eden davacı - borçlunun iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerektiği-
Takip konusu alacağın temlik eden ... Bankası A.Ş.’den temlik alan ... (...) Varlık Yönetim A.Ş.’ye devredildiği, bu hali ile alacağın TMSF’den temlik alınmadığı anlaşılmakla alacağın TMSF alacağı niteliği taşımadığı ,ayrı bir tüzel kişiliği bulunan ... (...) Varlık Yönetim A.Ş.’nin %100 hissesinin TMSF’ye ait olmasının, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu''nda bahsedilen hükümlerin kendisi yönünden uygulanması sonucunu doğurmayacağı, o halde, alacak bu hali ile bonoya ilişkin olup, 3 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesinin hükmü sonuç olarak doğru olması nedeni ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Yetkili hamil olan alacaklının, borçlu lehdar hakkında takip yapabilmesi için, bononun keşidecisine ödememe protestosu göndermesinin zorunlu olduğu-
Bononun düzenlenme tarihinin, bononun üst bölümünde yer alan vade tarihi kısmında da tekrarının çift vade anlamına gelmeyeceği-
Zamanaşımına uğrayan ve bu nedenle kambiyo senedi vasfını kaybederek (yazılı) delil başlangıcına dönüşen bonodaki vade tarihinin; temel ilişkiye dayanılarak yapılan bir takip veya açılan bir davada temerrüde esas alınamayacağı-
Boş verilen senedin miktar hanesi doldurulurken aynı elin ürünü kalemle doldurulması gerektiği- 350.000,00 TL'lik menfi tespit davasına konu bonoda "3" ve "0" hanelerinin sonradan eklendiği görülmekle davacının kabulünde olan 5.000,00 TL dışında kalan miktar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun şirket temsilcisi olmadığı halde şirket adına imza atması halinde aval veren sıfatıyla sorumluluğu bulunmamakla birlikte, temsil yetkisi olmadığı halde keşideci şirket adına senet imzalayan ve imza inkarında da bulunmayan borçlunun attığı imzadan dolayı şahsen sorumlu olacağı- Yargıtay Dairesinin ilâmı maddi hataya dayalı olduğunda mahkemece bozmaya uyulmasının borçlu lehine usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı-
Davaya konu bonolar yönünden hamilin lehtara ve diğer cirantalara karşı müracaat hakkının yitirilmemesi için zorunlu olan protesto prosedürünün yerine getirilmediği, bu durumun davacı tarafça da ikrar edildiği, bir kısım dava dışı bonoların ödenmiş olmasının davacının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı, yine zan üzerinden değerlendirme yapan bilirkişi heyet raporunun kanunun amir hükümleri karşısında hükme esas alınamayacağı, asıl ve birleşen dosya yönünden lehtar ciranta olan davalıya müracaat hakkını yitiren davacının ispat yükü altında olduğu, alacağını yazılı delille ispat etmesinin zorunlu olduğu gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş olup; karara karşı, istinaf kanun yoluna başvurulduğu, asıl ve birleşen davaya konu bonolarla ilgili ödememe protestosu düzenlenmediğinden davacının davalı cirantaya karşı başvuru hakkını kaybettiği, bonolarda davacı hamil ve davalı lehtar-ciranta olup aralarında dava dışı başka bir ciranta bulunduğundan davacının davalıdan aralarında temel ilişki bulunduğu iddiasıyla alacak talebinde bulunmasının mümkün olmadığı, davacı vekilinin yasal hakkını kullanarak birleşen davayı tam ıslahla alacak davasına dönüştürdüğü, bu nedenle davalı vekilinin ıslahın tazminattan kurtulmak amacıyla kötü niyetli olarak yapıldığı ve dikkate alınmaması gerektiği yönündeki istinaf nedeninin yerinde görülmediği gerekçesi ile davacı istinaf başvurularının esastan reddine karar verildiği-
Davacının, dava dışı şirkette çalışırken, davaya konu senedi bu şirkete teminat senedi olarak verdiği, davacının dava dışı şirkete karşı açtığı işçi alacağına ilişkin davayı kazandığı, bu davadan borçlu olan dava dışı şirketin davaya konu senedi tır araçlarının pazarlanması konusunda bir ticari ilişkisi bulunan davalıya verdiği, takibe konu senetteki tutar ile davacının işverenden kazandığı işçilik alacağı tutarının birbirine yakın olduğu, dava dışı şirketin, davalı aracılığı ile senedi takibe koyarak dava konusu takibi başlattığı gerekçesiyle kabulüne karar verilen davada; bir kambiyo senedi olan bononun, keşideci tarafından bazı unsurlarının eksik olarak düzenlenmesi ve bu eksikliklerin bonoyu elinde bulunduran kişi tarafından doldurulmasının, TTK'nun 778/2-f maddesi ve TTK'nun 680. maddesi gereğince mümkün olup; davacının keşideci olarak imzalayıp verdiği bononun, sonradan anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasını kanuni delillerle ispatlamak zorunda olduğu-