Yörede yapılan kadastro sırasında taşlık vasfıyla tespit harici bırakıldıktan sonra Mera Komisyonunca tahsisen mera olarak özel siciline kaydedilen taşınmazın davacı adına tescili isteği- 6360 sayılı Kanun hükümleri uyarınca ... Büyükşehir Belediye Başkanlığının ilgili kamu tüzel kişisi olarak davada taraf olması gerektiği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, davaya dayanak icra dosyasında, aleyhine takip açılan ve yargılamanın yürütülüp sonuçlandırıldığı davalı olarak gösterilenin, davada taraf ehliyetinin bulunmadığı, dolayısıyla davanın, dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin gerektiği-
Kesin sürenin sonuç doğurabilmesi için usulünce ve eksiksiz olması gerekeceği, o halde, ilk derece mahkemesince, HMK'nun 324. maddesi kapsamında delil avansının yatırılması için (avansın hangi işlere ilişkin olduğunun, hangi iş için ne miktar avansın, nereye yatırılacağının açıkça belirtilerek ve kesin sürenin sonuçları hatırlatılarak) borçluya usulüne uygun süre verilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği- Dairemizin bozma ilamında icra müdürlüğünce yapılan kıymet takdiri tarihi itibariyle kıymet takdiri yapılması gerektiği şeklindeki değerlendirme maddi hataya müstenit olup, muhammen bedelin mahkeme keşif tarihi olan ............ tarihi itibari ile belirlendiği görülmekle bu tarih itibari ile değerlendirme yapılması gerektiği-
Davacının dava konusu taşınmazlardaki paylarını işbu davanın açılmasından önce satış işlemi ile dava dışı kızına sattığı anlaşılmakta olup, dava konusu taşınmazların kıyı kenar çizgisinde kalan kısımlarının satış sözleşmesi kapsamında kalıp kalmadığının tespiti amacıyla sözü edilen satış işlemine ilişkin resmi senet ilgili Tapu Müdürlüğünden getirtilerek, davacının davanın açıldığı tarih itibarıyla aktif husumet ehliyetine sahip olup olmadığı denetlenmeden eksik incelemeyle hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
İcra dosyasında taraf olmayan üçüncü kişinin, dosyadaki haczin kaldırılmasını şikayet yoluyla isteyemeyeceği, bu konuda aktif dava ehliyetinin olmadığı-
Davacı, özel hukuk hükümleri çerçevesinde verilen hizmet karşılığı, davalı tarafça haksız kesinti yapıldığı iddiasına dayanmakta olup, davada kamu hukukundan kaynaklanan ve idari yargıda görülmesi gereken idari bir işlem veya hizmet söz konusu olmadığından eldeki uyuşmazlığın çözümünde görevli yargının adli yargı olduğu-
Taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların re'sen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesinin doğru olmadığı- Dava konusu taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde muhtesat şerhinin bulunduğu, şerhe ilişkin kroki getirtilip tapusu iptal edilen kısımda kalan yapının şerhte hangi harfle gösterilen yapı olduğu tespit edilmeden ve tapusu iptal edilen kısımda kalan yapı şerhte “E” ile gösterilen yapı ise bu yapının ait olduğu belirtilen şahıs dosyada taraf olmadan eksik inceleme ile hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Yargılama sırasında vefat ettiği anlaşılan davacınınn mirasçıları davaya devam ettiği hâlde, mirasçılar yerine ölü .......’in gerekçeli karar başlığında davacı olarak gösterilmesinin doğru olmadığı-
Tespit davası ile istenen hukuki koruma eda davası ile tamamen elde edilebilecekse, o zaman davacının ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yararının olmadığı- Somut olayda, davacıların davalı vakfın mütevelli heyet üyesi oldukları, diğer talepler yanında bizzat kendilerinin toplantıya katıldıkları ve karar aldıkları, iş bu toplantılarda alınan kararların geçerli olup olmadığının tespitinin istendiği, iş bu toplantılar ile kararların iptali istenebilecekken, bizzat toplantıları yapan ve karar alan davacıların kendi işlemlerinin geçerli olup olmadığı hususunda tespit kararı almalarında mevcut ve güncel hukuki yararın bulunmadığı anlaşıldığından tespit davası açmakta hukuki yararları bulunmadığı bu nedenle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
HMK'nın yürürlük tarihinden önce açılan davada, HMK döneminde açılan davaların açılma zamanında yatırılması gereken giderlerin tamamının istenmesinin hak arama hürriyetini kısıtlayıcı mahiyette olduğu-
Hükme esas alınan şikayet konularının birebir aynı olmaması nedeniyle önceki şikayet hakkında verilen kararın bu şikayet yönünden kesin hüküm teşkil etmeyeceği-