28/07/2020 tarihinde yürürlüğe giren 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2. maddesi ile Yargıtayın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceğine dair açık düzenleme yapıldığı gözetilerek, usulü kazanılmış hakkın istisnası niteliğindeki kanun değişikliği uyarınca karar verilmesi gerekliliği hasıl olmakla; davalının ıslah ile ileri sürdüğü davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususunun belirlenmesi gerekeceği- Dava konusu taşınmazlarda yapıldığı bildirilen çalışmalar ile yine taşınmaz nedeniyle ödendiği bildirilen para cezasının ayrı ayrı incelenmesinin uyuşmazlığın çözümü için zorunlu olduğu, öncelikle davacı tarafın yapmış olduğu bu çalışmanın taşınmaz maliklerinin menfaatine mi yoksa davacı tarafın kendi menfaatine mi olduğunun, diğer bir anlatımla taşınmaz için yapılan bu giderlerin zorunlu gider olup olmadığının belirlenmesi gerekeceği, ancak böyle bir saptamadan sonra istem hakkında vekâletsiz iş görme hükümlerinin ve 10 yıllık zamanaşımı süresinin mi yoksa sebepsiz zenginleşme hükümlerinin ve 1 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği yönünde bir değerlendirme yapılabileceği-
Devletin sorumluluğunun objektif-kusursuz sorumluluk hâli olduğunun kabul edildiğine ve bu sorumluluk hâlinin haksız fiil sorumluluğu ile ilgisi bulunmadığına göre, aynı Kanunda haksız fiil zamanaşımı kurallarının uygulanma imkânı olmadığı gibi, TMK’nın 1007. maddesine dayanılarak açılan davalar için ayrıca zamanaşımı süresinin öngörülmediği dikkate alındığında, on yıllık genel zamanaşımı süresinin devletin sorumluluğu için uygulanması gerektiği-
Kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olmasının, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmeyeceği- Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağının kalmaması nedeniyle davacının oluşan güncel zararının tazminine ilişkin davada 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı (TBK 146)- Zamanaşımı, borcun muaccel olması ya da ifanın imkansız hale geldiği tarihte başlayacağından ve zilyetlik devam ettiği sürece zamanaşımı süresi işlemeyeceğinden, satışa konu taşınmazın zilyetliği alıcıya devredilmiş ise zamanaşımının işlemeyeceği-
Dava konusu eşyalar tespit edilmiş ise dava mülkiyete dayandığından zamanaşımı söz konusu olamayacağı- Dava konusu ziynet eşyalarının varlığı tespit edilemiyor ise dava tazminata dayandığından on yıllık zamanaşımı uygulanması gerektiği-
Mevcut davada, davalılar ödeme emrine süresi içerisinde yapmış oldukları itirazlarında zamanaşımı def’ini ileri sürmüşler ancak davaya cevap süresi içerisinde zamanaşımı def’inde bulunmamış iseler de davacı da zamanaşımı def’inin yerinde olmadığını ileri sürerek eldeki itirazın iptali davasını açtığından, davalı bu def’iyi dava sırasında tekrar ileri sürmese bile mahkemece zamanaşımı def’inin yerinde olup olmadığı konusu üzerinde durularak davanın karara bağlanacağı-
Davalı tarafından zamanaşımı def’inde bulunulan itirazın iptali davasında, TBK’nun 146. maddesi ve 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş olduğu gerekçesiyle zamanaşımına uğrayan davanın usulden reddine karar verilmesinin yerinde olduğu- Davanın zamanaşımı sebebiyle reddedildiği nazara alındığında karar tarihinde yürürlükte olan 2019 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği- HMK.'nun 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri re'sen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı-
Yıllık izin ücretinin tabi olduğu zamanaşımı süresinin beş yıl olduğu- Kısmi olarak açılan davada, ıslah tarihi itibariyle, fesih tarihinin üzerinden beş yıldan fazla bir sürenin geçtiği, yıllık izin ücretinin tabi olduğu beş yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu görüldüğünden, ıslah tarihi itibariyle zamanaşımı savunmasına değer verilmeden sonuca gidilmesinin hatalı olduğu-
Covid-19 salgını nedeniyle duran süreler gözetildiğinde cevap dilekçesinin süresinde olduğu- Davacı davada sözleşme hükümlerine aykırı bir davranışının bulunmadığını ileri sürerek, ödediği bedeli geri istemekte olup taraflar arasında imzalanan sözleşmeden sonra sözleşmeye aykırı davranıştan (kaçak elektrik) kaynaklanan uyuşmazlığın; sebepsiz zenginleşme kurallarına göre değil, sözleşme hukuku çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği- TBK'nın 146 nci maddesinde öngörülen on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği-
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı yüklenicinin Baltalimanı Kemik Hastalıkları Hastanesinde mutfak genel onarım işine bağlı olarak yaptığını iddia ettiği fazla işlerin bedelini talep edip edemeyeceği; hüküm altına alınan alacak için uygulanacak faizin başlangıç tarihinin başka bir ifadeyle davalının temerrüde düşürüldüğü tarihin ne olduğu-