Delil tespiti yolu ile alınan bilirkişi raporuna itiraz etmemiş olan tarafın bu itirazını hüküm verilinceye kadar mahkemeye bildirebileceği- Tespit raporunun iddiayı ve savunmayı karşılayıp karşılamadığı ve hüküm kurmaya yeterli olup olmadığını denetleme işi hakime ait bir görev olduğu-
10. HD. 14.09.2022 T. E: 7716, K: 10506
4077 sayılı TKHK’nın 4. maddesinin 1. bendinde ayıplı mal tanımı yapılırken kullanılan ibarelerin, tüketici işleri yönünden eksik ifanın ayıp kavramı içerisinde eritileceği şeklinde bir sonucun çıkarılamayacağı- Proje alanının ve mevcut yeşil alanın taahhüt edilenden küçük olmasının, projede var olacağı ilan ve taahhüt edilen kapalı yüzme havuzu, bir okul ve bir kreş, bina bodrum katında deponun hiç yapılmamış olmasının, yeterli miktarda ağaç dikilmemesinin, gölet, biri özel olmak üzere iki okul, voleybol, basketbol ve futbol sahaları, tenis kortu, misafir otoparkı, dini tesis ve alışveriş merkezinin konut maliklerinin mülkiyet hakkının bulunmadığı parseller/yeşil alanlar üzerine yapılmasının davacının satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp mahiyetinde olmadığı, uyuşmazlık noktasına konu iddiaların ayıba ilişkin ihbar koşuluna bağlı olmaksızın BK’nın 125. maddesinde düzenlenen on yıllık genel zamanaşımı süresine tabi eksik ifa iddiası olarak değerlendirilmesi gerektiği- 
Davacının davalı işverene ait işyerlerinde aralıklarla çalıştığı uyuşmazlıkta, yabancı dilde hazırlanan ibranameye davacı işçi tarafından içeriğinin anlaşılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle değer verilmemişse de, davacı asıl isticvap olunmaksızın sonuca gidilmesinin hatalı olduğu- Yargılama aşamasında sunulan bu belgelerle ilgili olarak davacı asilin, HMK 169 vd. uyarınca isticvap olunması gerektiği- Yabancı para üzerinden ücret alan işçiler yönünden talep olması halinde kıdem tazminatının yabancı para cinsinden hesaplanmasına yasal bir engel olmadığı-
Davacının talebi açıklattırılmadan hem asıl alacak hem işlemiş faiz yönünden itirazın iptaline karar verilmesi doğru olmadığı- Davalıların murisi’nin hangi tarihte temerrüde düştüğü ve takip tarihi itibariyle ne miktarda işlemiş faiz tahakkuk ettiği hususlarında kontrole elverişli şekilde hüküm kurulmamasının uygun düşmeyeceği-
Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan rücuen tazminat istemi ilişkin eldeki davada, ıslah edilen bölüm yönünden zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı- İcra takibi yapılmasının zamanaşımını keseceği, zamanaşımının kesilmesi hâlinde yeni bir sürenin işlemeye başlayacağı, bu nedenle ıslah tarihi itibariyle iki yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı-
Eser sözleşmesinden kaynaklanan sözleşme dışı imalat bedeli alacağı istemi-
TBK.’nun 156. maddesi uyarınca zamanaşımının kesilmesiyle yeni bir sürenin işlemeye başlayacağı- Borç bir senetle ikrar edilmiş veya bir mahkeme ya da hakem kararına bağlanmışsa yeni sürenin on yıl olduğu aynı maddenin 2. fıkrasında belirtilmiş ise de; dava konusu 'fark işçilik alacaklarının' bir senetle ikrar edilmediği, mahkeme veya hakem kararına da bağlanmadığı dikkate alındığında, sözü edilen kuralın somut uyuşmazlıkta uygulanmasının mümkün olmadığı- Zira 13.11.2014 tarihli yazı ve 21.02.2012 tarihli protokol uyarınca oluşturulan komisyon kararına göre belirlenen intibak derecesi kapsamında davaya konu ücret ve ücret dışı alacaklar belirlenebilir mahiyette olsa da açıkça borç miktarının gösterilmediği- Açıkça borç miktarının yer almadığı belgenin TBK.’nun 156. maddesinin 2. fıkrası anlamında senet olarak değerlendirilemeyeceği- Bu durumda dava konusu alacaklar için yeni sürenin, işçilik alacakları için öngörülen beş yıllık süre olması gerektiği- Sonuç itibariyle dava konusu fark işçilik alacaklarına uygulanması gereken zamanaşımı süresi beş yıl olup Milli Savunma Bakanlığının 13.11.2014 tarihli yazısı ikrar niteliğinde olduğundan zamanaşımı süresi bu yazı ile kesilmiş ve bu tarih itibariyle de yeni beş yıllık zamanaşımı süresinin yeniden işlemeye başladığı- Eldeki dava da 11.06.2019 tarihinde açıldığından beş yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı-
Davacıya ait uçağın uçamamasından kaynaklı zarar, davacı tarafından verilen belgelere göre bilirkişiler tarafından hesaplanarak rapor verilmiş olduğundan ve uçaktan alındığı belirlenen parçaların bedellerinin tespiti de davalı tarafından verilecek belgelere bağlı olmadığı gibi kolayca tespit edilebilecek nitelikte olduğundan, davacının davasının "belirsiz alacak davası" olarak değil, "kısmi dava" olarak nitelendirilmesi gerektiği- Davacının davası kısmi dava olarak kabul edilip, davasını haksız fiil sebebine dayandırdığı olgusundan hareket edilerek, davalı eyleminin haksız fiil olmakla birlikte suç teşkil edip etmediğinin belirlenmesi ve ıslah tarihi itibariyle, ıslah edilen miktara uygulanacak zamanaşımı süresi gözönünde bulundurularak karar verilmesi gerektiği-
Eğitim hizmetine ilişkin sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkta adli yargı mahkemelerinin görevli olduğu ve  öğrenim ücretine ilişkin alacağın on yıllık zamanaşımına tabi olduğu-