Davacıların fotoğraflarının internet sayfasında kullanılması nedeniyle manevi tazminat istemi-
Dava konusu yazıda davacıya atfen yer alan ifadeler bir bütün olarak ele alındığında, davacının, davalının vekili olduğu halde davalı hakkında icra takibine girişmiş olduğu, davalının bu duruma yönelik bir eleştiri ve değerlendirmede bulunduğu, bunu yaparken kullandığı, toplum tarafından bilinen “kılavuzu karga olan misali” sözünün davalının söylemlerinin davacının kişiliğine yönelik bir saldırı oluşturmadığı-
Avukat olan davalının, müvekkili olan davacıya ait ve satışa çıkarılan taşınmazı edinmesinin (1136 sayılı Kanunun 47. maddesinde düzenlenen) çekişmeli hakları edinme yasağına aykırılık teşkil ettiği- Hukuka aykırı olarak kişilik haklarına saldırılan kimsenin hakimden saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebileceği- Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça kişilik haklarına her türlü saldırının hukuka aykırı olduğu-
Manevi tazminata karar verilebilmesi için; genel olarak açıklanan kişilik haklarına bir saldırı bulunması, kişilik hakkı zedelenen kişinin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması gibi eylemi haklı kılan ve manevi tazminat sorumluluğunu ortadan kaldıran bir hukuka uygunluk nedeninin bulunmamasının zorunlu olduğu- Herkesin, yasal vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahip olduğu- Hak arama, bir başka deyişle ihbar ve şikayet hakkının kullanılması nedeniyle kişilik hakları zarara uğrasa bile, hak arama özgürlüğü üstün bir hak olarak hukuka uygunluk nedeni sayıldığından bundan zarar gören kişilerin tazminat hakkının doğmayacağı- Ancak bu özgürlüğün sınırsız olmayıp, ihbar ve şikayet hakkının kasten ve zarar verme amacı ile veya keyfi olarak ya da uzak ihtimallere göre, herhangi bir delil ve emare bulunmadan, yeteri kadar araştırma yapılmaksızın kullanılmaması gerektiği, aksi halde hak arama özgürlüğünün kötüye kullanılmış olması nedeniyle hukuka uygunluk nedeni ortadan kalkacağından manevi tazminata karar verilmesi gerekeceği-
Teslim edildiği iddia edilen bagajın kaybolması nedeniyle tazminat istemine ilişkin davada mahkemece, bagaj fişi düzenleyip verme yükümlülüğünün davalı şirkette olduğundan bagajın teslim edildiğinin kabulü suretiyle davanın kabulüne karar verildiği; ancak, davalı tarafın, kendisine bagaj teslim edilmediğini, teslim edilmiş olsaydı davacıya bagaj fişi verileceğini dolayısıyla bagaj fişi elinde bulunmayan davacının hak iddia edemeyeceğini beyanla davanın reddini savunduğu; davacı yolcunun bagajı, davalı taşıma şirketine teslim ettiğini kanıtlama yükümlülüğü bulunduğu; dosyada, teslime dair hiçbir delil mevcut olmayıp, gerekçesi açıklanmaksızın fiş düzenleme yükümlülüğünün davalının sorumluluğunda olduğu ve bagajı taşıyan davalıya teslim edildiğinin kabulü ile karar verilmesinin doğru görülmediği- 
Davacıya ait nüfus bilgilerinin onun rızası dışında icra takip dosyasında kullanılmasına neden olunmasının davacının kişilik haklarına saldırı oluşturacağı- Davacının, abonman sözleşmesine uyulacağı yönünde kendisinde uyandırılan güvene (koruma yükümüne) aykırı olacak şekilde meydana gelen davranış sonucu manevi zarara uğramış olduğu, hem sözleşmeye aykırılık hem de haksız eylem unsurlarının bir arada gerçekleştiği, mahkemece, davalıların birlikte kusurları ile davacıya ait nüfus bilgilerinin onun rızası dışında icra takip dosyasında kullanılmasına neden olunduğundan, uygun tutarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Yayın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkin davada, dava konusu röportajda davalının söylediği sözler davacının müzik tarzı, giyimi, davranışları ve makyajını eleştiri mahiyetinde olup kişilik haklarına saldırı teşkil edecek nitelikte olmayıp; bu sözler davalının değer yargısını içerdiğinden Yerleşmiş Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi uygulamasına göre değer yargısının aksinin kanıtlanması olanaksız ya da zor olup kişilik haklarına saldırı niteliğinde kabul edilemeyeceği-
Davalı kamu görevlisinin yetkisini kullanırken veya görevini yerine getirirken meydana gelen bir zarardan dolayı tazminat istemine ilişkin olmayıp, davalının, Üniversite tarafından açılan idari tahkikat sırasındaki ifadesinde kullandığı ifadelerin davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmasından dolayı tazminat istemine ilişkin olması nedeni ile işin esasının incelenmesi gerekirken, mahkemece, "Anayasanın 129/5. maddesi, 657 s. K.'un 13. maddesi uyarınca kamu görevlisine karşı dava açılamayacağı gerekçesi ile istemin husumet nedeni ile reddedilmesinin isabetsiz olduğu-
Taraflar arasındaki sözleşmeyle ilgili açılmış olan dava ve tespitlerin hak arama özgürlüğü kapsamında kaldığı, davacının ticari itibarının sarsılmış olduğu ispat edilemediğinden manevi tazminat isteminin reddi gerektiği-
Adli belgelere dayanan davaya konu haberin gerçek, güncel ve verilmesinde kamu yararı bulunduğu, basının okuyucunun dikkatini habere çekmek amacı ile çarpıcı başlık ve ifadeler kullanmasının bir gazetecilik tekniği olması karşısında; özle biçim arasındaki dengenin bozulduğundan da söz edilemeyeceği-