Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğunun kabul edildiği, dosya içeriği ve toplanan delillerden dava konusu taşınmazlarda tarafların paydaş olduğu, asıl dava davalısı – karşı dava davacısı olan kız kardeşlerce asıl dava davacısı erkek kardeşlerine karşı izaleyi şuyu davası açılmış olduğunun, bilirkişi raporunda muhdesatların yapım yıllarının tespit edildiğinin, tanık beyanlarına göre muhdesatların murisin sağlığında yapılmış olduğunun, tarafların bütçelerinin bir olduğunun sabit olduğu, asıl dava davalısı, karşı dava davacılarının asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde, dosya içeriğine, tanık beyanlarına, tarafların bütçelerinin bir olmasına, muhdesatların murisin sağ olduğu dönemde yapılmış olmasına, murisin ve tarafların yaşları ve murisin ölüm tarihine göre asıl davaya konu muhdesatların müstakilen davacılarca meydana getirildiğinin tereddüte mahal bırakmayacak şekilde ispatlanamamış olması karşısında asıl davanın kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Davacının, kendi taşınmazları içerisinde akan kaynak sularının kendisine ait olduğunu belirterek Belediyenin bu kaynak suyunu boru döşemek suretiyle kullanması nedeniyle tazminat talebinde bulunduğu davada; dava konusu suyun, "genel su" niteliğinde olduğu anlaşıldığından, davacının ihtiyacı dışındaki suda, suya ihtiyacı olan Belediyenin de kullanma hakkının bulunduğu-
Davaya konu taşınmazın tarafların murisi adına kayıtlıyken, taraflara verasette iştiraken intikal ettiği, davacı tarafından 517 parsel üzerindeki binanın kara bina halindeyken, yani sadece direkleri mevcutken, duvarlarının, sıvasının ve içi de dahil bütün inşaatının davacı tarafından yaptırıldığı iddiasıyla talepte bulunulan somut olayda; tespit edilen eşyanın bütünleyici parça niteliğinde bulunmadığı ve menkul eşya niteliğindeki eşyaların her zaman için maliki tarafından sökülerek alınıp götürülebileceği hususu ve ayrıca taşınmaz üzerinde daha önce mevcut bir muhdesata yeni bölümler ilave edilmesi, muhdesatın tamamlanması veya mevcut muhdesatın bakım ve onarımının yaptırılması bağımsız bir muhdesat meydana getirme niteliğinde olmayıp mevcut muhdesatın daha kullanılır hale gelmesini, bir başka deyişle muhdesattan sağlanacak faydanın artmasını sağlayan işler olduğu, bu işler için harcanan giderler de muhdesatın değerini arttıran faydalı ve zorunlu giderler olup, iyileştirici nitelikteki bu giderleri tek başına karşılayan taşınmaz malik ya da maliklerinin, koşullarının varlığı halinde bu giderlerden paylarına düşen kısmını TBK’nin 77 ve devamı maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açacağı eda nitelikli bir alacak davası ile taşınmazın diğer maliklerinden isteyebileceği, iyileştirme giderlerini yapan malik ya da maliklerin yaptıkları giderlerin, taşınmazın ortaklığının satılarak giderilmesi ve muhdesattan yararlanmalarının son bulması ile istenebilir hale geleceği, bu giderler için eda nitelikli alacak davası açma hakkı mevcut iken önceden bu iyileştirme giderlerinin tespitini dava etmekte hukuki yararının bulunmadığı-
Davacı 11.11.2010 tarihinde satış yoluyla davalı adına tescil edilen taşınmaz üzerindeki binanın ikinci katının kendisi tarafından yaptırıldığının ve ona ait olduğunun tespiti ile tapunun beyanlar hanesine şerh verilmesini istediği- Tapu kaydına göre malik olmayan davacının, dava sonucunda elde edeceği kararın, karşılaştığı tehdidi ortadan kaldırmaya elverişli olmadığı, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre eda davasına ilişkin talepte bulunma imkânının mevcut olduğu, aynı zamanda öğretide kabul edilen muhdesatın tespiti davalarının görülebilme şartlarının somut olayda gerçekleşmediği anlaşıldığından davacının muhdesatın tespiti davasını açmasında hukuki yararı bulunmadığı-
Muhdesatın tespiti isteği-
Davalıların çekişme konusu taşınmazda kayda ve mülkiyete dayalı bir haklarının bulunmadığı ve tapu kaydındaki muhdesat şerhinin ilgililerine şahsi hak tanıyacağı, bu durumda ayni hak niteliğinde olan mülkiyet hakkına üstünlük tanımak suretiyle davalıların haksız müdahalesinin önlenmesine karar verilmesi gerektiği-
Taşınmazlar üzerinde üçüncü kişi lehine muhdesat şerhleri bulunduğundan, arsa üzerinde yer alan konutların (muhdesatın) mülkiyetinin arzın mülkiyetine tâbi olmadığı ve bu durumda meskeniyet iddiası ileri sürülen konutlar (binalar) borçluya ait olmadığından, borçlunun bu taşınmazlar ile ilgili meskeniyet şikayetinde bulunamayacağı-
Dava konusu taşınmazın ifrazının mümkün olup olmadığı hususunda Belediye Başkanlığı ile yapılan yazışmalar arasında çelişkilerin bulunduğu, bu çelişkilerin giderilerek, dava konusu taşınmazın ifrazının mümkün olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulmasından sonra işin esasına yönelik bir karar verilmesi gerekirken, taşınmazın ifrazının mümkün olmadığından bahisle karşı davacının temliken tescil talebinin reddine karar verilemeyeceği-
Suya ve su arkına elatmanın önlenmesi istemi- Genel suların taşınmaz mülkiyetinin kapsamı içinde kabul edilemeyeceği- Keşif ara kararı verilmesinin talebi üzerine, keşif yapılmasına karar verilmiş ve henüz davalılara dava dilekçesi ile tensip zaptı tebliğ edilmemiş iken, davalıların yokluğunda keşif yapılmış ve keşif sonrası alınan bilirkişi raporlarında, davacının kadimden beri kullandığını iddia ettiği su kaynağının dava dışı Maliye Hazinesi adına kayıtlı parselde bulunduğu tespit edilmiş, ancak bilirkişiler tarafından bu suyun niteliği belirlenmediği gibi mahkemece, suyun kim ya da kimler tarafından hangi tarihten beridir kullanıldığı yönünde herhangi bir araştırma da yapılmamış olup davalılar adına çıkarılan tebligatlar ise keşiften sonra tebliğ edildiği,davalıların cevap dilekçelerinde bilirkişi raporlarını kabul etmediklerini, suyun niteliği ve kullanımı hususunda tanıklarının dinlenmesi gerektiğini belirttikleri görüldüğünden, mahkemece, mahallinde suların en az olduğu dönemde jeoloji, hidrolog ve ziraat mühendisinin bulunduğu bilirkişi heyetiyle yeniden keşif yapılarak mahalli bilirkişi ve taraf tanıkları da dinlenmek suretiyle dava konusu suyun niteliğinin belirlenmesi, davacının ve davalıların suya ihtiyaç durumunun ziraat bilirkişisine bilimsel verilere uygun olarak tespit ettirilmesi ve davalıların suya elatması nedeniyle su kaynağının etkilenip etkilenmediği de araştırılarak tarafların bu sudan yararlanma şekil ve şartları da belirlendikten sonra gerekirse taraflar arasında bir su rejimi oluşturulması gerektiği-
14. HD. 25.06.2018 T. E: 2015/16558, K: 4802-