Türk Medeni Kanununun 718. maddesi hükmüne göre, arazi mülkiyeti kapsamına üzerindeki ağaçların da girdiği; kural olarak da bir şeye malik olan kimse o şeyin bütünleyici parçalarının da maliki olup, taşınmaz üzerindeki ağaçta davada taraf olmayan malikin de Türk Medeni Kanununun 718. maddesi hükmüne göre hakkının bulunduğu-
Davalının binası imar uygulaması sonucu dava konusu imar parseli içerisinde kalmış olup, bu durum kendi arzu ve iradesi dışında gerçekleştiğinden, İmar Kanunu'nun 18/9. maddesi gereğince yapının bedeli davacı tarafından davalıya ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı ya da ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapı ömrünü dolduruncaya kadar davalının kullanma hakkı bulunduğundan, mahkemece İmar Kanunu'nun 18/9 maddesi gereğince davalının dava konusu binayı kullanmakta hakkı olduğu düşünülerek davacının bina dışında hissesinden fazla kullandığı yer yönünden istemin hüküm altına alınması gerekeceği-
Yapıların bedelleri yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı ya da ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerince kullanma imkanı sağlandığı-
Davacının adi yazılı sözleşmeyle malikinden haricen yer satın alarak üzerine bina yaptığı ve bu sözleşme gereğince temliken tescil talebinde bulunduğu anlaşıldığından davacının iyi niyetli olduğunun kabulünün gerekeceği,bu tür davalarda, temliken tescile karar verilebilmesi için iyi niyetli olmanın yanında, yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olup olmadığı araştırılması, davacının dava konusu taşınmazdan satın aldığı ve üzerine bina inşa ettiği bölümün ifrazının mümkün olup olmadığı incelenmesi, davacının inşa ettiği zorunlu kullanım alanı da krokide gösterildikten sonra davacının inşa etmiş olduğu binanın değeri belirtilen zorunlu kullanım alanı ile karşılaştırılmak suretiyle arsa değerinden fazla olup olmadığı araştırıldıktan sonra bir karar verilmesi gerekeceği-
İ.lı işlem iddiasına dayalı tapu iptal-tescil ve muhdesatın mülkiyetinin tespiti isteği-
Paylı mülkiyete konu bir taşınmazda maliklerden her birinin, müşterek mülkiyete konu taşınmaza elatılması halinde, bu elatmanın önlenmesini tek başına istemesi mümkün ise de; elatmanın yanı sıra kal isteminin de söz konusu olduğu hallerde tüm müşterek maliklerin birlikte dava açmaları ge­rekeceği- Ağaçların sökülüp götürülmesi hayatiyetlerini kaybettirecek, ekonomik değer taşımaları nedeniyle de aşırı zarar ortaya çıkacağından sebepsiz zenginleşme olmaması için arsa sahibi davacının, ağaçlar nedeniyle iyiniyetli olmayan malzeme sahibine bir miktar tazminat ödemesinin gerekeceği; ödenmesi gereken tazminatın ağaçların arazi maliki için taşıdığı en az değerle sınırlı olacağı-
Her iki taşınmazın duvar pabucunun davacının paydaşı olduğu taşınmaza zemin altından tecavüzlü olduğu bilirkişi raporu ile saptandığına göre, yukarıda değinilen yasal düzenleme ve ilkeler gözetilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-
Tespit davalarının dinlenebilmesi için kural olarak davacı tarafın dava açmakta hukuki yararının bulunması gerektiği, hukuki yararın olumlu dava koşulu olduğu ve taraflarca öne sürülmese dahi mahkemelerce kendiliğinden dikkate alınacağı, hukuki yarar bulunmadığının belirlenmesi halinde davanın esasına girilmeden, hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kaçak yapı niteliğindeki muhtesatların yasallaştırılması anlamını taşıyacağı için muhtesatı meydana getirenlerin aça­cakları alacak ve temliken tescil davalarının dinlenilmesine olanak bulunmamakta ise de, ortaklığın giderilmesi davasına bağlı olarak açılan muhtesat tespiti davalarında tespit hükmü, cebri icraya konu edilemeyen, bu nedenle infaz olanağı bu­lunmayan, ancak kesin hüküm etkisi nedeniyle ortaklığın gi­derilmesi davasında sonuç doğurabilen kararlardan olduğu; böyle bir dava sonucunda verilecek karar, kaçak yapıya yaşattık ka­zandıracak nitelikte bir karar olmadığı gibi, muhtesatın kim tarafından meydana getirildiğinin tespiti istemiyle açıldığı için bu tür tespit davalarında davaya konu muhtesatın kaçak yapı niteliğinde olup olmamasının da sonuca etkili olmadığı-
Muhdesat taşınmazın zemininden ayrı bir mülkiyete konu olamayacağından ancak kim tarafından meydana getirildiğinin tespiti söz konusu olabileceği-