Kişilerin kuruma başvuru yapmadan önce ilgili taraftan iddia ettikleri uygulamanın düzeltilmesini talep etmeleri gerektiği, bu taleplerin reddedilmesi veya otuz gün içerisinde cevap verilmemesi hâlinde kuruma başvuru yapılabileceği,kuruma yapılan başvurularda, başvuranın iddiasının gerçekliğine ilişkin kuvvetli emarelerin ve karine oluşturan olguların varlığını ortaya koyması halinde ayrımcılık yasağının ihlal edilmediğine ilişkin ispat yükünün karşı tarafa ait olduğu, mevcut başvuruda ise başvuranın kendisinin ayrımcılık yasağı ihlalinden doğrudan ya da dolaylı olarak zarar gördüğüne ilişkin bir bulgunun ve başvuruya konu iddialara ilişkin ispat yükünü karşı tarafa geçirecek ölçüde kuvvetli emare ve karine oluşturan olguların varlığının ortaya konulamaması, uygulamanın düzeltilmesi için muhatap taraftan talepte bulunulduğuna ilişkin herhangi bir belge ile başvuru konusu iddiaları destekleyen nitelikteki belgelerin Kuruma sunulmaması nedeniyle başvuru şartları yerine getirilmediğinden başvurunun inceleme şartlarını taşımadığı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
İrtifak haklarının, bir eşya üzerinde hak sahibine o eşyadan yararlanma yetkisi sağlayan sınırlı bir ayni hak olduğu ve mülkiyet hakkının sınırlandırılması sonucunu doğuracağı- Vekalet ücretinin Bölge Adliye Mahkemesince hükmün yeniden kurulduğu tarihte yürürlükte olan 2022 yılına ait Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenmesi gerektiği-
Davalı belediyenin dava konusu taşınmazı arsa olarak ve yalnızca toprak bedeli karşılığında sattığı uyuşmazlıkta, taşınmaz Hazineye ait olduğundan üzerindeki muhdesat yönünden davalı belediyenin değil, taşınmaz maliki olan Hazinenin zenginleştiğinin kabulü gerektiği- "Kamu otoritesini temsil eden bir güven kurumu olan belediyenin kendisine ait olduğunu açıkça belirttiği, parselasyonunu yaparak satışa çıkardığı taşınmazın mülkiyetinin Hazineye ait olduğunu bilmesine rağmen, Hazineyle ihtilâfların çözülerek tapuların dağıtılacağı konusunda vaatte bulunduğu ve bu vaatlerin bazı vatandaşlar yönünden yerine getirildiği hususunun kendi savunmasıyla anlaşıldığı, böyle bir durumda, artık belediyenin sözleşmenin geçersizliğinden bahsetmesinin hukuk önünde korunamayacağı, Özel Dairenin de davalı Belediyeyi sözleşme bedelinden değil taşınmazın rayiç değerinden sorumlu tuttuğu, bu sebeple davacıların taşınmazın kendilerine ait olduğu inancıyla muhdesatlar için yaptığı harcamalardan da davalının sorumlu tutulmasının yerinde olduğu" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Davacının bazı dönemler şebeke suyunun kesildiğini belirtmiş ise de, davacının bu taşınmazla ilgili mülkiyet veya güçlendirilmiş şahsi hakkının bulunmadığı, davalıların ise dava konusu suyun çıktığı taşınmazın maliki olduğu, davacının korunmaya değer herhangi bir hakkı olmadan elatmanın önlenmesi istemiyle dava açamayacağı-
Dosya arasında bulunan tapu kayıtlarına göre, dava konusu taşınmaz üzerinde yer alan bağımsız bölümlerin her biri, (ayrı ayrı) davalılardan .... oğlu ........ adına ve tarafların miras bırakanı müteveffa ............ adına müştereken kayıtlı iken, miras bırakana ait payın .............. tarihinde davacı dahil taraflar adına iştirak halinde intikal gördüğünün, taşınmaz üzerinde kat mülkiyetinin .............. tarihinde tesis edildiğinin ve davacının da (kat irtifakı kurulmuş) binadaki bağımsız bölümlerin aidiyetinin tespitini istediğinin anlaşıldığı, Devletçe tutulan tapu sicilindeki bu belirleme karşısında, kat mülkiyetine geçmekle arz ile muhdesat arasında bağlantı kalkacağından, var ise tapu iptal ve tescil davası yolu ile sorunun çözümü gerekeceği, bu şekli ile davacının tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı-
Islahla kastedilenin dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesi olduğu- Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithalinin ve dava konusu hâline getirilmesinin mümkün olmadığı- Elatmanın önlenmesi ve kal talebine dayalı eldeki davada, dava konusu edilmeyen taşınmazın hukuken; dava konusu edilen taşınmaza nazaran ayrı bir müddeabih olduğu, bu nedenle de ıslahın konusu olamayacağı, başlangıçta dava edilmeyip, ıslahla davaya katılmak istenen parselin ayrı bir müddeabih olmakla ayrı bir davanın konusunu teşkil edeceği- "Yargılamanın başından itibaren davalıya ait binanın dava konusu olduğu, davacı tarafından bu binanın müdahalesinin men’inin talep edildiği, keşifte de bu yerin gösterildiği, ada parselin yanlış yazılmış olmasının ıslahı gerektirmediği, davacı vekilinin sunduğu dilekçenin usuli anlamda ıslah dilekçesi olmayıp parsel numarasının düzeltilmesine ilişkin bir talep olduğu" görüşünün kabul edilmediği-
Mahkemece yapılan keşifte dinlenen bilirkişilerin belirlediği üzere davacının irtifak hakkına elatmanın sabit olduğu tespit edilmişse de; davalı tarafından yargılama sona erdikten sonra irtifaka konu elektrik hattı yüksekliğinin artırıldığı iddia edildiğinden, mahkemece yeniden keşif yapılması ve dava konusu elektrik hattı yükseltilmişse mevcut durumda elatma olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Muhdesatın tespiti davalarında Yargıtay'ın ve Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre muhdesatın pay gösterilmek suretiyle yapıldığından bahisle hüküm kurulması mümkün olmayıp muhdesatın tamamının davacı tarafça yapıldığı ispatlanamadığından davacının eda davası açması gerekirken tespit davası açmakta hukuki yarar bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği, ayrıca davayı kabul edenler yönünden ise ortaklığın giderilmesi davasında satış aşamasında bu kabul beyanlarının gözetilmesi gerekeceği-
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, dava konusu taşınmaz hakkında açılmış derdest ortaklığın giderilmesi davasının veya kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunmadığı, muhdesat olarak tespiti istenilen evin davalılardan .......'in borcu sebebi ile yapılan icra takibi sonucu kıymet takdiri yapılarak ............. tarihinde satıldığı, böylelikle davacı yönünden mevcut ve güncel hukuki yararın bulunmadığının kabulü gerekeceği-
167 sayılı Yeraltı Suları Kanunu ile 08.08.1961 tarihli tüzükte yeraltı sularından kişilerin faydalanma koşullarının gösterildiği, buna göre dava konusu kuyunun yasal hale getirilmesi ve kullanılabilmesi amacıyla ilgili makama başvuru için davacılara süre verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekeceği- Mahkemece hüküm altına alınan mecra irtifakı ............ tarihli fen bilirkişisi ek-2 raporundan da anlaşılacağı üzere yoldan geçmekte olup Hazine'ye husumet yöneltilmeden ve kesintisizlik ilkesine aykırı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı- Mahkemece dava konusu olmadığı ............ tarihli krokili raporda gösterilen yasal olmayan kuyunun iptaline dair hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Mahkemece hükmün ikinci bendine "Yeraltı Suları Tüzüğü madde 16 uyarınca içme suyu hattının yasal kuyuya bağlanması için gerekli tüm işlem ve başvuruların davacılar tarafından yapılmasına, masrafların davacılar tarafından karşılanmasına, yasal kuyunun işletme masraflarının da kullandığı su miktarı nispetinde davacılar tarafından karşılanmasına," şeklinde karar verilerek şarta bağlı ve infaza elverişli olmayan şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-