İlk Derece Mahkemesince davacının 01.07.2012-27.09.2012 tarihleri arasındaki prime esas kazancının kesinleşen Bakırköy 20. İş Mahkemesinin 2016/86 Esas sayılı işçilik alacaklarına ilişkin davasında tespit edilen net 1.235,00 TL esas alınarak günlük brüt 57,37 TL olarak kabulünün yerinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre iddiaya ilişkin yazılı delil bulunmadığından istemin reddinin gerekip gerekmediği noktasında toplandığı-
Uyuşmazlık; 01.09.2004-30.09.2014 tarihleri arasındaki hizmetlerin tespiti istemiyle açılan eldeki davada davalı işyerinden ihale ile iş alan dava dışı şirketlere husumet yöneltilmesi için davacıya süre verilerek davaya katılımları sağlandıktan sonra bozma kararında belirtilen araştırmalar yapılarak sonucuna göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır..
Uyuşmazlık; somut olayda;1-2008/5-01.05.2009 tarihleri arasındaki dönem bakımından davacının aylık 30 gün üzerinden çalıştığının kabulü ile eksik bildirilen günlerin tespitine karar verilmesinin dosya kapsamına uygun olup olmadığı; 2-14.04.2003 öncesi dönem bakımından bozma kararında belirtilen araştırmaların yapılmasının gerekip gerekmediği; 3-Ücret bordroları ve puantaj kayıtları getirtilerek reklam müdürü pozisyonundaki çalışanın asgari ücret üzerinden çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğundan bahisle benzer işi yapan işyerlerinden gerektiğinde meslek odasından emsal ücret araştırması yapılarak sonucuna göre davacının çalıştığı tespit edilen tüm dönem bakımından prime esas kazançlarına ilişkin karar verilmesinin gerekli olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
01.09.1993-01.07.2007 tarihleri arasındaki hizmetlerin tespiti istemiyle 25.12.2014 tarihinde açılan eldeki davada Kurum tarafından davacının 01.12.2003-22.01.2006 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığının tespit edildiği, davacının davalı işveren tarafından 23.01.2006-15.06.2007 tarihleri arasındaki hizmetlerinin Kuruma bildirildiği gözetildiğinde 01.12.2003-22.01.2006 tarihleri arasındaki çalışma dönemi dışında talep edilen 01.09.1993-30.11.2003 tarihleri arasındaki çalışma dönemi yönünden hak düşürücü sürenin geçip geçmediği noktasında toplandığı-
İşveren tarafından 24.04.2000-03.05.2000 tarihleri arasında davacı adına hizmet bildirimi yapıldığı, işçi-davacının tespitini talep ettiği ve uyuşmazlık konusunu oluşturan 01.04.1999-23.04.2000 tarihleri arasındaki çalışma dönemine ilişkin davalı işverence bildirim yapılmadığı, bildirim öncesi çalışma süresi bakımından 24.04.2000-03.05.2000 tarihleri arasındaki çalışma döneminin geçtiği yılın sonundan itibaren 5 yıl içinde dava açılması gerektiği ancak eldeki davanın 05.11.2020 tarihinde açıldığı gözetildiğinde uyuşmazlık konusu 01.04.1999-23.04.2000 tarihleri arasındaki bildirim öncesi çalışma dönemi yönünden hak düşürücü sürenin geçtiği- "Davacının 24.04.2000-03.05.2000 tarihleri arasında Kuruma bildirilen hizmetleri nedeniyle dava konusu dönem ile birlikte birleşen blok çalışmalarının bulunması hâlinde davanın yasal dayanağını oluşturan ve 5510 s. K. m. 86 ile koşut düzenleme içeren 506 s. K. m 79da düzenlenen hak düşürücü sürenin dolduğundan söz edilemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK tarafından benimsenmediği-
Uyuşmazlık; Bölge Adliye Mahkemesince davacının davalı şirkete ait işyerinde 01.06.2012-01.08.2013 tarihleri arasında 421 gün hizmet akdine dayalı olarak asgari ücretle çalıştığının tespitine karar verilen eldeki davada; 6100 sayılı Kanun'un 357 nci maddesindeki hüküm gözetildiğinde Bölge Adliye Mahkemesince, tespitine karar verilen dönemde davacı adına bildirim yapılan dava dışı işverenlere 6100 sayılı Kanun'un 124 üncü maddesi uyarınca husumet yöneltilmesi için davacıya süre verilerek davaya katılımları sağlandıktan sonra bozma kararında belirtilen araştırma ve incelemeler yapılarak sonucuna göre karar verilmesinin mümkün ve gerekli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır..
Çıraklık sözleşmesinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusunun değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesi olduğu- Çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyeceği- Öğrencilerin sigortalı sayılmamalarının, “tatbiki mahiyetteki yapım ve üretim işleri” nin gördükleri öğrenimin doğal bir gereği olmasından ötürü olduğu bu bakımdan bir hizmet akdinin varlığından söz edilemeyeceği için sigortalılık niteliği edinme hali de söz konusu olamayacağı- Somut olayda, davacı adına verilen 16.10.1984 tarihli işe giriş bildirgesi çırak olarak verilmiş olup, kısa vade sigorta kollarından 31 gün bildirimi bulunduğundan davacının bu dönemde üretime fiilen katılıp katılmadığı yeterince araştırılmaksızın hüküm tesisinin isabetsiz olmadığı bu nedenle; mahkemece bordro tanıkları yeniden dinlenerek, davacının işyerinde ne iş yaptığı, üretime katılıp katılmadığı somut bir şekilde belirlenmeli, üretime katılmış ise çalışmanın tüm sigorta kollarına tabi olması gerektiği gözetilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir...
Çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği- M.lik çalışmanın bulunması ve bu çalışmanın yıllar itibariyle kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde de çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan hükme esas alınan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak, mevsimlik çalışmanın sona erdiği yılın sonunun esas alınması gerektiği- Blok çalışmalarda kuruma bildirilen süre var ise sonraki çalışmalarında hak düşürücü süreye uğramayacağının kabulünün önceki çalışmalar içinde kabul edilmesi ve hak düşürücü sürenin uygulanmaması gerektiği-