Yabancı uyruklu kişilerin, Türkiye’de takipte bulunabilmek için -mensup oldukları devlet ile aramızda alacaklıyı teminat göstermekten muaf tutan ikili bir anlaşma bulunmadıkça- «yargılama ve takip giderleri» ile «karşı tarafın zarar ve ziyanını» karşılamak üzere gerekli teminatı döviz olarak yaptırmak zorunda oldukları-Bu zorunluluk yerine getirilmeden takibin başlatılmış olması halinde, alacaklıya "gerekli teminatı yatırması için" icra dairesince uygun bir süre verilmesi gerekeceği-
İcra memurunun -kanunda açık hüküm bulunmadıkça- takip talebini reddedemeyeceği–
Senet lehtarının ölmesi halinde, «mirasçılarının hepsinin birlikte» veya «miras şirketine tayin ettirecekleri temsilci» vasıtasıyla bu senedi icraya koyabileceği–
Sadece «cari hesaplar» ile «borçlu yönünden ticari iş niteliğini taşıyan ödünç sözleşmeleri»nde, faizin ana paraya eklenerek tekrar faiz yürütülebileceği–
Asıl alacağın eklentisi niteliğinde bulunan «temerrüt faizi»nin, asıl alacağın bağlı olduğu zamanaşımına bağlı olduğu–
«Alacaklı H.A. ve arkadaşları» adına düzenlenen takip talebi ile açılan takibin sadece «H.A.» adına açılmış sayılacağı–
Tanzim tarihi bulunmayan kambiyo senedini ciro yolu ile ele geçiren kimsenin «alacaklı sıfatı» ile, o senede dayanarak takipte bulunamayacağı–
Belirli bir meslek ve sanatı yapmasına izin verilen sezgin küçüğün sadece o meslek ve sanatla ilgili borçlara ilişkin takiplerde “borçlu” sıfatıyla takip ehliyetine sahip olacağı-
Mirası kabul veya red etmemiş mirasçı hakkında, 3 aylık mirası red süresi geçmeden, miras bırakanın borçlarından dolayı takip yapılamayacağı–